Güncelleme Tarihi:
Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) gündem toplantısına konuk olan Can Akın Çağlar, burada yaptığı konuşmada, dünyada yaşanmakta olan küresel kriz, bunun Türkiye'ye yansımaları ile Ziraat Bankası'nın ?alışmaları ve durumu hakkında bilgiler verdi, sanayicilerden gelen soruları yanıtladı.
Bir soru üzerine, yaşanmakta olan süre?te yerli ve yabancı banka ayrımına gidilmemesi gerektiğine dikkati ?eken Çağlar, özellikle bankalar hakkında spekülasyona varacak şeyler söylememek gerektiğini bildirdi.
"Bir banka hakkında ?ıkan dedikodu dönüyor sizin maliyetinizi artırıyor" diyen Çağlar, şunları kaydetti:
"Nasıl artırıyor. Bir banka hakkında ?ıkan dedikodu. O bankadan likiditenin ?ekilmesi, mevduatların ?ekilmesine, diyelim ki daha büyük bankalara gelmesine vesile oluyor. Bu sefer o kü?ük banka ayakta kalabilmek i?in mevduat sahibine daha yüksek faizler öneriyor.
Büyük bankalardaki mevduat sahipleri de diyorlar ki (O bankalarda mevudat faizleri yüzde 20-22'lerde, bize de yüzde 20-22 verin) Bu sefer bankacılıktaki pasif maliyet artıyor. Pasif maliyet artınca da dönüp kredilerde sizlere diyoruz ki (?nceden kredileri yüzde 18 faizle veriyorduk. Şimdi yüzde 22-25'le vereceğiz. Olumsuzluk dönüp bir müddet sonra hepimizi etkileyebiliyor.
Onun i?in bu süre? i?inde bütün bankalarımız eşittir. BDDK'mız son derece yakından olayı takip ediyor. Bankaların likiditesi bu süre? i?inde Merkez Bankası tarafından destekleniyor. BDDK tarafından yakından gözleniyor. Mümkün olduğu kadar bu süre i?inde o bankalarımız hakkında (O banka iyidir, bu banka iyidir söyleminde olmamak lazım."
"KREDİLERİN VADELERİNDE, MALİYETLERİNDE GERİ ÇAĞIRMA, DARALMA S?Z
KONUSU OLACAKTIR"
Sanayicilere, bilan?oları bozulmadan, daha önce ?alışmadıkları bankalarla ilişkiye ge?melerini ve yeni kredi hatları oluşturarak ön önlemler almalarını da öneren Çağlar, daha sonraki süre?te şirketleri hakkındaki gelişmeleri ?alıştıkları bankayla paylaşmalarının bankalarla yaşanan sorunların ?özümünde en doğru yöntem olacağını kaydetti. Türk bankacılığının bilan?osunun, özel sektörün bilan?olarından oluştuğuna dikkati ?eken Çağlar, "Bu sebeple sizlerin bilan?osu ne kadar iyiyse Türk bankacılığı o kadar iyi olacaktır" dedi.
Ge?en 5-6 yıl i?inde dünyada bir likidite bolluğu bulunduğunu, bu bolluğun Avrupa'ya, Avrupa'dan Türkiye'ye ve tüm dünyaya yansıyan olumlu etkilerinin hep birlikte yaşandığını anlatan Çağlar, bu olumlu etkiler sonucunda vadelerin uzadığını, yatırım iştahının arttığını ve ardından da bugünlere gelindiğini kaydetti. Çağlar, "Bir likidite daralması yaşıyoruz. Bu likitide daralmasının olduğu bir ortamda mutlak suretle kredilerin vadelerinde maliyetlerinde bir geri ?ağırma daralma söz konusu olacaktır" diye konuştu.
Bir sanayicinin, "İşveren olarak vadelerin yeniden yapılandırılması, krediye ulaşımın kolaylaştırılması, kredi maliyetlerinin düşürülmesi temenni midir? Yoksa 2009'u kayıp yıl olarak mı görüyorsunuz. Bütün bunlar i?in iyimser birşey söyleyebilir misiniz?" bi?imindeki sorusunu da Çağlar şöyle yanıtladı:
"2009'U BİR HASARLA ATLATIRIZ"
"Temenni olarak veya ön tedbir olarak her ikisi de söylenebilir. Vadelerin uzaması, bu süre i?inde eskiden olduğu kadar likitidenin bol olmadığı bir ortamda vadeleri uzatamayacağız. Bankaların da vadeleri kısaldı. Genelde bize uzun vadeli kredi i?in gelen müşterilerimizle şöyle birşey konuşuyoruz. Diyoruz ki (Sizin bankada paranız varsa, ka? ay vedeli mevduatta) diye soruyoruz.
Türk bankacılığında mevduatın vadesi 1 ay ile 3 ayda. Şimdi biz bankacılar olarak aslında ?ok büyük risk altında ?alışıyoruz. 1 ve 3 ay ile topladığımız kaynaklarla 5-10-20 yıl vadeli konut kredileri vermeye kalkıştık. İşadamımımız bize geliyor diyor ki (Bana 10 yıl vadeli kredi, 5 yıl vadeli kredi). Parası olunca da getirip bana 1 ay vadeyle yatırıyor. Dolayısıyle böyle bir ?elişki yaşıyoruz.(2009 kayıp yıl mı?) İnşallah olmaması i?in hep birlikte elele verip birlikte ?alışacağız. Bunun 3 tane ayağı var. Bir taraf reel sektör, bir taraf hükümet ayağı, biz bankacılar da ortada duruyoruz. Her ü? taraf karşılıklı elbirliği i?inde doğru ?özümler üretebilirsek 2009'u bir hasarla atlatırız, ama hani 2001'deki kadar kötü sonu?lara inşallah ulaşmayız. Onun i?in temennimiz 2009'un 2010'un iyi olması."
Bilan?oların bozulmaması konusuna da vurgu yapan Çağlar, bilan?oların bozulmasının reel sektör i?in bir tehlike oluşturacağını söyledi. Bu tehlikenin ne olduğuna ilişkin görüşlerini de a?ıklayan Çağlar, "2009 yılında bilon?olarımızı eğer biz bozarsak, 2010 yılına geldiğimizde de bankacılar olarak biz kredi verirken baktığımızda, 2009 yılı bozulmuş bilan?olarınızı gördüğümüzde kredi verme konusunda cesaretli olamayabiliriz.
O sebeple mümkün olduğu öl?üde bu süre i?inde bilan?oları bozmamaya dikkat etmek lazım. Diyeceksiniz ki (bu bizim elimizde olsa bozmayız) ama işte buna yönelik tedbirleri sizler ?ok daha iyi biliyorsunuz. Birleşme yöntemiyle olabilir, birtakım varlıkların satılıp şirketin i?ine konması şeklinde olabilir. Risk iştahının azaltılması şeklinde olabilir. Ama 2009'da eğer biz reel sektör olarak bilan?olarımızı bozarsak 2010 yılında da kredi verirken bankacılar olarak hakikaten tedirginlik yaşayacağız" diye konuştu.
"KENDİMİZİ ARKADAN VURMAK"
Bankaların kredileri geri ?ağırmasının kendi ayağına kurşun sıkma anlamına gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine de Çağlar, 355 milyar YTL'lik kullandırılan toplam kredi bulunduğunu, bunun 115 milyar YTL'sinin bireysel kredilerden oluştuğunu kaydetti. Bireysel kredilerin alt dağılımına bakıldığında ise kredi kartları, taşıt kredileri ve konut kredileri bi?iminde sıralandığını belirten Çağlar, KOBİ'lere verilen kredi miktarının da 100 milyar YTL cıvarında olduğunu anlattı.
Çağlar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"?bür 240 milyar YTL de ticari kredi dediğimiz büyük krediler. Dolayısıyla kredilerin geri ?ağrılması diye bir uygulama dönüp kendimizi arkadan vurmak anlamına gelecek bir uygulamadır. Ki bu 115 milyar YTL'nin dağılımında bütün bankalar benzer riskleri taşıyorlar. Bir taraftan krediyi geri ?ağırıp öbür taraftan vermiş olduğu bireysel kredilerden zarar yazacak bir anlayışı hepimizin görmesi gerekiyor. O yüzden şu ortamda kredilerin geri ?ağrılmasını gerektirecek bir likitide problemimiz yok. Hi?bir bankanın da likiditesi bu düzeyde sıkıntı i?inde değil. Münferiden firmalarla ilgili olumsuz istihbarat ortaya ?ıkması, firmanın gidişatında bir kötülük sezilmesi gibi birtakım olaylar mutlaka olabilmiştir. O firmaların üzerine gidilmiş olabilir."
Çağlar, bankaların kredileri geri ?ağırmasına karşı sanayiciler olarak ne yapabileceklerine ilişkin bir soruya verdiği yanıtta ise oda olarak biraraya gelip bankacıları ?ağırıp hepsiyle konuşmalarını tavsiye etti. Çağlar, verdikleri kredilerle ilgili sanayicilere haksız muammelede bulunan bankacılara, yarın işler düzeldiğinde onlarla ?alışmayacaklarını söylemeleri durumunda bunun ne sonu? vereceğini de sordu.