Batı’da zengileşen Doğu Avrupalı sporcuların tersine göçü

Güncelleme Tarihi:

Batı’da zengileşen Doğu Avrupalı sporcuların tersine göçü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2006 00:00

Sovyetler Birliği dağılmadan önce Doğu Avrupalı yıldız futbolcu ve basketbolcuların ülke dışına transfer olma izni yoktu. 1990’dan sonra Avrupa ve ABD’nin büyük kulüplerinde forma giyip bol sıfırlı sözleşmelere imza atmaya başladılar. Ünlerine ün kattıkları gibi hatırı sayılır servet edindiler. 2000’den sonra yaşları kemale erip sporu bırakınca birçoğu ülkesine döndü. Servetleri ve ünleri sayesinde kısa sürede ülke sporunda söz sahibi oldular.

Doğu Avrupalı ve Sovyet sporcular 1980’li yıllarda spor sahalarında fırtına gibi eserdi. Sadece bireysel dallarda değil takım sporlarında başarılıydılar. İri yapılı gençlerin adeta makine intizamı içindeki mücadelesine tüm dünya gıptayla bakardı. Bu ülkelerde sporcular el üstünde tutulurdu ve sıradan vatandaşların hayal edemeyeceği ayrıcalıklara sahipti. Ancak, başta basketbolcular olmak üzere bu sporcuların ülke sınırları dışına çıkma imkanı sınırlıydı. Sabonis, Marciulionis, Kurtinaitis gibi yıldız basketbolcular ancak milli takım maçları veya kulüplerinin Avrupa Kupası maçları için ülke dışına çıkabiliyordu.

Keza Bulgaristan, Macaristan ve Polonya’nın futbol yıldızları en verimli yaşlarında ülkelerinde kalıp amatör statüde futbolla yetinmek zorundaydı. Avrupalı meslektaşları yüz binlerce dolarlık kontratlara imza atarken, onlar bu gelişmeleri izlemekle yetiniyordu. Henüz parçalanmamış Yugoslavya’da ise basketbolcu ve futbolculara ancak 28 yaşından sonra izin veriliyordu.

GEÇ YAŞTA NBA’E GİTTİ ŞİMDİ KULÜP SAHİBİ

1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve ardından iki yılda tüm Doğu Bloku’nun çözülmesi bu kapalı sistemi baştan aşağı değiştirdi. Sovyetler Birliği’nin de dağılmasıyla tüm üst düzey sporcular için bir fırsat kapısı açıldı. Kapıdan önce futbolcular ve basketbolcular geçti. Üstelik 1990’larda bu iki spor dalında oyuncu ücretlerinin de hızla yükselmesi, transfer olmayı becerenleri kısa zamanda büyük servete kavuşturdu.

Örneğin Litvanyalı basketbol yıldızlarından 2.20 metrelik Arvydas Sabonis 1980’lerde Sovyetler Birliği forması giyerken yaşayan bir efsaneydi. NBA takımlarından Portland tarafından seçilmesine karşın yıllarca ABD’ye gitmedi. 1989’da İspanya’nın yolunu tuttu. Önce Forum Valladolid sonra Real Madrid forması giydi ve birçok şampiyonluk yaşadı. 1995’te NBA’e atım attığında 31 yaşına gelmişti. Kısa sürede kendini kanıtladı. Dizlerindeki sakatlığa karşın, yıllığı 10 milyon dolardan kontratlar imzalayıp büyük bir servet edindi. 2003’te NBA kariyerini kapayıp Litvanya’ya döndüğünde zengin bir adamdı. Eski kulübü Zalgiris Kaunas’ın hisselerinin yarısını satın aldı. Ama bununla yetinmedi. Patron olduğu kulübünde bir sezon forma giyip Avrupa Ligi’nde yılın oyuncusu seçildi.

Bulgaristan futbolu 1990’ların başında büyük atılım yaptı. Hristo Stoyçkov, Emil Kostadinov, Yordan Leçkov, Krasimir Balakov gibi futbolcular Barcelona, Porto, Hamburg, Sporting gibi Avrupa’nın ünlü kulüplerine transfer oldu. Burada edindikleri tecrübeyle Bulgaristan Milli Takımı’nı Dünya Kupası’nda yarı finale taşıdılar. Yaşları ilerledi, birkaç yıl önce futbolu bıraktılar. Bir dönem Beşiktaş forması giyen Leçkov, 2003’te doğup büyüdüğü Sliven’in belediye başkanı seçildi. Geçen yıl Bulgaristan Futbol Federasyonu ikinci başkanı oldu. Başkan ise 1994’teki takım arkadaşı, kaleci Borislav Mihaylov.

Eski Yugoslavya’nın yıldız futbolcuları son beş yılda ülke futbolunda önemli görevlere geldi. Örneğin İtalya Ligi’nde Milan formasıyla üne kavuşan Dejan Savicevic, 2004’te 37 yaşında Karadağ Futbol Federasyonu’nun başkanlığına seçildi. Sırp yıldız Dragana Stojkoviç, 2001’de kısa bir süre Yugoslavya Futbol Federasyonu başkanlığı yaptı. Daha sonra ise futbola başlayıp yıldızlaştığı Kızılyıldız Kulübü’nün başkanlığına getirildi.

DIVAC VE ARKADAŞLARI YARDIM VAKFI KURDU

Basketbol denince ilk akla gelen ülkelerden Yugoslavya’nın en önemli oyuncuları, 1990’dan sonra sırayla İtalya ve İspanya’nın yolunu tuttu. Ama onlardan da önce ABD’ye gidip NBA’de nam salan biri vardı: Vlade Divac. Sırp oyuncu 1989’da Magic Johnson’lı Los Angeles Lakers’ta forma giymeye başladı. Üç kez takım değiştirip kariyerini 2005’te noktaladı. Bu arada 2000’de Sırbistan’daki eski takımı Partizan’ın imdadına yetişmeyi ihmal etmedi. Bir başka Yugoslav yıldız Predrag Danilovic’le beraber kulübün idaresini eline aldı. Sırp meclisi yeni spor yasasını geciktirince dört yıl boyunca finansmanı üstlendikleri kulübü 2004’te bıraktılar. Divac, halen Real Madrid basketbol takımının genel menajeri.

Divac’ın ülkesi için tüm çabaları bununla kısıtlı değil. 1997’den beri Uluslararası Ortodoks Hıristiyan Yardım Birliği IOCC aracılığıyla Sırbistan-Karadağ’a 500 bin dolarlık yardımda bulundu. Divac daha sonra bu yardımları bir vakıf bünyesi altında yürütebilmek için yedi meslektaşıyla birlikte Group Yedi Çocuklar Vakfı’nın kurdu. Vakıf bünyesinde Divac ile beraber yedi basketbolcu görev alıyor: Danilovic, Corceviç, Bodiroga, Rebraca, Saviç ve Paspali.

KURTARDIĞI İSPANYOL KULÜBE İSMİ VERİLDİ

Rus futbolcu Valeri Karpin 1994 ile 2005 arasında İspanya Ligi’nde üç ayrı takımda forma giydi. Başarılı ve sevilen bir oyuncuydu. Futboldan kazandıklarını şimdi işadamı kimliğiyle değerlendiriyor. Önce, 2003’te forma giydiği Vigo kentinin voleybol takımına destek oldu. Batmak üzere olan takımın ismi bu destekten sonra Vigo Valery Karpin olarak değiştirildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!