Değerli Müminler!
İnsanlığın zihin ve fikir dünyasında en büyük inkılab Peygamberimiz (s.a.s)’in gelişiyle gerçekleşti. O geldi, karanlıklar aydınlandı. Cahiliye dönemi, asr-ı saadet oldu. O geldi, zulüm adalete dönüştü. Her hak sahibine hakkı verildi. Zayıflar, güçsüzler, yeniden insan olmanın saygınlığını kazandı. Yetimlerin, öksüzlerin ve kimsesizlerin yüzü güldü. Diri diri toprağa gömülen kız çocukları hayat buldu. O geldi, evler, sokaklar, şehirler huzur ve güvenle doldu. İlim ve hikmet, şefkat ve merhamet, adalet ve hakkaniyet dünyanın dört bir köşesine yayıldı.
Aziz Müslümanlar!
Mevlid-i Nebi’nin yıl dönümünde her birimiz şu soruları kendimize soralım. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e gerektiği gibi inanıp, en çok onu seviyor muyuz? Ona hakkıyla itaat edip emanetine sahip çıkıyor muyuz? Hayatımızı onun sünneti doğrultusunda inşa edip güzel ahlakını kuşanıyor muyuz? Onun yaşlılara karşı saygı ve hürmetini, çocuklara karşı sevgi ve şefkatini, insanlara karşı nezaket ve merhametini taşıyor muyuz? Her daim ahlak, adalet ve faziletin yanında yer alıyor muyuz? Her türlü kötülüğün, şerrin ve batılın karşısında duruyor muyuz? Yüce Rabbimizin övgüyle söz ettiği “en hayırlı ümmet” olmak için çalışıyor muyuz? Allah Resûlü’nün davetini bütün insanlığa ulaştırmak için yeterince gayret gösteriyor muyuz?