Ayhan'ın hedefi 2 metreyi aşmak

Güncelleme Tarihi:

Ayhanın hedefi 2 metreyi aşmak
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2010 13:39

İspanya'nın Barcelona kentinde gerçekleştirilen Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda bayanlar yüksek atlamada finalde yarışan ilk Türk atlet unvanını elinde bulunduran Burcu Ayhan, yeni hedefi 2 metreyi aşabilmek için yoğun şekilde çalışıyor.

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu 3'üncü sınıf öğrencisi, 1.80 boyundaki Burcu Ayhan (20), hazırlıklarını Mersin'deki atletizm tesislerinde sürdürüyor.

Üç kız kardeşin en büyüğü olan Fenerbahçeli Ayhan, ortaokul yıllarında voleybol oynarken beden eğitimi öğretmeninin “yükseğe sıçrama” yeteneğini fark etmesi üzerine 2004'de atletizme başladığını söyledi.

Atletizmdeki başarılarıyla dünya çapında tanınan ve son olarak 20. Avrupa Şampiyonası'nda altın madalya kazanan milli sporcu Nevin Yanıt'ı da çalıştıran antrenör Cüneyt Yüksel'e emanet edildiğini belirten Ayhan, “2004'ten beri Cüneyt hoca ile çalışıyorum. 2007'de Karadeniz Oyunları'nda 1.81 metre atlayarak altın madalya aldım. 2008'de çıtayı 1.85'e yükselttim. 2009'da 1.89 ile Akdeniz Oyunları'nda ikinci gelerek gümüş madalya kazandım. Aynı zamanda Avrupa üçüncüsü oldum. Son olarak İspanya'nın Barcelona kentinde gerçekleştirilen Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda bayanlar yüksek atlamada finalde yarışan ilk Türk atlet unvanını aldım” dedi.

Hem gençler, hem 23 yaş altı kategorisinde Türkiye rekorunu elinde bulundurduğunu ve en iyi derecesinin 1.92 olduğunu ifade eden Ayhan, yeni hedefinin ise büyükler Türkiye rekorunun yanı sıra 2.00 metreyi aşmak olduğunu kaydetti.

Bu yıl 23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası'nda kürsüye çıkmayı hedeflediğini vurgulayan Ayhan, “Şu an Avrupa'da lider durumdayım. Hedefim oraya lider gidip lider dönmek. Ancak asıl hedefim tamamen 2016 yılı. 2012 Londra Olimpiyatları'nda tecrübe kazanarak 2016 Rio de Janeiro Yaz Olimpiyatları'nda altın madalyaya uzanmak istiyorum. Önümde uzun bir yol var ve başarılı olabilmek için yoğun şekilde çalışıyorum” şeklinde konuştu.

-ANTRENÖR FAKTÖRÜ-

Ayhan, yakaladığı başarıda çok çalışmasının yanında antrenör faktörünün de etkili olduğunu söyledi.

Cüneyt Yüksel'i “ileriyi gören, sporcusunun yetenekleri doğrultusunda hareket eden mükemmel bir antrenör” olarak niteleyen Ayhan,”Büyük beklentilerim var. Çünkü büyük antrenörle çalışıyorum. Onun her konuda desteği var ve ona güvendiğim için çok iyi yerlere geleceğime inanıyorum. Antrenör sizi inandırırsa kendinize güveniyorsunuz. Antrenörümün koyduğu hedefler önce büyük gelebiliyor. Ama yapılacağına inandırdığı için bunu başarıyoruz. Ne kadar güven alırsanız o kadar başarılı olursunuz” dedi.

Pazar hariç haftanın 6 günü çalıştığını belirten Ayhan, şöyle devam etti:
“Sabahları okula gidiyor, kalan zamanlarda da antrenman yapıyorum. Hayatımın büyük bölümünü spor oluşturuyor. Genelde uykuyu severim ve idman aralarında bile uyurum. Müzik dinler ve kitap okurum. Gezme olanağım yok, çünkü ön planda antrenman var. Ancak bu durumdan mutluluk duyuyorum.
Çünkü bu benim işim ve burası benim ekmek kapım. Birilerine karşı sorumluyum. Önce milli sporcu olarak ülkeme, sonra Fenerbahçe ve kulüp Başkanı Aziz Yıldırım'a, antrenörüm Cüneyt Yüksel'e, aileme ve kendime karşı sorumluyum. Bu sorumluluğu hissettiğim için de bu işi severek yapıyor ve zevk alıyorum. Neredeyse yılın 300 günü antrenman yapıyorsunuz. Severek yapmazsanız işkenceye dönüşür ve hiç bir şey elde edemezsiniz. Antrenörümüzün söylediği 'antrenmanınıza sevgi katıyorum' ifadesi gibi ben de bu işe sevgi katıyorum.”

-YARIŞTA HIRÇINLAŞIYOR-

İçe dönük biri olduğunu, ancak yarışta tam aksine hırçın bir yapıya büründüğünü ifade eden Ayhan, “Kendimi sürekli motive ediyorum. Hedeflerimi telefona, duvara yazarım. Ayrıca hayal etmek insanı güçlendiriyor. Bu yüzden ısınırken, antrenman yaparken kendimin en iyisi olduğunu düşünürüm” diye konuştu.

Türkiye'de spor denilince akla futbolun geldiğini, atletizmin ise geri planda kaldığını vurgulayan Ayhan, şunları kaydetti:
“Bu durum Avrupa'da tamamen farklı. Futbolun yanı sıra diğer branşlar da var. Avrupa'da tribünler diğer dallarda da sporseverler tarafından doldurulur. Ülkemizde ise ancak akrabalar ve yakınlarımız izlemeye geliyor. Olimpiyatlarda 72 milyonluk Türkiye'den ancak 15-16 sporcu görebiliyoruz. Bu nedenle devletin spor politikasını geliştirmesi lazım.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!