Yüzyıla damgasını vuran Türk casus MÜNİH’TE YATIYOR

Güncelleme Tarihi:

Yüzyıla damgasını vuran Türk casus MÜNİH’TE YATIYOR
Oluşturulma Tarihi: Şubat 01, 2020 11:38

Casuslar dünyanın seyrini değiştiren perde arkasındaki gizli karakterler mi? Tarihte bu soruya ‘evet’ dedirtecek efsane casusluk olayları var. Bunlardan biri de Arnavut kökenli Türk casus Çiçero’nun casusluk hikayesi. Efsane casus, İkinci Dünya Savaşı sırasında ele geçirdiği İngilizlerin ‘çok gizli’ belgelerini Almanlara satarak adeta tarihe yön verdi!

Haberin Devamı

VİYANA Kuşatması’nda savaşın seyrini Türkler aleyhine, Avrupa’nın lehine bir Polonyalı değiştirdi. İyi Türkçe bilen Georg Franz Kolşitzki adlı bir Polonyalı, yeniçeri kılığında, Viyana’yı kuşatan Osmanlı ordusunun içine sızdı. Kolşitzki, kendisi gibi Polonyalı olan ve Avrupa ordularına komutanlık eden Jan Sobieski’ye sızdırdığı bilgilerle Osmanlı ordusu, Viyana önlerinde bozguna uğradı. Kolşitzki gibi İkinci Dünya Savaşı’nın seyrini Arnavut kökenli bir Türk casus değiştirdi. Ona ‘Yüzyılın casusu’, ‘Efsane Casus’ diyenler var. Adına kitaplar yazıldı, filmler çekildi. Almanlara çalışan Çiçero kod adlı casus İlyas Bazna’nın hayatı aslında ünlü 007 James Bond filmi gibi.

LÜKS YAŞADI, YOKSUL ÖLDÜ
Lükse, kadına, paraya düşkün olan İlyas Bazna, kazandığı casusluk parasıyla lüks bir hayat yaşadı. Ama Viyana’daki Kolşitzki’nin tersine yoksulluk içinde öldü. Casusluk hizmeti karşılığı Osmanlı ordusundan kalan kahve stoklarını ve Viyana’da kahve işletme izni alan Kolşitzki, büyük servet sahibi oldu. Ancak Almanlardan kazandığı sterlinlerin büyük çoğunluğu sahte çıkan Çiçero Münih kentinde yoksulluk içinde işsizlik yardımıyla hayata tutunmaya çalıştı. 66 yaşında, 1970’de Münih’te ölen Çiçero, Münih’in Stadelheimer Strasse üzerindeki Friedhof Perlacher Forst Mezarlığı’na gömüldü.

Haberin Devamı

KİM BU EFSANE CASUS?
Asıl adı İlyas Bazna olan Çiçero, 28 Haziran 1904 Priştine’de doğdu. Priştine o zaman Osmanlı toprakları içinde. 1912’de Balkan Savaşı’yla milyonlarca insan göçe zorlanınca, İlyas Bazna da ailesiyle birlikte önce Selanik’e, oradan da İstanbul’a göçtü. İstanbul’da askeri bir okula gitti. Birinci Dünya Savaşı sonunda İstanbul İngiliz, Fransız ve İtalyanların işgali altına girince, o zaman daha 16 yaşında olan İlyas Bazna, bir Fransız nakliyat şirketinde işe girdi. Şoförlüğü öğrendi. Bir Fransız subayın motosikletiyle kaza yaptı. Askeri cezaevine düştü ama cezaevinden kaçmayı başardı. Çanakkale’de yakayı ele veren İlyas Bazna ‘Tehlikeli genç suçlu’ olarak İstanbul’daki Fransız askeri mahkemesince üç yıl ceza yedi ve Marseille Cezaevi’ne sürgün edildi. Orada Fransızca öğrendi.

