Baykal kasedi Amerika’da olsaydı ne olurdu

* Olmazdı. Ünlülerin ne kadarı danışıklı dövüş olduğu anlaşılmayan seks kasetlerinden bahsetmiyorum. Amerika’da hemen her gün politikacılarla ilgili de seks skandalları ortaya çıkar. Ama ya gazeteciler yakalar ya da işin içindeki kadınlar konuşur. Odalara yerleştirilmiş gizli kamera görüntüleri çıkmaz.
* Sene başında başkan adaylarından John Edwards’ın bir kasedi olduğu anlaşıldı. Ama birkaç uzman dışında kimse hiçbir yerde izleyemedi. Görüntüleri de başkaları değil Edwards ve videocu sevgilisi fantezi olsun diye çekmişti.
* Olmaz, çünkü bunu yapacak kişiler sonunda yakalanacaklarını bilirler. Odayı ayarlayan kaçsa, kamerayı satın alan... Kameracı saklansa, görüntüleri internete koyan... Sonuçta birinden biri mutlaka istihbarat ağına takılır!..
* Varsayalım, oldu. Soruşturma safhasında, görüntüleri çekilen politikacı polisi düşmanı gibi görmez. Güvenmemesi için bir sebep yoktur çünkü polis burada hükümetin özel güvenlik şirketi gibi davranamaz.
* Bu durumda ne biliyorsa anlatır. Görüntüler ne zamana ait... Nerede çekilmiş... Anlatır ki, çözülsün. Er geç ortaya çıkacaklardan korkup saklamaya çalışmaz.
* Olay gazetelerde, televizyonlarda sakıza döner. Hiçbir medya kurumu, etik davranacağım diye skandal olmamış gibi davranmaya cesaret edemez. Böyle bir karar alan yönetici, olay büyüyüp ülke tarihinin en karmaşık komplosuna dönüştüğünde işini kaybedebilir.
* Olayın kahramanı istifa edebilir de etmeyebilir de... Göreve talip biriyse büyük ihtimalle direkt gider. Daha kaset çıkmadan ilişkisi duyulan Edwards gibi... Ama görevdeki biriyse kalma ihtimali yüksektir. Gazetelerin atacağı manşete göre...
* Ancak meselenin aydınlanması uzarsa, devletten istifalar olur. Üst düzey bir politikacının bile böyle bir rezalete maruz kalabiliyor oluşu insanların kafasındaki kişisel güvenlik algısını alt üst edeceği için, skandalın karanlıkta kalmasına kimse izin vermez. Çözemeyen çantasını toplar.

Türk devletinin teknik kapasitesinden utanıyorum

Dışarıdan bakınca şöyle utanç verici bir durum yaşanıyor.
Darbe planlarından ıslak imza meselelerine, CD kopyalamalara Türkiye’deki her komplo tartışmasında iş dönüp dolaşıp teknik inceleme kısmına dayandı. Ve her seferinde, devlet adına bu işleri üstlenenlerin yetersizlikleri açığa çıktı. İmzayı incelerim ama kağıt hasar görür kepazeliği... CD’ye baktım, kayıtlı tarih tutuyor ama değiştirilebilir de, ben bilmem saçmalığı... 70 milyonluk ülke bir avuç beceriksiz uzmanın elinde oyuncak oldu...
En son kaset skandalında yine öyle... Savcılık Amerikan Adalet Bakanlığı’na bir yazı gönderip Toronto merkezli Tucows Inc’e ait Metacafe ile ilgili bilgi istemiş. Baykal kasedinin çıktığı ilk internet sitesi...
Bilgisayarı bir tek açıp kapatmaktan anlarım, ben bile biliyorum... Tucows, internet sitelerine alan ismi (domain name) sağlayan bir şirket sadece. Metacafe’nin sahibi değil... Ama koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti, resmi belgesinde böyle bir hata yapacak kadar konudan uzak...
Amerikalılar devletin güvenliğinden sorumlu National Security Agency içinde iki birim kurdular. İki hacker grubu... Biri devlete ait internet sitelerinin güvenliği için çalışıyor. Öteki başka sitelerde güvenlik açığı bulmak için uğraşıyor. İki grubun arasındaki çekişme dergilere haber oldu hatta. Google bile hacklenince bu gruplardan yardım istiyor...
Peki Türkiye’de ne oluyor?.. Bir avuç tekniker, ne olduğu bir türlü anlaşılamayan belgelerle, video kasetlerle koskoca bir ülkenin alt üst olmasının önüne geçemiyor.
Sabaha kadar konuşun istiyorsanız. Bu işlerin arkasında bilmem kim var... Şunu falanca devlet yapıyor... Ötekini filanca... Hepsi boş!..
Bu karışıklıkları asıl çözecek kişiler devletin teknoloji uzmanları... Ama hiçbir meselede... İstisnasız hiçbir meselede... Teknik uzmanlar şimdiye kadar hiçbir işe yaramadılar. Yaramadıkları gibi bir de başka ülkelere gönderdikleri yazılarda bütün bir ülkeyi rezil ediyorlar.

