Babalar gibi satışlara yağmur gibi davalar

7.400, evet yedi bin dört yüz dava. 30 milyar dolarlık özelleştirmeye 7.400 dava açılıyor.

Bu yirmi yıllık özelleştirmenin hukuk bilançosu. Yirmi yılda 30 milyar dolarlık özelleştirme yapılıyor ve buna karşı 7.400 dava açılıyorsa, özelleştirmelerde hukuk artık guguk oluyor. Başka anlamı yok.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ünlü sözü herkesin kulağında. "Babalar gibi satarım". Özelleştirmeler eleştirildiği zaman, bakanın bu eleştirilere karşı verdiği yanıt bu.

Babalar gibi satarım, ne demek. İstediğim gibi satarım, kimseyi takmam, bana kimse karışamaz, demek. Karışan bir kurum var. Yargı.

İSMMMO DOSYASI

Ben özelleştirmelere karşı değilim. Ekonomiyi yıllarca sırtında taşıyan KİT’ler hızla kural dışına kayıyor. Onların işlevi değişiyor:

1-Devlet eliyle fert zengin etmek.

2-Verimsiz işletme nedeniyle, enflasyona kaynaklık etmek.

Bunların verimli hale getirilmesi, ekonomiye yük olmaktan kurtarılması gerek. Bunun için özelleştirme kaçınılmaz. Ama, hukuk ve ekonomi kuralları çerçevesi içinde. Bir yandan rekabete dayalı, açık ihaleler, öte yandan orada çalışanların haklarının güvence altına alınması. Özelleştirme sonrasında verimli işletmelere dönüşmesi.

Bu amaçlar kağıt üstünde kalıyor. Pratik çok farklı.

Geçenlerde İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO) yayınladığı "Özelleştirme Dosyası", babalar gibi satmanın, hukuki sonuçlarını yayınlıyor.

İncelenen dönem yirmi yılı kapsıyor. Ama, son yıllardaki çarpıklık çok daha belirgin.

BU BİR SKANDAL

Açılan 7.400 dava Türkiye’nin aynası. Şu gerekçelerle açılıyor:

Görevi ihmal, görevi kötüye kullanma, kamu kaynaklarına zarar verme, arsa spekülasyonu, rant yaratma, tekel ve kartel oluşturma, haksız rekabet ortamı yaratma, vergi kaybı.

Bu lafların Türkçesi, bu özelleştirmelerde, bir bit yeniği var, demek. Kendi keyfine göre peşkeş çekmek, o kurumu gözüne kestirdiğine vermek, gibi.

Dünyanın her yerinde özelleştirme var. Ancak, hiçbir ülkede, bu kadar çok dava açılmıyor.

7.400 dava demek, hemen her özelleştirmenin mahkemelik olması demek.

Benzer örnekte bir başka ülke var mı? Bu bir skandal.

Açılan 7.400 davanın dört bini sürüyor. Sonuçlananların önemli çoğunluğu, hukuk diliyle, idare aleyhine. Yani, olmadı baştan.

Dosyayı hazırlayan İSMMMO yetkililerine, lehte ve aleyhte sonuçlanan dosya sayısını soruyorum, "onun üzerinde henüz çalıştıklarını" söylüyorlar.

2008 yılında öngörülen büyük özelleştirmeler var.

Halk Bankası, Karadeniz Bakır İşletmeleri, SEKA, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş., Tekel, Türkiye Denizcilik İşletmeleri bunların bazıları.

Hepsi de yağlı kuruluş. Siz şimdi seyredin gümbürtüyü.

Yeni yıla onlar nasıl girdi

12 milyon 930 bin kişi. Nüfusa oranı yüzde 17.81.

Türkiye İstatistik Kurumu çalışmasına göre, Türkiye’de 12 milyon 930 bin kişi yoksulluk sınırı altında. Türkiye’de yaşayan her 5.4 kişiden biri yoksul.

Ne demek yoksulluk? İnsanın temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olması. Açlık sınırının bir üstü. Açlık, gıda harcamasının insana yetmemesi, açlıktan ölmesi. Yoksulluk, gıda ve gıda dışı harcamaların yetmemesi.

Dünyanın 17. büyük ekonomisi diye övünülen, her yıl şu kadar büyüyoruz, diye yere göğe konamayan Türkiye’de her beş kişiden biri yoksulluk sınırında. Bu genel bir rakam.

Kırsal kesimde durum daha vahim. Kentlerde yoksulluk oranı yüzde 9.31 iken, kırsal kesimde yüzde 31.98. Yani, kırsalda her üç kişiden biri yoksul.

Onlar acaba yeni yıla nasıl girdi?
Yazarın Tüm Yazıları