Ahmet KÜLAHÇI
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2020 10:12
ANGELA Merkel, Almanya’da ‘ilklerin kadını’ olarak tarihe geçmeyi çoktan garantiledi. Merkel, Almanya’da en uzun süre iktidarda kalan muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birliği’nin (CSU) ilk kadın Genel Sekreteri’dir (7 Kasım 1998 -10 Nisan 2000).
Merkel, CDU’nun ilk kadın genel başkanıdır (10 Nisan 2000 - 7 Aralık 2018).
Ve Angela Merkel, 22 Kasım 2005 tarihinden beri
Almanya’nın ilk kadın başbakanıdır.
Angela Merkel, ‘zorların kadını’ olarak da bilinir.
Öyledir de.
Erkekler hakimiyetindeki CDU’da tüm rakiplerini devre dışı bırakmıştır.
2008 yılında yaşanan mali krizden Almanya’yı güçlendirerek çıkarmayı başarmıştır.
Dünya genelinde saygın bir politikacıdır.
Avrupa Birliği’nde (AB) de ‘sözü geçen’ lider politikacıdır.
Amerikan ‘Forbes’ dergisi tarafından ‘dünyanın en güçlü kadını’ seçilmiştir.
Hem de 9 kez art arda.
Almanya’da yapılan kamuoyu yoklamalarında, ‘en çok güven duyulan politikacılar’ skalasında yıllardır ilk sıradadır.
*
İşte 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle Almanya’nın AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı üstlenmesiyle birlikte Başbakan Angela Merkel, ‘zorların kadını’ olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
“Birlikte Avrupa’yı yeniden güçlendirmek” sloganı ve “Korona krizini kalıcı olarak aşmak”, “Daha güçlü ve yenilikçi bir Avrupa”, “Daha adil bir Avrupa”, “Daha sürdürülebilir bir Avrupa”, “Güvenlik ve ortak değerlerin Avrupası”, “Dünyada güçlü bir Avrupa” hedefiyle hemen işe koyulan Merkel, ilk zorlu sınavı başarıyla geçti.
Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron ile kendisinin ortak önerisi olan 500 milyar Euro hibeye karşı çıkan ‘Tutumlu Dörtler’ Avusturya, Danimarka, Hollanda ve İsveç ile mali desteğin hukuk devleti ilkesi koşuluna bağlanmasına itiraz eden Polonya ve Macaristan’ı da ‘yola getiren’ Merkel, korona salgınının ekonomik krize yol açmadan aşılması için üye ülkelere 390 milyar Euro’su hibe, 360 milyar Euro’su da kredi olmak üzere 750 milyar Euro hacimli ‘korona yardım paketini’ kabul ettirdi.
1 trilyon 74 milyar 300 milyon Euro hacimli 2021-2027 AB bütçesini de.
*
Evet...
Angela Merkel ‘zorların kadını’ olduğunu bir kez daha kanıtladı.
İşte şimdi de Türkiye’de yaşayan milyonlarca Türk ile sayıları 6 milyona yaklaşan Avrupalı Türkler de ‘zorların kadını’ Merkel’den ‘zor, ama doğru bir adım’ daha atmasını bekliyor.
Türkiye ile AB arasında tıkanan müzakerelerin yeniden başlatılmasını.
Türklere vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için ilk adımı atmasını.
Evet...
Başbakan Angela Merkel, 30 Kasım 2005’te yaptığı ilk hükümet açıklamasında, “AB’ye üye olmak isteyen ülkeler tüm koşulları yerine getirmelidir. Türkiye ile 3 Ekim’de başlayan üyelik müzakereleri ‘ucu açık’ sürdürülecektir. Nasıl sonuçlanacağı şimdiden garanti edilemez. Otomatik olarak tam üyelik garantisi de verilemez. Şayet AB alabilecek, Türkiye de tam üye olabilecek durumda değilse, böyle bir durumda Türkiye’nin AB’ye sıkıca bağlanması için ‘imtiyazlı ilişki’ geliştirilmelidir. Sözleşmeler bağlayıcıdır. Biz bu sözleşmelere sadık kalacağız, müzakere sürecini dikkatli bir şekilde izleyeceğiz” dedi.
Daha sonraki dönemlerde partisinin ‘imtiyazlı ortaklık’tan yana olduğunu yineleyip durdu.
Ama yapılan ikili görüşmelerde de yaptığım söyleşilerde de hep ülkeler arasındaki sözleşmelerin kendileri için de bağlayıcı olduğunu vurguladı.
“Almanya verdiği sözün arkasındadır” dedi.
Türkiye ile şu andaki AB’nin ‘anası’ konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 12 Eylül 1963’te ‘tam üyelik hedefiyle’ Ankara Anlaşması imzalandı.
AET yani AB Komisyonu’nun ilk başkanı olan CDU’lu Walter Hallstein, o gün yaptığı konuşmasında bunun ilk adım olduğunu söylerken, “Bir gün son adım da atılmalı: Türkiye bu topluluğun tüm haklarına sahip eşit üyesi olmalı” demişti.
Bunu Başbakan Angela Merkel de, diğer AB’li politikacılar da bilmektedir.
‘Z kuşağı’ (1996 yılından sonra doğan) Türk gençlerinin yüzde 78.6’sı Türkiye’yi AB’de görmek istiyor.
Bu gençlerin de diğer Türklerin de hayallerini yıkmayın, geleceklerini karartmayın.