Bahçemiz olan bedenimizin bahçıvanı!

Evet, döküldü mü kurtlar? Yapıldı mı muhakemeler? Alındı mı kararlar? Değişti mi düşünceler? Peki, sorarım, bunları yapmak için illa 31 Aralık gününü beklemek mi gerekti?

Haberin Devamı

Geçen hafta ya da beş ay önce yapılamaz mıydı bunlar? Daha önceden gerekeni yapsaydık ceza mı keserlerdi yoksa ömrümüzü mü yerlerdi? Ya da ‘Şimdi olmaz, 31 Aralık’ta gel’ mi derlerdi?

Tabi ki hayır.

Hatta ne kadar önce ne kadar erken yapsak o kadar kârlı çıkardık.

Zararın neresinden dönersek kârdır misali…

Zarardan dönmek de şu ‘An’ mümkün.

Ne yılbaşı gecesi ne bir ay ya da ne de bir hafta öncesi…

Çünkü dün geçip gitti.

Yarın meçhul.

O zaman doğru an, bugün.

Doğru zaman şu ‘An’.

Şu anın, kendimizi yenilemede etkili olabilmesi için de önce içimize sonra kalbimize, ruhumuza bakmamız gerekmekte, doğal olarak.

Sonra hayatımıza…

Yani düşlerimize, düşüncelerimize, isteklerimize, kariyerimize, hedeflerimize, yapmak istediklerimize…

Bunların neler olduğuna karar verip, netleştirdikten sonra da karşımızdaki kişilere…

Haberin Devamı

Bazıları ki, ruh bahçemize ellerini kollarını sallayarak girip, sevgiyle suladığımız mutluluk tohumlarını ezerler, büyüyüp çiçek açtıklarını görmek yerine.

Onlar üstüne basıp geçerler mutluluğun, sevginin, tutkunun, samimiyetin, umudun, coşkunun…

Ama bilmezler ki mutluluk, sevgi, tutku, samimiyet basılan yerde bitmez öyle kolayca.

Zararlı, yabani, zehirli ve ısırgan otlarını temizlemeye çalıştıkça…

Bunun paralelinde…

En küçük şeylere bakarak değil, onları gerçekten görerek…

Bakmakta değil görmektedir asıl fark ve önemli olan.

Keza en küçük mutlulukları, güzel AN’ları da hissedip yaşayabilmekte.

Gözümüzün önündekini değil, görünmeyeni, inceliği, ayrıntıyı görmektir asıl mesele.

Göz ruha giden sokaksa, kulak da kalbe giden cadde.

Önce kendi sokağımızdaki kaldırıma oturup olanı biteni görüp anladıktan sonra karşımızdakilerin, hayatımızdakilerin caddesine…

Ki onlar da bizim caddemize geldiklerinde yola keyifle, mutlulukla, huzurla devam edebilelim.

İçimizdeki caddeden geçip güzel sokaklara çıkabilmek, mis kokuların duyulduğu çiçeklerin ve tutkuyla açan güllerle dolu bahçemize girebilmek için de;

Shakespeare’in dediği gibi ‘Bedenimiz bizim bahçemizdir, irademiz de bahçıvanı!’

                                      Â

Yazarın Tüm Yazıları