Güncelleme Tarihi:
AP Sosyal Demokrat Milletvekili Vural Öger, Alman İkinci Televizyon Kanalı ZDF'de 12 Temmuz akşamı yayınlanan ve Maybrit Illner'in sunuculuğunu yaptığı talk şov ile ilgili şikayetini Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) Federal Milletvekili, Parlamento Dışişleri Komisyonu Başkanı ve ZDF İdare Kurulu Başkanı Ruprecht Polenz'e iletti.
Öger, Polenz'e gönderdiği mektupta "utanç verici" diye tanımladığı yayında "İslam-Türkiye-Terör" bağlantısının kurulmasının Almanya'daki Türklere hakaret ve iftira ve Türkiye'deki laik sistem hakkında bilgisizlik örneği olduğunu belirtti. Öger konu ile ilgili olarak Başbakan Angea Merkel başta olmak üzere çeşitli politikacılar ile Alman Basın Konseyi'ne birer mektup gönderdi.
Öger'in mektubu şöyle:
"Sayın Polenz, biz Berlin'deki TÜSIAD Danışma Kurulu'ndan tanışıyoruz. Ben ayrıca sizin çeşitli gazetelerde Türkiye üzerine sıcakkalpli ve akıllı görüşlerinizi okudum. Bugün sizin dikkatinizi Maybrit Illner'in sunduğu ve bence gazetecilik ve siyasi açıdan öfke uyandıran bir ZDF yayınına çekmek istiyorum. Bu yayın Berlin'deki uyum zirvesi fonunda gerçekleşti.
Uyum süreciyle ilgili olarak Alman tarafında da, Türk tarafında da çaba ve anlayış var. Eksik olan hükümetin de ifade ettiği gibi bir Ulusal Program idi. Uyum sürecini, ben de Alman-Türk Vakfı kurucusu olarak destekliyorum ve uyum vakfın en önemli çalışma konusu.
Hep birlikte hiç ihtiyacımız olmayan bir şey varsa, o da bu süreci vurdum duymaz bir tavırla, kasıtlı, kötü amaçlı kışkırtıcı ve sabotaje etmektir. Bu konuda medya kilit rol üstleniyor. Çok güzel habercilik örnekleri de var. Ama ben aynı zamanda İslam, Türkiye veya ikisiyle ilgili konularda gerçek dışı, ucuz polemik ve sadece kışkırtma amacı yayınları tedirginlikle izliyorum. Bu tip bir yayın Maybrit Illner'in ZDF'deki talk şovunda da söz konusuydu. Tam Uyum Zirvesi akşamında Illner, soruları ve 'İslam eleştiricisi' olarak tanıttığı, orada olmaması gereken Ekkehard Rotter isimli konuğuyla radikal bir uyum aleyhtarı yayın yaptı.
Bay Rotter 'İslam Avrupa'yı, aynı Yakın Doğu gibi batıracak', 'Biz bugün Türkiye tarafından sömürgeye çevriliyoruz. Bu da Türkiye Din İşleri Bakanlığı tarafından yönlendiriliyor' gibi söylemleri savunuyor. Bu söylemlerle Almanya'da yaşayan Türkleri, Almanya'daki demokrasiyi yok etmek için çalışan, Ankara'nın beşinçi kolu olarak damgalanıyor. Ve Rotter'e kalırsa o hiç bir Türk kökenliyi Almanya'da devlet memuru yapmaz, çünkü ona göre, 'Kuran'a inanan biri, Alman Anayasası'na gerçekten içten inanarak bir yemin edemez. Sure 5:517'deki 'Yahudiden ve Hıristiyandan arkadaş edinmeyin' buyuruyor. Rotter, bu şekilde İslam dinine inananların tehlikeli olduğunu gerekçelendiriyor. Kim bilir kaç Alman, bu konuları bilmediği için bunlara inanıyor? Ve kim bilir kaç burada yaşayan Türk kökenli insan da bunu hakaret olarak algıladı?
Bayan Illner havayı sürekli kızıştırdı. Önce 'Onlarca yıl sonra her iki Alman'dan birinin adı Murat, Ali ve Ayşe mi olacak?' ve 'Almanya'nın gökyüzüne kaç tane minarenin yükseleceğini' şeklindeki sorusuyla. Bu şekilde 'Almanya tehdit altında!' havası yarattı. Ayrıca 'asıl soru terör sorusu, yani uyum madalyonun diğer yüzü' cümlesini sarf etti.
İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble'nin 'terör, kesinlikle 'uyum madalyonunun' diğer yüzü değildir' açıklamasına rağmen bayan Illner 'dinde ne kadar şiddet vardır', 'her üç dakikada bir Türk erkekleri tarafından dövülen Türk kadınları' ve 'ellerinden Kuran eksik olmayan teröristler' gibi açıklamalarla yayını sürdürdü. Farklı görüş savunan konuklarını hiç dikkate almadı, es geçti. Bu davranışı yayının 'İslam bizim için neden korkutucu?' şeklindeki aptalca başlığına uygundu. Bu başlıkta 'bizim' ile kimi kastediyor?
Böyle bir programın ön hazırlığında redaksiyon ve sunucu Türkiye'nin Türkiye'nin kuran ve şeriatla değil, 1923'den beri çağdaş ve demokratik standartlarla yönetildiğini, Türk devletinin laik sisteminin devlet ve din işlerini ayrı tuttuğunu ve Almanya'da bizlerin başından beri doğal düşünce farklılıklarına rağmen, dinsel barış ortamı içinde bulunduğumuzu anlamış olmaları gerekirdi. Anlaşılan o ki, Bayan Illner sadece korku yaratma ve iftira atma konusunda hazırlıklıkydı. Kendisi konuklarına Kuran'dan okuduğu erkek-kadın ilişkine dair Sure, sanki benzer şekilde İncil'de yokmuş gibi davrandı.
İncil'de 'Gittiğiniz topraklarda insanlarıyla birlik olmaktan kaçın...onların ibadet yerlerini yıkmalısın, taş anıtları kırmalı, tapınaklarını devirmelisin' (2. Moses 34, 12. ff) veya Paulus'un başka dinden olanlar için dediği 'Onlar adaletsizlik, kötülük, açgözlülük ve ardniyetle dolu...Tanrı'nın kurallarına göre ancak ölüme layıklar' (Römer 1, 29 f) gibi birçok örneği bulabilirim. Bunlarla hoşgörüsüzlük Hıristiyanlığın ahlaki temeli diyebilir miyiz? Hayır. Bir din savaşı talk şovunun seviyesine inmemeliyiz. Bunu böyle bir sunucunun yapması kafi. Sunucu Papa tarafından 'Dünya dini' diye tanımlanan İslam'ı geri kalmış, Batı medeniyeti için tehlike teşkil eden bir terör dini yaptı. Konukları buna karşı çıktı ama zehir toplumun bilincine aktı. Bu yayın utanç vericiydi.
Ve buna karşı bir şey yapmak mümkün değil mi?
Vural Öger'