Değerli Müslümanlar!
Aziz milletimiz, yaşadığımız felaketlerin yaralarını sarmak için yine yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerini sergiledi. Cenâb-ı Hak, bütün imkânlarını seferber eden, duasını esirgemeyen her bir kardeşimizden razı olsun. Ancak bütün yaralar sarılıncaya, yürekler sükûnet buluncaya kadar birbirimize desteğimizi sunmak, yardımlarımızı hız kesmeden devam ettirmek kardeşliğimizin bir gereğidir. Zira birlik ve beraberliğimizin, huzur ve güvenimizin teminatı işte bu dayanışma ruhudur. Bu ruhla aramızdaki sevgi, şefkat ve muhabbet bağlarını kuvvetlendiririz. Bu ruhla sevinç ve kederi, varlık ve yokluğu paylaşırız. Bu ruhla kardeşlik ahlakını kuşanırız.
Değerli Müslümanlar!
İslam medeniyeti bir dayanışma medeniyetidir. Müminler, bu medeniyetin yeryüzündeki temsilcileridir. Nitekim yüce dinimiz İslam, dayanışma şuurunu her daim canlı tutmamızı emretmektedir. Cenâb-ı Hak, وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ “İyilik ve takva üzere yardımlaşın.” buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ise bizleri şöyle tarif etmektedir:إِنَّ الْمُؤْمِنَ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْيَانِ ، يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا “Müminler tuğlaları birbirine sımsıkı kenetlenmiş bir bina gibidir.”