‘Berlin’in Yalnız Kadınları’

YENİ kuşaklar pek bilmiyor ama insanlık tarihinin en büyük felaketi olan II. Dünya Savaşı, üç kıtada en az 50 milyon insanın ölümüne sebep olmuştu.

Haberin Devamı

Bunların 20 milyonu Almandı ve büyük çoğunluğu savaşan genç erkekler olsa da kadınlı-erkekli kent insanları da az değildi. Çünkü, savaşlar artık yalnız cephelerde yaşanmıyordu. Bombardıman uçaklarının saldırdığı kentler yerle bir ediliyor, bir gecede on binlerce insan ölüyordu. Demokratik seçimlerle iktidarı ele geçiren ‘ırkçı sivil despot Adolf Hitler’in Almanyası bu megalomanyak akıl hastasını aynı anda cumhurbaşkanı, başbakan ve ‘Führer’ (önder, yol gösterici) yapmanın bedelini çok ağır ödüyor ve dünyaya da ödetiyordu.
Bu arada Hitler’in bir sözünü de unutmamak gerekiyor: Kitleleri etkilemek için en büyük ‘Kitap’ değil ‘Hitap’tır”.
Türk basınının önemli kalemlerinden biri olan Orhan Karaveli, toparlanmaya çalışan Almanya’nın yıkılmış başkenti Berlin’e gitti. 1950’li yıllarda Milliyet’in gencecik muhabiri, burada yaşayan bir avuç Türk’ten biri ve tek Türk gazetecisiydi.
Orhan Karaveli’yi ilerlemiş yaşına meydan okurcasına son yıllarda peş peşe yayımlanan ve geniş ilgi gören kitaplarından da tanıyoruz.
Yeni kitabı ‘Berlin’in Yalnız Kadınları’ (Doğan Kitap) savaş sonrasının Berlin’ini ve nüfusunun %70’i kadınlardan oluşan kentte yaşadıklarını anlatıyor. Gizlemeden, saklamadan ve şaşırtıcı bir açık kalplilikle.
Derslerle dolu bir kitap yazmış gene Orhan Karaveli ağabeyimiz.
Almanya’ya ‘İşçi Göçü’nün 50’nci yılını yaşadığımız şu günlerde apayrı bir anlam kazanıyor ‘Berlin’in Yalnız Kadınları’... Berlin’de o döneme ait belgesel nitelikte sayılabilecek 155 resim de yer alıyor.
İŞÇİ GÖÇÜNÜN 50 YILI
- Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfı’nın (TAM) Türkiye ve Almanya arasındaki işgücü anlaşmasının 50. yılı nedeniyle Essen’de düzenlediği etkinliğe gelirken kitabı bir solukta okuduk.
- 1961 Ekimi’nde başlayan işçi göcünün öncesine kendi kendimize “O Almanya” şimdi nerede diye sorduk. ‘Taş gibi bir ülke’ siyasal yapısı, ekonomisi ve göçmenleriyle birlikte... Ama Türklerin hâlâ ciddi sorunları var.
- Göçün 50 yılı dolayısıyla Almanya ve Türkiye’de bir sürü etkinlik yapılacak.
TAM’nin merkezinde bugün Türk ve Alman siyasetçi ve akademisyenler göç, topluma uyum, katılımcılık ve geleceğe dönük değerlendirmeler yapılacak. TBMM Başkanvekili Prof. Mehmet Sağlam ve F.Almanya Meclisi eski Başkanı Prof. Dr. Rjta Süsmuth, Kuzey Ren Vesfalya Eyaleti Çalışma, Uyum ve Sosyal İşler Bakanı Guntram Schneider ile TAM Başkanı Prof. Hacı Halil Uslucan da konuşmacılar arasında bulunuyor.
- Federal Uyum Bakanı Prof. Dr. Maria Bhmer, Almanya’da yapılacak göç etkinlikleri için pazar gününden beri Türkiye’de bulunuyor. Trabzon’dan sonra Ankara ve İstanbul’daki görüşme ve ziyaretlerinden sonra 19 Eylül’de de Cumhurbaşkanı Gül, Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un konuğu olarak Berlin’e geliyor.
Wulff bundan bir süre önce Türkiye ziyaretinde Gül tarafından Kayseri’de ağırlanmıştı. Wulff de buna karşılık olarak Gül’ü, doğup büyüdüğü yer olan Osnabrück’ta ağırlayacak. Ayrıca, Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın (TD-İHK) 19 Eylül’de düzenleyeceği ekonomi zirvesinde iki cumhurbaşkanı birer konuşma yapacaklar.
- Göçün tek tanığı olan Hürriyet-Almanya da ekim başından itibaren göçle ilgili seminerler ve sergiler açacak bu ülkede.
SEÇİM MARATONU
- Almanya bu yılın başından itibaren ‘seçim’ maratonu yaşıyor. Geçen şubattan beri 6 eyalette eyalet meclisi seçimi yapıldı; sonuncusu ise pazar günü Berlin’de...
Başbakan Merkel’in başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokratlar, altı seçimde de oy kaybettiler. Liberal’ler her seçimde ağır yenilgi aldılar bugüne kadar... Yeşiller öne çıkıyor; Sosyal Demokratlar ise konumlarını muhafaza ediyorlar.
Seçim nabzını da sizlere aktaracağız aktarmaya devam edeceğiz.

