Güncelleme Tarihi:
AIDS nedir, tedavisi var mı? soruları gündemde yer alan haberlerle merak konusu oluyor. Korunmasız cinsel ilişki, HIV pozitif kişinin partneri olanlar, damar içi madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı olanlar risk grubunda yer alır. Ayrıca HIV pozitif anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında ya da doğum sonrasında emzirme ile bulaşabilmektedir. İşte, AIDS hakkında ayrıntılar.
AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) HIV tarafından oluşturulan, Türkçe'de "Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu" olarak adlandırılan bir hastalıklar tablosudur. Bağışıklık hücrelerinin yüksek düzeyde tahribatı sonucu fırsatçı enfeksiyonların ilerleyerek ciddi hastalık tabloları oluşturması durumudur. Yetersiz bağışıklık sistemi durumlarında ortaya çıkan bakteriyel, viral, mantarlara bağlı ya da protozoal enfeksiyonlara fırsatçı enfeksiyonlar adı verilmektedir. Erken tanı ve gelişen tedavi koşulları ile HIV pozitif kişiler AIDS dönemine geçmeden uzun yıllar yaşayabilmektedir.
HIV nedir?
HIV (Human Immmunodeficiency Virus), Türkçe’de İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan bir hastalık etkenidir. Virüs insan bağışıklık hücrelerine nüfuz ederek bağışıklık sistemini zayıflatır ve fırsatçı enfeksiyonların görülmesine neden olur.
HIV + (pozitif) olmak, kişinin vücudunda İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’nün bulunması demektir. HIV’in bağışıklık sisteminin zayıflaması ve fırsatçı enfeksiyonlara açık hale gelmesiyle karakterize bir kronik enfeksiyondur. Kişi hiç bir hastalık belirtisi olmaksızın uzun yıllar yaşamına devam edebilir.
HIV virüsü bulaştıktan sonra 10-15 yıl gibi uzun bir süre belirti vermeyebiliyor. Ancak HIV bulaştıktan sonra erken dönemde ateş, lenf bezlerinde büyüme, farenjit, deri döküntüleri, bulantı, kusma, ishal, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı gibi AIDS’e özgü olmayan, hatta grip benzeri belirtiler veriyor.Belirtiler tedaviye ihtiyaç kalmadan 2-4 haftada geçiyor ve bu dönemden sonra kişi bulaştırıcı olmaya başlıyor.
6-12 hafta arasında ise vücutta anti-HIV antikorları oluşmaya başlıyor. Ancak bu antikorların hastalığın ilerlemesini durdurucu etkisi yok.
Bu dönemden sonra sessizlik dönemine giren AIDS, hastaların yaklaşık yüzde 40 veya 50’sinde lenf bezlerinde büyüme dışında bir belirti vermiyor. Bu süre ise yaklaşık olarak 8-10 yıl sürüyor.
Bu dönemin sonunda hastalık yeniden belirti vermeye başlayınca erken dönemde baş ağrısı, kilo kaybı, halsizlik, nedeni bulunamayan ateş, uzun süren ve tedavi edilemeyen ishal, deri döküntüleri, yaygın ve sık herpes (uçuk) enfeksiyonları ve ağızda mantar enfeksiyonları oluşuyor.
Daha geç dönemde, bağışıklık sistemi sağlam olan kişilerde enfeksiyon yapmayan bazı virüs, parazit ve mantarların sebep olduğu enfeksiyonlar görülmeye başlanıyor. Normal kişilerde sık rastlanmayan beyin lenfoması ve kaposi sarkomu gibi bazı özel kanser türleri de belirebiliyor.
İnsan immün yetmezlik virüsü, HIV,
HIV pozitif kişi ile korunmasız (kondom kullanılmadan) yapılan her türlü (oral, vajinal, anal) cinsel ilişki ile,
Ortak kullanılan ve HIV enfekte enjektör veya steril edilmemiş cerrahi malzemelerle
Enfekte kan ve kan ürünleriyle (Ülkemizde 1987 yılından itibaren, her kan ve kan ürününe gerekli testler yapıldıktan sonra hastaya verilmektedir.),
HIV pozitif anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında ya da doğum sonrasında emzirme ile bulaşabilmektedir.
Riskli Gruplar Kimlerden Oluşur?
Bulaş yolları değerlendirildiğinde:
HIV pozitif kişinin partneri olanlar,
Korumasız cinsel ilişkiye girenler,
Riskli temas öyküsü bulunan kişiler,
Damar içi madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı olanlar,
HIV pozitif gebelerin bebekleri risk altındaki grupları oluşturmaktadır.
Dokunmak, tokalaşmak ve sarılmakla, gözyaşı, ter ve tükürükle, aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumakla, aynı havuzu, tuvaleti saunayı ve duşu paylaşmakla, giysilerin ortak kullanılması ile tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmakla, telefon kulaklığı ve kapı tokmağı ile sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırması ile HIV bulaşmamaktadır.
HIV/AIDS enfeksiyonun tanısı hastalığa özgü laboratuvar testleri ile konulmaktadır.
HIV enfeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi henüz yoktur ancak virüsün çoğalmasını kontrol eden ilaçlar vardır. Bu ilaçlar, hastalığın kesin tedavisini sağlamamakla birlikte virüsün vücutta çoğalmasını kontrol altına alarak bağışıklık sisteminin zayıflamasını önlemekte ve AIDS tablosunun ortaya çıkışını engellemektedir.
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır. Korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur.
Cinsel yolla bulaştan korunma için;
Güvensiz ve korunmasız cinsel temastan kaçınılması,
Tek eşlilik,
Cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması gerekmektedir.
Kan yolu ile bulaştan korunma için
Taraması yapılmış HIV(-) kan ve kan ürünlerinin kullanılması,
(Kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma amacı ile 1987 yılından beri ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir. Organ ve doku nakilleri öncesinde gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza indirmektedir.)
Tek kullanımlık steril enjektör ve cerrahi malzemelerin kullanılması,
Ortak enjektör kullanımından kaçınılması gerekmektedir.
HIV (+) gebeden bebeğe bulaşın önlenmesi için,
Uygun tedavi ve takibinin yapılması, doğumun sezaryan şeklinde planlanması,
Doğumdan önce anneye ve doğum sonrasında bebeğe ilaç tedavisi başlanması,
Annenin bebeğini emzirmemesi gerekmektedir.