Suikasti önleyemezler ama kaçamağı saklarlar

Amerika çok mükemmel, orada asla kötü şeyler olmaz diye anlatmıyorum bunları.
İki ay önce bir kitap çıktı burada da. Amerikan Komploları... Yazarı eski Minnesota Valisi Jesse Ventura. İçinde anlatılanların onda biri bile doğru olsa, okuduğunuzda Amerika’da da devletin ne işler karıştırabildiğini görüyorsunuz.
Ama ilginç bir şekilde, burada sistem özel hayat meselesinde hiçbir konuda olmadığı kadar katı... Başkana suikast yapılmasını önleyemiyorlar. Ama başkanın bir aktristle ilişkisi olunca, saklamak için her şeyi yapıyorlar.
Malezya Sağlık Bakanı, Türkiye anamuhalefet lideri bir kasetle gidiverir. Ama Washington’da böyle şeyler olmaz...
Ventura’ya gelince... Eski güreşçi... Şovmen yönü var... Vali seçilmesi halen tartışmalıdır ama dediğim gibi kitabında anlattıklarından onda biri doğru olsa bile vahim... İşte Ventura’dan alıntı 10 seçme Amerikan komplosu...

10 Amerikan komplosu

1) WALL STREET DARBESİ Başkan Franklin D. Roosevelt, 1934’te Wall Street patronları tarafından askeri bir darbeyle devrilmek istendi. Resmi görüşe göre her şey Tümgeneral Smedley Butler’ın o yıl Kongre’ye verdiği ifadesindeki iddialardı sadece. Basın dalga geçti. Devlet soruşturma açmadı. Ancak olay, aslında Amerika’yı faşist bir rejime çevirip tüm kontrolü patronlara verme teşebbüsüydü.
2) KENNEDY SUİKASTİ Başkan John F. Kennedy, 1963’te öldürüldü. Resmi görüşe göre vuran Lee Harvey Oswald adında komünizm sempatizanı eski bir donanma askeriydi. Ancak aslında olayda ikinci bir tetikçi daha vardı ve komplo CIA, Pentagon ve mafya bağlantılı aşırı sağcılar tarafından planlanmıştı.
3) MALCOLM X SUİKASTİ Müslüman siyah lider Malcolm X, 1965’te öldürüldü. Resmi görüşe göre katiller Malcolm X’in rakibi başka bir siyah Müslüman lider Elijah Muhammad’e bağlı fanatiklerdi. Ancak aslında olayın arkasında, Malcolm X’in siyah lider Martin Luther King ile birleşmesinden korkan CIA ve FBI vardı.
4) LUTHER KING SUİKASTİ Martin Luther King, 1968’de öldürüldü. Resmi görüşe göre vuran James Earl Ray adında bir ırkçıydı. Ancak Ray, aslında Oswald gibi sadece bir yemdi ve asıl katil o gün çalıların arkasından ateş etmişti. King’i mafya, ordu ve sağ kanat beraber öldürdü.
5) ROBERT KENNEDY OLAYI Robert F. Kennedy, 1968’de öldürüldü. Resmi görüşe göre vuran o gün yakından 8 el ateş eden Sirhan Bishara Sirhan adında genç bir Filistinli idi. Ancak aslında arkasında başka bir tetikçi daha vardı ve Sirhan CIA tarafından uygulanan bir yöntemle cinayet için programlanmıştı.
6) WATERGATE SKANDALI Hırsızlar, 1972’de Demokrat Parti’nin Watergate binasındaki merkezine girince yakanlandı. Resmi görüşe göre olay 1974’te Başkan Nixon’ın istifasıyla sonuçlandı. Ancak aslında Nixon, Kennedy Suikasti’ne burnunu soktuğu için CIA ile bir güç savaşı yaşıyordu ve CIA için çalışan, kendini bilerek yakalatan çifte ajanlar tarafından tuzağa düşürüldü.
7) İRAN KONTRA SKANDALI 1986-88 arası Reagan Hükümeti İran’ın elindeki Amerikalı 6 rehinenin kurtarılması ve Nikaragualı gerillalara para aktarılması için ambargo kararını delerek İran’a silah sattı. Resmi görüşe göre 11 yetkili ceza aldı ve olay çözüldü. Ancak aslında Kongre bu olay sayesinde CIA’nin uyuşturucu işindeki rolünü örtbas etti. Amerikan ekonomisi uluslararası uyuşturucu trafiğinden beslenir. Aynı durum bugün Meksika ve Afganistan’da sürüyor.
8) ÇALINAN SEÇİMLER 2000 ve 2004’te George W. Bush seçimleri kazanıp başkan oldu. Resmi görüşe göre 2000’de Yüksek Mahkeme’nin kararıyla seçildi. Ancak aslında iki seçimde de Cumhuriyetçiler elektronik oy verme makineleriyle oynayıp hile yaptı. Olayı anlatmaya hazırlanan bir tanık, 2008 seçimlerinin hemen ardından bir uçak kazasında öldü.
9) 11 EYLÜL SALDIRISI 2001’de 4 uçak kaçırıldı ve İkiz Kuleler ile Pentagon’a saldırı düzenlendi. Bir tanesi de Pensilvanya’da bir tarlaya düştü. Resmi görüşe göre 19 korsan da Usame Bin Laden’e bağlı El Kaide üyesiydi. Ancak aslında Bush Hükümeti olayda hükümetin rolü olduğu halde bunu örtbas etti. Hükümet ya planı biliyordu ama önlemedi ya da bizzat işin içindeydi.
10) EKONOMİ KOMPLOSU Amerika, 2008’de Büyük Buhran’dan beri tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşadı. Resmi görüşe göre AIG, Goldman Sachs gibi finans kurumları batmamak için devletten büyük yardımlar aldılar. Ancak aslında hükümeti yöneten büyük kurumlar, böyle bir karışıklığı kendileri yarattı ve vergi verenlerin paralarını çaldı. Aynı oyunu oynamaya bugün de devam ediyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları