Güncelleme Tarihi:
Gezegenimiz Dünya'yı her gün daha yakından tanıyan canlılar olarak, şiddetli depremleri önceden haber verebilecek erken uyarı sistemleri geliştirmeye çalışıyoruz. Bunu yapabilmek için öncelikle büyük ölçekli depremlerin oluşma nedenleri ve eğer varsa onları tetikleyen dış etkilerin olup olmadığını araştırmamız gerek. İşte böyle bir araştırmanın sonucu olarak Japon bilim adamları büyük ölçekli depremler ile Ay kaynaklı gelgit kuvvetleri arasında bir bağlantı bulmuş gibi görünüyor. Bu çalışmayı özetlemeden önce Ay'ın gelgit etkisine ve Ay'ın Dünya'ya en yakın konuma geldiği 14 Kasım 2016 tarihinin 15 gün öncesi ve sonrası ülkemizde ve Dünya'da meydana gelen depremlere hızlıca bir göz atalım.
Ay'ın Dünya etrafındaki yörüngesi bir elips olduğu için bazen Dünya'ya yaklaşırken bazen de uzaklaşır. Ay'ın bir dolanma döneminde (yaklaşık 30 gün) Dünya'ya en yakın ve en uzak Ay konumu arasındaki fark yaklaşık 40.000 km'dir. Yani Dünya'nın ekvatordaki çevresi kadar. Yeni Ay ve Dolunay süresince Ay’ın Güneş doğrultusunda veya aksi yönde olması Dünya’ya etkiyen gelgit kuvvetinde de değişime neden olacaktır. Ay, Dünya ve Güneş üçlüsü aynı hizaya geldiğinde (yani Ay Yeni Ay veya Dolunay evresinde iken) Dünya okyanuslarında gelgite bağlı olarak aşırı su yükselmeleri ve alçalmaları gerçekleşir. Buna İlkbahar Gelgiti (Spring Tides) denir ancak mevsim olan ilkbahar ile bir alakası yoktur. Bu olaydan 1 hafta sonra orta şiddette gelgit etkisi söz konusudur. Buna da Küçük Gelgit (Neap Tides) denir. Yani 1 ayda iki kez İlkbahar ve iki kez de Küçük gelgit meydana gelir. Elbette Dünya'daki gelgit olaylarının baş aktörü Ay'dır ancak Güneş'in de etkisi söz konusudur.
Ülkemizde ise 7.8 şiddetinden daha büyük deprem hiç olmamış. Aşağıdaki çizelgede ülkemizde gerçekleşen bazı ciddi depremler, depremlerin olduğu tarihlerde Ay'ın evreleri ve Dünya'ya uzaklığı görülmektedir. Bu depremler içerisinde belki de hafızamıza kazınmış olanı 17 Ağustos 1999 depremi. Aşağıdaki tabloda sadece büyük depremler listeye konulmuştur. Gördüğünüz gibi Van ve Erzincan depremlerinde Dünya'ya nispeten yakın bir konumda yer almış Ay'ın Yeni Ay ve Dolunay evresinde olduğu görülüyor. Ancak binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan ve yaklaşık 40 saniye süren 17 Ağustos 1999 depreminde Ay ne Yeni Ay ne de Dolunay evresinde ve üstelik Dünya'ya neredeyse en uzak konumunda.
Dünya genelinde 01/11/2016 - 30/11/2016 tarihleri arasında meydana gelen depremlere baktığımızda ise 2 - 8 şiddeti arasında 4661 deprem meydana geldiğini, ancak 6-7 şiddet aralığında sadece 10 adet deprem gerçekleştiğini görüyoruz. 7 şiddetinden daha büyük deprem ise sadece bir kez gerçekleşmiş: 14 Kasım 2016'ya dakikalar kala Yeni Zelanda'da gerçekleşen 7.9 şiddetindeki deprem. Ay'ın Dünya'ya en yakın olduğu 14 Kasım 2016 tarihinde ise 6 şiddetinden daha büyük sadece bir adet deprem gerçekleşmiş: 6.4 şiddetindeki Yeni Zelanda depremi (Kaynak: Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi, EMSC).
Geçtiğimiz günlerde Nature dergisinde yayınlanan bir makale (Makale) özellikle üç büyük depreme odaklanmış: 2004 Sumatra (9 şiddetinde), 2010 Şili (8.8 şiddetinde 3 dakika boyunca süren sallantı) ve 2011 Japonya depremi (9 şiddetinde 6 dakika boyunca süren sallantı). İlginçtir bu depremler gelgit etkisinin maksimum olduğu zamanlara yakın gerçekleşmiş. Ancak burada önemli bir nokta var. Küçük ölçekli depremlerde Ay'ın uyguladığı gelgit etkisi bir tetikleyici olarak görünmüyor. Çalışmaya göre minik kaya bozulmalarının devasa kırılmalara dönüşme olasılığı gelgit stresi arttıkça artıyor. Yani gelgit etkisindeki artış şiddetli depremler için (7'den büyük) bir tetikleyici görevi görüyor. Yapılan çalışma gösteriyor ki gelgit stresinin yüksek olduğu zamanlarda 5 şiddetindeki bir depremin 9 şiddetindeki bir depreme dönüşme olasılığı, gelgit stresinin düşük olduğu zamanlara kıyasla 6 kat daha olası. Diğer büyük depremler esnasındaki gelgit streslerinin karşılaştırıldığı makalede birkaç deprem gelgit stresi yüksek iken meydana gelmemiş. Neden tüm büyük depremler gelgit stresinin artış gösterdiği zamanlarda meydana gelmiyor? Öyle görünüyor ki büyük depremlerin oluşması sadece Ay'ın gelgit etkisine bağlı değil. Denklemde bilmediğimiz başka parametreler var. Düşük şiddetle başlayan depremlerin bazen çok şiddetli depremlere dönüşmesinin arkasında yatan nedenler henüz tam anlamıyla anlaşılmış değil.
Dünya'da gerçekleşen şiddetli depremlerin Ay'ın gelgit etkisi ile direkt bir ilgisinin olup olmadığını anlamak ve hava durumu tahmini yapar gibi depremleri de önceden tahmin edebilecek düzeyde bilgiye sahip olmak için daha çok çalışmak gerekiyor. Kim bilir belki bir gün şiddetli depremler olmadan önce insanları uyaracak bir sistem geliştirir ve hem depremler hem de tsumani sonucu meydana gelen can kayıplarını önlemiş oluruz. Ancak böyle bir çözümü elimiz kolumuz bağlı beklemek yerine Japonya gibi şiddetli depremlere dayanıklı yapılar inşa etmeli ve bunu ülkemizde standart hale getirmeliyiz. Japonya'daki yapıların orada yaşayan insanlara nasıl güven verdiğini bir anıyla aktarayım. 2011 yılında Japonya'da gerçekleşen deprem ve tsunami sonrası Tokyo'daki arkadaşımı aradığımda benden daha rahat bir ses tonuyla 'Biz alışığız böyle şeylere. Merak etme' demişti. Zaten o depremde ölenlerin %93'ü 40 metre yüksekliğe ulaşan tsunami nedeniyle boğularak öldü. Binaların sarsıntıyla yıkılması nedeniyle değil.
Dünya merkezi hala aktif olan bir gezegen. O nedenle bu gezegen üzerinde yaşayan canlılar olarak depremle yaşamayı öğrenmek ve depremin oluşma nedenlerini iyi anlamak zorundayız. Yakın geçmişte acı deprem deneyimleri yaşamış bir ülkenin vatandaşları olarak dilerim oturduğumuz binaların sağlamlığından eminizdir. Dilerim yerel yönetimler hem mevcut binaları sıkı bir şekilde denetliyor hem de yeni yapılan binaların dayanıklılığını uzmanlar eşliğinde kontrol ediyorlardır.
Bilim, mantık ve sevgi yol göstericiniz olsun!
@astronomTurk