Ben olsam Bakü’ye giderdim

SOYKIRIM tartışmaları, sadece Ermeni kökenli Türkleri değil, beni de çok rahatsız ediyor.

Türkiye dışında yaşayan vatandaşlarımızın da ne kadar sıkıldıklarını tahmin edebiliyorum.

Ama kabul etmeliyiz ki, bu bölücü, hırpalayıcı tartışmalar sürecek.

Çünkü, Ermeni diasporasının esas meselesi, bu iddianın uluslararası hale getirilmesi. Yaygınlaştırılması. Yoksa Türkiye’nin bu iddiayı kabul etmeyeceğinin onlar da farkında.

Soykırım meselesi Türkiye’ye karşı her fırsatta kullanılacak etkili bir koz haline getirilmeli. Herkesin kullanabileceği bir koz. Ancak o zaman kader birlikleri mümkün olacak.

İstenen bu.

Zaten geçen hafta, diaspora çevrelerinden gelen haberlerde, "soykırım iddiasının yaygınlaştırıldığı gibi Karabağ’ın bağımsız bir Ermeni devleti olduğu"nun da uluslararası platformda daha fazla duyurulması üzerinde duruluyordu.

Ermenistan ve Ermenilerle ilgili diasporanın çizdiği planlarda 2025 yılına kadar bu iki hedefe varılması öngörülüyor.

Yani soykırım iddiaları, sadece tarihle bir yüzleşme değil siyasi olarak Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının bir unsuru halinde değerlendirilip, planlanıyor.

* * *

KAFKASYA
hareketleniyor. Rusya ile Gürcistan arasındaki sorun, Ermenistan ve Azerbaycan’ı olduğu kadar bizi de ilgilendiriyor. Ermenistan’ın, Türkiye sınırı zaten kapalı, Azerbaycan da öyle. Şimdi Gürcistan sınırının da kapanma olasılığı büyük. Bu durum, ekonomik sıkıntı içindeki Ermenistan’da huzursuzluk yaratıyor.

Chirac’ın ziyareti ve jestleri biraz rahat nefes aldırsa da Karabağ sorununun çözümü için yeni bir süreç başladı. Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanları bir araya geldiler. Minsk grubu yeni öneri getirdi. Azerbaycan, Karabağ’ın bağımsızlığını kesinlikle kabul etmeyeceğini söylüyor, Ermenistan ise ısrarlı. Diaspora bu işin peşinde. İkinci Ermeni devletini dünya kamuoyuna benimsetme planları yapılıyor.

Azerbaycan ateşkese sadık olduğunu yinelese de, son günlerde "barış ile olmuyorsa savaşarak çözüm" açıklamaları yapılıyor. Azeri parlamentosunda yapılan bir kamuoyu yoklamasında milletvekillerinin çoğu da bu yönde irade belirttiler.

Azerbaycan’ın savunma bütçesini yüzde 17.8 artırması Ermenistan’da endişe ile izleniyor. Gerilim Washington’a, "Sorunun savaşla çözümü diye bir seçenek yok" açıklamasını yaptıracak kadar gerçek.

Azerbaycan ne yapıyor? Uluslararası platformlarda sesini duyurmaya çalışıyor.

Azeri topraklarının Ermeni işgali altında bulunduğu gerçeği, Hocalı’daki katliamın bir soykırım olduğu bizlerin bildiği ama savaştan bunca yıl sonra dünyanın unuttuğu gerçekler.

Azerbaycan kendini anlatmaye çalışıyor ama dinleyen yok.

* * *

BAŞBAKAN Erdoğan
’ın Suudi Arabistan’a gideceğini duyduğumda aklıma işte bunlar geldi.

Fransa Cumhurbaşkanı’nın Ermeni soykırımını kabul dayatmasını Türkiye’nin karşısına "siyasi bir gerçeklik" olarak koymasının ardından, Hollanda’da Türk kökenli milletvekillerine bu meselenin zorla kabul ettirilmeye çalışılması rezaleti patlak verdi. 12 Ekim’de de Fransız milletvekilleri kendi "siyasi" nedenleriyle soykırım iddialarının tartışılmasını bile olanaksız kılan bir yasayı kabul etmeye hazırlanıyorlar.

İşte böyle bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın kapısını öncelikle çalacağı yer sizce neresi olmalıydı?

Bakü mü, Cidde mi?
Yazarın Tüm Yazıları