Başbakan’ın söylediği doğruysa

BAŞBAKAN Erdoğan, önceki gün Ardahan’daki AKP Kongresi’nde bir şey söyledi dikkat ettiniz mi?

"İsrail’e ’Biz bu onbaşıyı bulup, sizlere teslim edeceğiz, (Filistin Devlet Başkanı) Abbas da bunu istiyor. Başbakan Haniye de bunu istiyor’ dedik. Ama bütün bunlar dinlenmedi" dedi Başbakan.

Demek, HAMAS askeri vermeye yakındı. Demek işler yumuşuyordu.

Krizin neden tırmandığını, Lübnan’ın nasıl hedef tahtasına oturduğunu anlamak için geriye dönüp ayrıntıların altını çizince ilginç sonuçlar çıkıyor.

10 Temmuz’da HAMAS’ın siyasi lideri, politbüro başkanı Halid Meşal’in, Şam’da yaptığı basın toplantısı, bir dönüm noktası oluşturduğunu sonradan göreceğimiz kritik bir olaydı.

Başbakan Erdoğan’ın danışmanlarından Prof. Ahmet Davutoğlu’nun Şam’da kendisiyle görüşmesinin ardından Meşal’ın El Cezire, El Arabiya ve Suriye devlet televizyonu kameralarının önüne geçerek dünyaya seslenmesi krizin tırmanacağının ilk işaretiydi.

Bu girişim, o güne kadar HAMAS-İsrail arasındaki çatışmada sessiz kalmış olan Şam Yönetimi’nin, HAMAS’ın siyasi liderliğine topraklarını açtığının ilk kez resmen kabulü anlamına geliyordu.

O güne kadar Meşal’in Suriye’deki varlığı resmen kabul edilmezken, HAMAS’ın siyasi liderinin aniden Şam’dan dünya kamuoyu önüne çıkması önemliydi.

Belki de bu, İsrail uçaklarının, devlet başkanı Beşar Esad’ın Lazkiye’deki yazlık sarayının üzerinden uçurulmasına verilen siyasi bir mesaj, bir meydan okumaydı.

Bu meydan okumadan hemen önce ise HAMAS-İsrail çatışmasında bazı kanallardan yumuşama sinyalleri gelmeye başlamıştı.

***

İSRAİL’li askerin kaçırılmasından sonra İsrail’in krizi sürekli tırmandırması ve Gazze’deki insanlık dramı karşısında Amerikan basınında Bush Yönetimi’nin HAMAS ve Suriye ile doğrudan temas kanallarını kapatan politikasının ABD’yi Ortadoğu’da etkisizleştirdiği yorumları yapıldı. Bu iddialara, İsrail’den eski Dışişleri Bakanı Yossi Beilin de katılıyor, eskiden bu gibi durumlarda Amerikalı bir bakanın ya da bir bakan yardımcısının, HAMAS ile görüşeceği ve Suriye’ye gidip Esad yönetimine kendi mesajını vermiş olacağını söylüyordu.

Ama bu kez Mısır ve Türkiye devreye sokuldu. Mısır’ın girişimleri sonuç vermedi.

İsrail ve ABD Yönetimi’nin İsrailli askerin serbest bırakılması için Davutoğlu’nun Meşal ile görüşmesine sessiz onay vermesi aslında çözüme kapı aralamak isteği değil de neydi?

İşte bu sırada bir şey oldu.

Filistin Başbakanı Haniye, ateşkes istedi. Ama İsrail hükümeti bir yandan arabuluculuk kanallarını zorlarken, öte yandan Filistin Başbakanı Haniye’nin bu isteğini reddetti.

Yeni hükümetin siyasi beceriksizliği olarak mı yorumlanmalıydı bu tavır? Belki de bazı güçler İsrailli askerin iadesi bahanesiyle HAMAS yönetiminin yıpratılmasını, Filistin’de hükümet değişikliğine gidilmesini istiyorlardı.

Cuma günü Erdoğan’ı "olanların insani boyutu" yok dedirten isyanı bu sorunun ipuçlarını da taşıyordu.

***

BAŞBAKAN Erdoğan’ın
dedikleri doğruysa, çözüme o kadar yaklaşılmışken fırsat kaçırıldıysa İsrail’de çatışmaları sürdürmekten yana olan güçlerin ağır bastığı görülüyor.

Ani saldırılara hedef olabileceğini hisseden Suriye’nin de bu duruma karşı, hazırlıksız yakalanmaktansa kontrollü kriz tırmandırma yolunu seçtiği görülüyor. Önce Meşal’in çıkışı, ardından Hizbullah’ın sahneye girişi bunun işaretleri.

Ne yazık ki hem İsrail, hem de Suriye kriz kontrol etme kapasitelerini çok ciddiye alıyorlar. Bu gidişle Ortadoğu’da kontrol krizlerin, çatışmaların eline geçecek.
Yazarın Tüm Yazıları