Güncelleme Tarihi:
Bu, Almanya’da federal düzeyde bir ilkti.
SPD 1969-1982 yıllarında FDP ile 1998-2005 yıllarında da Yeşiller’le ortaklık etmişti.
Ama ‘üçlü ortaklık’ bir ilkti.
Yeşiller’le ilk ortaklığı kuran SPD’li Başbakan Gerhard Schröder, “Bu bir aşk evliliği değil, zoraki evliliktir. Ülkemizin çıkarı için buna katlanacağız” derdi o dönemler zaman zaman.
Ama tüm sorunlara rağmen, Schröder döneminde SPD ile Yeşiller, zor kararlara imza attı.
Başta sendikalar olmak üzere çeşitli kesimlerden tepkiler ve eleştiriler aldığı halde, Schröder hükümeti ‘Harz IV’ olarak tanınan ‘Gündem 2010’ adı altındaki sosyal reformu hayata geçirdi.
O dönemlerde Almanya’da 5 milyona dayanan işsiz sayısı bu reform sayesinde zamanla 2.5 milyonun altına düştü.
Tabii bunun meyvesini SPD’li Schröder değil, 2005 yılında yerine geçen Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Angela Merkel yedi.
Merkel’in 16 yıl görevde kalmasında Schröder’in bu reformu etkin rol oynadı.
FISCHER’İ TOPA TUTTULAR
SPD-Yeşiller hükümeti, Yugoslavya ordusunun Kosova’da 1998 yılında giriştiği katliamın durdurulması için 1999 yılında NATO birliklerinde Alman askerlerin de görev almasına karar verdi.
Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri bir ilkti.
Baştan beri her yerde savaşlara karşı çıkan ve hep barıştan yana olan Yeşiller, Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bu katliamın durdurulması için Alman askerlerin de görev almasına tam destek veren Yeşiller’li Federal Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’i adeta topa tuttu.
Ama tüm ağır suçlamalara ve eleştirilere rağmen Schröder-Fischer ikilisi karardan dönmeyip, bölgede barışın sağlanmasına önemli katkıda bulundu.
Tabii ‘zoraki evlilikte’ sancılar da yaşandı.
Evet...
‘Zoraki evliliklerde’ sıkıntı ve sancılar hep yaşanmaktadır.
SPD, Yeşiller ve FDP gibi farklı politikaları savunan partilerin oluşturduğu koalisyonda, yani ‘zoraki evlilik’te sancılar yaşanacağı da baştan beri belliydi.
Çünkü daha seçim akşamı FDP Genel Başkanı Christian Lindner, “Tercihimiz CD/CSU’dur” diyerek kiminle ‘aşk evliliği’ yapmak istediklerinin sinyalini verdi.
Ama SPD ve Yeşiller’le ortaklık etme kapısını da açık bıraktı.
Nitekim öyle de oldu.
Ve 8 Aralık 2021 tarihinde SPD, Yeşiller, FDP koalisyonu göreve başladı.
SCHOLZ’UN İŞİNE GELMEDİ
Ancak FDP ile değil, daha ilk günlerde SPD ile Yeşiller arasında Almanya’nın dış politikasını kimin şekillendireceği tartışmaları başladı.
Yeşiller, “Dış politikayı Dışişleri Bakanı belirler” derken, SPD’liler, “Ülkenin dış politikasını Başbakan saptar” diyerek Başbakan Olaf Scholz’a açık çek verdiler.
Seçim kampanyası sırasında olduğu gibi, Yeşiller iktidara ortak olduktan sonra da özellikle Rusya ve Çin’e dönük politikalarında ısrarlı olduklarını gizlemediler.
Yeşiller’li Federal Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Uygur azınlığa dönük katliam, şiddet ve insan hakları ihlalleri politikası nedeniyle Çin’e yaptırımlar uygulanması talebini yineledi.
2022 Pekin Kış Olimpiyat Oyunları’nın boykot edilmesini gündeme getirdi.
Tabii yıllarca Federal Maliye Bakanlığı yapan Başbakan Olaf Scholz, Almanya’nın en büyük ticaret partneri olan Çin’le yaşanacak bir ‘ticaret savaşı’nın nelerek sebep olacağı bildiği için buna yanaşmadı.
Aynı sıkıntılar Rusya ilişkilerinde de yaşandı.
Hem Yeşiller’li Federal Ekonomi ve İklim Korunması Bakanı Robert Habeck hem de Federal Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Ukrayna politikası nedeniyle Rusya’ya Avrupa Birliği (AB) genelinde politik ve ekonomik yaptırım uygulanmasını istediler.
Hatta Rusya ile Almanya arasında tamamlanan doğal gaz hattı ‘Kuzey Akım 2’nin devreye girmesinin engellenmesini de gündeme getirdiler.
Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel’in de tam destek verdiği bu projeden feragat Scholz’un da işine gelmedi.
Rusya ile ilişkilerin çıkmaza girmesi de.
Başbakan Scholz, “Bu özel ticari bir proje” diyerek geçiştirmeye çalıştı.
Tabii Yeşiller için bu konu kapanmadı.
Yani ‘zoraki evlilikte’ sancılar daha şimdiden artmaya başladı.