Paylaş
Yaz sıcağından ötürü bu statta 21.45’te maç oynatmanın alemi yok. 10 Ağustos gecesi ben bu statta üşüdüm!.. Bu atmosferde Beşiktaş’ın da sıcak bir futbol oynaması şart, aksi halde hiç çekilmez.
İlk 15 dakikada yeni bir oluşumun sancıları bariz şekilde hissedildi. Geriden oyun kurarak atağa çıkma arzusu pek gerçekleşmedi ki Fernandes bir ara gelip Atiba’nın işine soyundu. Neyse ki 15’ten sonra Kanadalı işine sahip çıktı, üstüne üstlük maçın ilk gollük pozisyonlarının da hazırlayıcısı oldu.
Defans hattı iyi ama...
ÖMER Üründül’den emanetle söylersem bloklar arası bir kopukluk var. Bu yüzden defansın oyun kurma eylemi haddinden fazla sürüyor. İleri uç, özellikle de Gökhan Töre, çok dağınık. Mücadelesi ve atağı başlatması iyi ama sonuçlandırmada vasat. Bitirici hamleyi yapacağı anda sık sık ayak değiştirmesi atağı öldürüyor. Oğuzhan’sız hücum hattının yavan olduğu da çok açık...
Çalımbay’ın yeniden biçimlendirmek istediği Rize çok zorlamadı ama yine de Beşiktaş’ın defansif yapılanması iyi sinyaller veriyor. Elbette bu sol bek ihtiyacının olmadığı anlamına gelmiyor. Savunma karakterli olmak isteyen takımların net bir golcüye ihtiyacı var. Evet Almeida, ama onun da kafasının netleşmesi lazım...
Örnek, Cantona olmalı
MUHAMMED’e ayrı bir parantez açmak istiyorum: Gol atma konusunda biraz daha sabırlı olması lazım. Asistlerle de kendini tribünlere kabul ettirebilir. “Başkasını kral yapacağıma kendim atar kral olurum” diyen Batuhan Karadeniz’i değil, “Kariyerimde en zevk aldığım an bir gol anı değildi. Evet, bir pastı” diyen Eric Cantona’yı örnek almasını tavsiye ederim.
Ligin ilk haftasında bu statta daha hazır olacak takım Beşiktaş değil, Trabzonspor olacaktır. Dengeyi siyah beyazlılardan yana çevirebilecek anahtar ise Bilic’in elinde olmayacak. O anahtar olsa olsa tribün olacaktır.
Franco mu? Net olarak “Önder Özen” diyorum!..
Paylaş