Yüzyıla damgasını vuran Türk casus MÜNİH’TE YATIYOR
CASUSLUK SERÜVENİ
Türkçe, Hırvatça, Fransızca, biraz Yunanca ve Almanca bilen, aryalar okuyan bariton sesli İlyas Bazna, cezasını çektikten sonra Türkiye’ye döndü. İkinci Dünya Savaşı sırasında önce Ankara’da Alman sefaretinde sefir Albert Jenke’nin yanında şoför ve uşak olarak çalıştı. Sefirin özel mektuplarını okuduğu için işten atılınca, İngiliz sefaretine girdi. Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kaldığı için başkent Ankara casuslar için uluslararası bir buluşma merkeziydi. Ankara’da bir araya gelen casuslar, birbirlerinden gizli bilgi koparmaya çalışıyorlardı. Hiçbir yerde dikiş tutturamayan, lükse, paraya ve kadına düşkün olan İlyas Bazna, bu fırsatı kaçırmak istemedi. Kavas, yani uşak olarak çalıştığı İngiliz sefaretinde sefir Sir Hugessen’i akşam verdiği uyku haplarıyla derin uykuya sevk eden İlyas Bazna, sefirin çekmecesindeki ‘çok gizli’ belgelerin fotoğrafını Leica marka fotoğraf makinasıyla çekip, büyük paralar karşılığı Almanlara sattı.

Haberin Devamı

STERLİNLERİ HALI ALTINDA SAKLADI
İlk başta 52 değerli belge için 20 bin sterlin alan Bazna, belgelerin çok değerli ve doğru olduğu anlaşılınca, her getireceği yeni belge için 15 bin sterlin ücretle anlaştı. Casusluk hizmeti karşılığı aldığı paraları sefaretteki küçük odasının halısı altına sakladı. Biyografisini yazdığı ‘Ich war Cicero’ (Çiçero Bendim) başlıklı Almanca kitapta “Evliydim ve dört çocuğum vardı. Ama başka bir kızı seviyordum. Adı Esra. Daha önce Mara diye bir başka kıza, ondan sonra Duriet diye bir kıza aşık oldum. Karım çocuklarla İstanbul’da yaşıyordu. Ona para gönderiyordum. İhtişam içinde yaşıyordum. Esra pahalı, güzel elbiseler istiyordu. Bu benim için elimi sadece halının altına uzatıp çekmekten başka bir şey değildi” diye yazan Çiçero, kadına, pahalı parfümlere, giysilere düşkünlüğünü böyle anlatıyordu. Ankara’da o zaman Atatürk Bulvarı’ndaki lüks mağaza ABC’den alışveriş yapan Bazna, bir gün yakayı ele vermekten korkuyordu, ama tehlikeyle oynamayı da seven biriydi aynı zamanda.

Yüzyıla damgasını vuran Türk casus MÜNİH’TE YATIYOR
GİZLİ BELGELER
İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar Türkiye’yi kendi tarafına çekerek, Rusları iki cephede savaştırıp, yenmeyi planlıyordu. İngilizler ise Türkiye’yi Almanlara karşı yanlarına çekmek istiyordu. Almanlar bu ihtimale karşı İstanbul ve İzmir’i bombalamakla tehdit ediyordu. Almanlara çalışan İlyas Bazna yakayı ele vermesi durumunda hayatta kalmayacağını biliyordu. İngilizler elçilikte bir casus olduğunun farkındaydı. Ama İlyas Bazna’dan şüphelenmiyorlardı.
Yüzyıla damgasını vuran Türk casus MÜNİH’TE YATIYOR

Haberin Devamı

ATATÜRK MÜ GÖREVLENDİRDİ?
İlyas Bazna hayati tehlikeyi sadece lüks hayat, para, kadın ya da macerayı sevdiği için mi göze alıyordu? Bazı iddialara göre askerliğini Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün yanında yapan Bazna’yı bizzat Atatürk görevlendirmişti. Görevi, Türkiye’yi bu kirli savaşın dışında tutmaktı. Çiçero İngiliz sefaretinden elde ettiği gizli belgeleri Türk istihbaratının kontrolünden geçtikten sonra Almanlara veriyordu. Bu bilgiler Çiçero’nun iki taraflı çalışan bir ajan olduğuna işaret ediyor. Yoksa sefarette bir böcek olduğunu bilen İngilizler, Almanları yanıltmak için Çiçero’ya bu belgeleri bilinçli mi sızdırdı? Bu soruların cevabı ise halen sırrını koruyor.

BAKMADAN GEÇME!