Haberin Devamı

Bilim ve sanat, iltifat görmediği yerden göçer

Haberin Devamı

EGE Öğretim Elemanları Derneği Başkanı, Ege Üniversitesi Tıp Biyokimya AD öğretim üyesi Prof. Dr. Ferhan G. Sağın, TÜBA ve TÜBİTAK’la ilgili tartışmalarının gerçekte önemli ve birçok köşede irdelemeyi hak ettiğini söylüyor.
Uzun yazısında Sağın, Türk ve uluslararası bilim dünyasında saygın bir yer edinmiş ve bu saygınlığını bugüne dek giderek kurumsallaştırmış olan TÜBA’daki değişikliklerin, akademinin görüşü alınmadan yapılmasını ilginç buluyor. İktidarın “Siz başkanınızı seçemezsiniz” mesajının doğru olmadığını belirten Sağın, “Zira dünyanın bilimde ve toplum yaşamında ilerlemiş hiçbir ülkesinde bilime böylesi bir müdahale yok. Bu toplumlarda bilim kendi doğasına bırakılmış, doğası gereği liyakata dayalı olarak bilim kurullarını oluşturuyor ve ülke bilimine öncülük ediyor.”
“Siyasi irade de tam bu noktada, bilimin kurumsallaşması ve geleneklerinin sürdürülmesini sağlamakla yükümlüdür. Sevgili Doğan Kuban’ın dediği gibi; “İktidarın ve kurumlarının politik söyleminin çekirdeği, bilim ve sanayinin çağdaş standartları yakalaması olmalıdır.”
- “Bilim ve sanat, iltifat görmediği yerden göçer” diyen İbn-i Sina’ya kulak vermeli, rotasını İran’ın, Ürdün’ün, Mısır’ın, Mozambik’in değil, bilimde ve toplumsal refahta gelişmiş ülkelerin yönüne çevirmelidir. Bugüne dek mazlum dünyanın örnek aldığı, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılında bunu çoktan hak ediyor.
Umarım en kısa sürede iç ve dış bilgilendirmeler-baskılar siyasi iradeyi sağduyu noktasına çeker.

Haberin Devamı

27 Mayıs’ın sessiz bir cenazesi

“9 Eylül’den beri bekliyorum” diyor bir emekli subay:
“27 Mayıs’ı gerçekleştiren ihtilal ve Milli Birlik Komitesi’nin (MBK) önemli üyelerinden, Kurmay Albay, eski Tabii Senatör Sami Küçük (95) vefat etmiş. Kimdir, bilinir mi? Günlerdir bekliyorum kim yazacak diye...
Sonunda, oğlum DHA’nın bir bülteninde buldu.
Türkeş’in liderliğindeki MBK’nın 38 üyesinden biri olan Sami Küçük’ün cenazesi Ankara Kocatepe Camii’nden kaldırılmış. Eşi Yıldız, oğlu Babür, kızları Sibel ve Gülden Küçük ile yakınları varmış cenazesinde. Hükümetten kimse yok. Bir de hayatta olan arkadaşı emekli Kurmay Yarbay Kadri Kaplan... Haklı olarak askeri tören yapılmış. Bir süre askerlerin omuzlarında taşındıktan sonra top arabasına konulmuş, saygı geçişi yapılmış ve Cebeci Askeri Şehitliği’ne defnedilmiş. Bir anda gerilere gittim... Ne güçtü o! İhtilal gecesi, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı tutuklamıştı. Kısa süren ihtilal yönetimleri sırasında çağdaş bir anayasanın ortaya çıkarılmasında büyük emekleri geçmişti. Sami Küçük’ün en önemli hizmeti çalışma ile ilgili düzenlemeleridir. Sonradan Ecevit’in yasalaştırdığı kanundur... Emeğe saygılı bir subaydı... Değeri hiç bilinmedi galiba. Ben size, Esin’in ‘Rumeli’den 27 Mayıs’a’ adlı kitabını öneririm, kendisini tanıyabilmek için...”
27 Mayıs’ı gerçekleştiren 38 kişilik MBK’da bugün hayatta Kadri Kaplan, Suphi Gürsoytrak ve Numan Esin bulunuyor.

Yazarın Tüm Yazıları