Avrupa'ya Türkiyeli kimlik

'AVRUPA kendisiyle hesaplaşmalı.' Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin dünkü La Repubblica Gazetesi'nde yer alan çağrısı, Türkiye'nin tam üyelik baskısı arttıkça Avrupa'nın yaşadığı samimiyet krizini iyice açığa çıkartıyordu.Prodi, Kopenhag Zirvesi'nde birlik üyesi ülkelerin parlamentolarını Avrupa'nın sınırları ve kimliği konusunda tavır belirlemeye çağıracağını açıkladı.Avrupa Birliği'nin genişlerken derinleşmeyi de ihmal etmemesi gerektiğini düşünüyor Prodi.'Yüzyıllar içinde Avrupa'nın oluşumunda etkili olan değerleri dikkate alarak yeni Avrupa'yı oluşturmak entelektüel namusun gereğidir' diyor Romano Prodi.Prodi'nin bu ilk çıkışı değil. Helsinki Zirvesi sırasında da Avrupa'nın sınırlarını tartışması gerektiğini söylemişti. Helsinki Zirvesi de, Kopenhag gibi bir anlamda Türkiye zirvesi olmuştu. Ve o sırada da Avrupa'ya kendi sınırları üzerinde düşünmesi gerektiğini hatırlatan, Türkiye gerçeğinden başka bir şey değildi.* * * ŞİMDİ de Türkiye, müzakere tarihi almak için bastırdıkça Avrupa, kendisine ayna tutmak ihtiyacını duyuyor.Türkiye o aynaya Avrupa'dan önce baktı. Demokrasi şemsiyesinin altında kendi değerlerini, evrensel değerler ile uyumlu bir biçimde yaşatacağını kavradı. Her ne kadar, zihniyet değişimi ışık hızındaki reform paketlerinden daha ağır seyretse de, Türkiye tabuları ile yüzleşti ve yüzleşmeye devam ediyor. Biz yıllardan beri kimlik tartışıyoruz, din tartışıyoruz, demokrasi ve düzen tartışıyoruz. Sıradan propaganda niteliğindeki içi boş gevezelikleri bir kenara bırakırsak, Türkiye hiç küçümsenmeyecek bir entelektüel birikime sahip oldu son on yılda. İşte Türkiye, Avrupa'ya yakın geçmişindeki deneyimlerin birikim bagajıyla yaklaşacak. Avrupa'nın şimdi açmaya çalıştığı 'kimlik' tartışmasına Türkiye'nin katkısı bu olacak. * * *PRODİ, açıklamasında tabii ki, Avrupa'nın kimlik arayışını Türkiye'ye bağlayan yaklaşıma karşı çıkıyor. 'Avrupa'da Müslümanlar da yaşıyor. Kıbrıs girerse kuzeyde tamamı Müslüman bir toplum üyemiz olacak' diyor. Ama Avrupa'yı oluşturan değerlerden söz ederken tabii ki İslamiyet'i aklına getirmiyor. Çünkü Avrupa'nın Müslümanları ile 'azınlıklar' çerçevesinde ilişki kuruyor.Oysa 66 milyon nüfuslu Türkiye, Avrupa'ya bir Müslüman 'çoğunluk' olarak girecek. Hıristiyan Avrupa İslamiyet ile 'ortak' olacak. Avrupa bu gerçekle yüzleşmek istemiyor. Avrupa'da ekonomik nedenlerden ve yabancılarla ilgili politikaların yetersizliğinden kaynaklanan ırkçılık sorununa ve içe dönüş eğilimlerine karşı yanlış bir yol, bu eğilimlerle uzlaşma yolu seçiliyor.* * * İKİ dünya savaşının küllerinden doğan birleşik Avrupa, insanlık tarihine heyecan verici bir deneyim hediye ediyor. Kültürler ve çıkarlar arası çatışmalara son veren bir ortaklık alanı oluşturanlar, bu deneyimi başarıyla bugünlere taşıyanlar Avrupa coğrafyasına Türkiye sınırında duvar çekmekle kendilerini daha büyük bir medeniyet hamlesinden men etmiş olacaklar.Sadece Avrupa'ya bu hatayı yaptırtmamak, bunun bedeline ortak olmamak için bile Türkiye müzakere tarihi olarak 2005'i kabul etmemeli. * * *Avrupa'nın, yakın geçmişlerinde komünist rejimlere karşı, dini birlik temelinde toplumsal dayanışma deneyimine sahip olan yeni üyeleri, Avrupa kimliğinde mutlaka Hıristiyanlığa referansta bulunulmasını istiyorlar. Türkiye, onlardan sonra değil, onlarla birlikte hiç olmazsa eşikten adım atmalı. Modern Avrupa'nın kimliğinde Türkiye de hesaba katılmalı. Bu, sadece geleceğe değil Avrupa tarihine de yeni bir bakış açısı ile bakmak anlamına gelir.
Yazarın Tüm Yazıları