Güncelleme Tarihi:
1970’lerin sonunda Anadolu’dan İstanbul’a göç furyası yaşanır. Bu furyadan Birecikli Bingöl Ailesi de nasibini alır. Dördü erkek yedi çocuklu aile yoksuldur. Erkek çocukların iş yaşamları, ‘karınları doysun, eve bir ekmek getirsinler’ diye fırınlarda, lokantalarda çırak olarak başlar.
İlkin, en büyük erkek çocuk konumundaki Ziya Bingöl İstanbul’un yolunu tutar. Berber olarak çalışmaya başlar. Tek göz odalı bekâr evlerinde kalır uzun süre. Sonrasında diğer üç kardeşini yanına aldırır. Kardeşlerden ikisi kebapçı dükkânlarına çırak olarak verilir. Ziya, en küçük kardeşi Ramazan’ı ise berber çırağı olarak işe verir. Dört kardeş gece gündüz çalışır tüm kazandıklarını biriktirir.
İLK GİRİŞİM BAŞARISIZ
Bingöl kardeşler ilk başta 1980’li yılların başında bir kebapçı dükkânı işletmeye başlar. Ancak bu ilk iş deneyimi başarılı olmaz ve açılan ilk işyeri kapatılır. İlk başarısız girişim sonrası kardeşler işçi olarak çalışmaya kaldıkları yerden devam eder. İlerleyen zaman içinde Ziya Şark Sofrası olarak nam salacak girişimin temeli ise 1980’li yılların ortasında 5 metrekare bir barakada atılır. Kebapları ün salar. Dönemin başbakanı Turgut Özal’a bile gönderilmeye başlanır bu kebaplardan.
KADER BİRLİĞİ BOZULDU
Bingöl Kardeşler giderek işlerini büyütür. Şubeleşme yolunda attıkları adımlar başarılı olur. 2000’li yıllara doğru tüm Türkiye’de tanınan bir noktaya gelir ve 11 şubeye ulaşır.
Ancak Ziya Şark Sofrası için 30 yılı aşan başarılı gidişat yavaş yavaş olumsuz bir noktaya doğru sürüklemeye başlar. Yaptıkları kimi yatırımlar zarar eder. Ziya Şark’ın dışarıdaki yüzü olan Ramazan Bingöl aile ile yolarını ayırır; kendi markası ile yoluna devam eder. Diğer kardeş Mahmut Bingöl de kendi yoluna gitme
YENİ MARKALARLA GELİYOR |
Ahmet Bingöl iki yıldan kısa sürede işlerini yoluna koyar ve toplamda 7 milyon TL olan borçlar sıfırlanır. Uçurumun eşiğindeki Ziya Şark Sofrası’nı yeniden ‘parlak’ günlerine dönüştürmeye kararlı olduklarını söyleyen Bingöl yeni dönemde yeni dönem hedeflerine ilişkin şunları söyledi: “Ziya Şark Sofralarını daha özel hizmet verecek konuma getireceğiz. ‘Birecikli’, ‘Çatalsız’, ‘Ahmetbey Köfte’ ve ‘Ziya Cafe’ adından yeni markalara geliştireceğiz. Birecikli ismi ile ilk şubeyi açtık. İşler de gayet iyi gidiyor başarılı bir konsept olduğunu düşünüyorum. Ancak agresif büyümeyeceğiz adım-adım ve mütevazi bir biçimde yol alacağız bu süreçte.” |
ZİYA GİTTİ AHMET KALDI BİR BAŞINA
Kader birliği yapan dört kardeşten geriye Ziya ve Ahmet Bingöl kalır. Üstelik işler bozulmaya yüz tutmuş, bir banka alacağı için haciz tehdidini kullanır, ürün tedariği yapan kimi firmalar vadeli mal vermemeye başlar. Bunalımlı bu sürecin sonunda Ziya Bingöl daha fazla dayanamaz ve 8 Nisan Ekim 2010 akşamı Florya’daki merkez şubede başını sıktığı tek kurşunla yaşamına son verir.
“YA ALIP BAŞIMI GİDECEKTİM YA DA…”
Karşımda oturan Ahmet Bingöl’e “O haberi aldığınız an ilk ne hissetiniz diye soruyorum” gözleri dolarak “Büsbütün çaresiz kalmıştım. Birçok cephede savaş verirken Ziya ağabeyim intihar etti. Önümde iki yol vardı: ‘Ya alıp başımı gidecektim; ya da ağabeyimin adını yaşatacaktım’...
Hayatım boyunca çekmediğim zorluğu, acıyı bu süreçte çektim. Bir gün Eyüp Sultan Camii’ne gitmiştim ve o kadar dolmuştum ki uzun süre ağladım camide. İyi zamanımızda bize tüm depolarını açan firmalar mal vermemeye başlamıştı. Katılım bankalarından biri bizi sıkıştırıyordu. Kimi işçimiz maaşı için bizi dava etmeye başladı. Altımdaki araba dahi haczedildi. Çocuklarım kolejlerde okuyordu. O süreçte evimi Silivri’nin bir köyüne taşıdım” yaşadıklarını anlattı.
‘KURTULUŞUMUZ DERSLERLE DOLU’
İçine girdikleri mali darboğazı aşmak için bir dizi tedbir aldıklarını söyleyen Ahmet Bingöl, “Bizim yaşadığımız krizden çıkışımız ders niteliğinde” diyerek şunları anlattı: “Başlangıçta Mahkemeye iflas erteleme talebinde bulunduk. Mahkeme talebimizi yerinde gördü ve biz bu sayede bir nebze nefes alabildik. O süreçte sahip olduğumuz gayrimenkulleri birer birer elimizden çıkardık var olan borçların ödemesinde kullandık.
Yönetim ekibini daralttık ve üç kişi hızla karar alabildik. Kimi şubeleri kapatarak küçüldük ve bu sayede daha rahat hareket edebildik. Yine bu süreçte kimi dostlarımızın bize büyük desteği oldu. Sonuçta bilançolarımız hızla iyileşti.
Tekrar mahkemeye başvurduk ve bize verilen koruma kalkanından (iflas erteleme) çıkmak istediğimizi söyledik. Toplam 5 şirket için başvuruda bulunmuştuk. İki şirketimiz düze çıktı diğer üç şirket de hızla bu süreçten çıkacak."
'BAŞARMAK DIŞINDA ÇAREM YOKTU'
Ahmet Bingöl’e son olarak bu kadar kısa süre içinde nasıl düze çıktıklarını soruyorum; yanıtı “Bizim zor dönemde olduğumuz dönemde Şahinler Holding'in içine düştüğü krizi nasıl geride bıraktığı yönünde bir gazete (Referans) haberi vardı. O gazeteyi hala saklarım.
Çünkü o gün kendi kendime şunu söyledim: 'Biz de bir gün böyle kurtulacağız'. Yoksulluktan gelen bir ailenin ferdiydim ben. Ziya Şark içinde çok emek vermiştik. Bu emeğin yitip gitmemesi için başarmak dışında başka yolum yoktu. Ve en önemlisi ümidimi yitirmedim” şeklinde oluyor.