ŞAHSİYETİMİZİ İMAR EDEN KUTLU MEKÂN: CAMİ
Muhterem Müslümanlar!
Huzur ve güvenin, rahmet ve bereketin kaynağı olan camiler ve mescitler; Yüce Rabbimize kulluğumuzu arz ettiğimiz, hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i öğrendiğimiz, rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in güzel ahlakıyla tanıştığımız mabetlerdir. Cami ve mescitler, aynı safta omuz omuza durduğumuz, birlik ve beraberliğimizi perçinlediğimiz maneviyat ocaklarıdır. İnsanlığı tevhide, kurtuluşa, hayra ve iyiliğe çağıran hakikat merkezleridir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Şehirlerde Allah’ın en çok sevdiği yerler, camilerdir.”
Aziz Müminler!
Camiler, sadece ibadetlerimizi eda etmek için bir araya geldiğimiz yerler değildir. Camiler; kadın, erkek, genç, yaşlı, herkesin ilim ve irfanla buluştuğu, bilgi ve hikmetle yoğrulduğu, adalet ve merhametle şahsiyetini inşa ettiği eğitim yuvalarıdır. Ecdadımız, camilerin bu eşsiz ruhundan ilham alarak muhteşem bir medeniyet inşa etmiştir. Cami merkezli bu medeniyetin özünde Kur’an ve sünnete bağlılık vardır. Vefakâr bir eş, hayırlı bir evlat, şefkatli bir anne-baba, güvenilir bir komşu olmak; akrabayı, yetimi, öksüzü ve kimsesizi gözetmek vardır. Helalinden kazanmak, harama el uzatmamak, yanlış ölçmemek, eksik tartmamak, kimseyi aldatmamak vardır. İş ve çalışma hayatında doğruluğu şiar edinmek, kul ve kamu hakkını gözetmek vardır. Ahîlik geleneğinde yer aldığı üzere, geçmişten günümüze esnaf ve zanaatkâr arasında dayanışma, dürüstlük, adalet, ahlak ve çalışkanlık gibi değerleri özendirmek vardır.