Güncelleme Tarihi:
Avrupa’nın talep yetersizliği sonrası yaşanan büyümeme endişeleri ile boğuştuğunu anlatan Adnan Çeçken, şöyle konuştu:
“Avrupa’da, özellikle deflasyon riskinden çıkmak adına atmayı planladığı parasal genişleme adımları piyasalarda yoğun bir şekilde tartışılırken, Yunanistan’da yaşanan siyasi kriz finansal piyasalarda yine endişe kaynağı olmayı başardı. Mecliste yapılan oylamada Cumhurbaşkanını seçtiremeyen mevcut hükümet genel seçimlere gitmek zorunda. 25 Ocakta gerçekleşmesi beklenen seçimlerde ise son yapılan anketlere bakılırsa, İMF ve AMB’in yardım ve kemer sıkma politikalarına karşı çıkan Radikal Sol Ana Muhalefet partisi Syriza iktidara gelebilir. Seçimlerin bu şekilde sonuçlanması durumunda İMF tarafından kurtarma paketi olarak Yunanistan’a dayatılan kemer sıkma politikaları tekrar masaya yatırılacak. Bu da yeni bir Euro krizinin yaşanması ihtimalini güçlendiriyor ki sürecin sonunda Yunanistan Euro’dan çıkması dahi gündeme gelebilir. Peki, Yunanistan gerçekten Euro birliğinden çıkabilir mi? Çıkarsa Euro ekonomisi ve Yunanistan açısından neler yaşanabilir?”
Avrupa Birliğinde para birliğinin sürdürebilir olabilmesi için öncelikle birliği oluşturan tüm ülkelerde gelişmişlik düzeyinin farklı olmaması gerektiğini anlatan Adnan Çeçken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Farklı olursa birlikte bulunan daha az gelişmiş ülke, ürettiği mala alıcı bulmakta zorlanır. Örneğin AB üyesi Fransa, bir saatte 2 mal üretirken, Yunanistan’daki işçi aynı saatte 1 mal üretip aynı ücreti alırsa, Yunanistan’da üretilen mal daha pahalı üretilmiş olacak ve malına alıcı bulamayacak. Yunanistan rekabet gücünü artırmak için, şuan da küresel piyasalarda çok kez kullanılan bir yöntem olan para birimi devalüasyonunu yapamıyor, yani kullandığı para biriminin değerini düşüremiyor çünkü Fransa ile aynı para birimini, Euro’yu kullanmakta. Bu sebepten dolayı Yunanlı birçok ekonomist Euro’dan çıkmanın en azından ihracat odaklı büyüme potasına girmek adına, doğru bir adım olacağını savunuyor. Ancak, bu durumda akla şu soru geliyor: Peki, Yunanistan, şuan da AB’nin en borçlu ülkesi ve işsizlikte de yüzde 25 ile birinci sırada bulunan ülke olarak, kendi para birimi olan Drahmi’ ye geçerse nasıl bir süreç yaşanır?”
Drahmi’ ye geçilmesi sancılı olur
Adnan Çeçken, Drahmi’ye geçilmesi konusunda da şunları söyledi: “Öncelikle bir Euro/Drahmi kuru belirlenir ve Yunanistan Merkez Bankası bağımsız para politikası uygulama alanına kavuşur. Yunan halkı da hemen bir devalüasyon beklentisine girer ve bu nedenle ellerindeki Euro’yu tutar. Bu da Euro/Drahmi kurunda ciddi bir yükseliş ile sonuçlanır. Kurun yükselmesine bağlı olarak enflasyon körüklenir ve ekonomide muhtemelen bir daralma yaşanır ve İşsizlik ülkede sorun olmaya devam eder. Ülkede Euro’ya olan talep artacağından, bankalarda bulunan Euro mevduatları çekilmeye başlanır ki o zaman ciddi bir sermaye çıkışı süreci yaşanır. Bankacılık sektörü de ciddi anlamda zarar görür. Zaten kemer sıkma politikaları ile bunalmış yunan halkı, sermaye çıkışı sonrası yaşanan iflaslar ile sancılı sürecin bir başka boyutuna tanık olur.”
Peki ya borçlar?
Adnan Çeçken, borçlar konusunda ise şunları söyledi: “Yunanistan 2008 Küresel Krizi sonrası Euro ekonomisine sıçrayan borç krizinin ilk patlak verdiği ülke. Borçların GSYH oranı yüzde 174,9 seviyesinde ve Eurozone’daki en borçlu ülke. Ayrıca, yüzde 25 işsizlik oranına sahip. Bu kulvarda da birinci sırada. Muhtemel bir para birimine geçiş sonrası ülkenin kamu iç borç ödemesinde bilindiği üzere kendi para birimi yani drahmi kullanılacak ve kamu-özel sektör borçları ödenmeye başlanacak. Fakat Dış borçları ya Dolar ya da Euro cinsinden ödenecek. Devalüasyon sonrası para biriminin düşmesinden dolayı dış borcu da ikiye katlanacak.”
Yunanistan’ın çıkmazının işte burada olduğunu anlatan Adnan Çeçken, sözlerini şöyle tamamladı:
“Aslında finansal piyasaları asıl korkutan Yunanistan’ın Euro’dan çıkması değil, diğer ülkelerinde çıkmak için sıraya girmeleri. Son dönemde birlikte Syrzia partisi gibi Anti-Euro partilerin sesi oldukça yükselmiş durumda. Fransa ve Danimarka’da partiler, kendi seçmenlerine olası bir Euro çıkışına karşı hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. 2017 yılında hem Fransa hem de Almanya’da genel seçimler var. Avrupa Merkez Bankası’nın Bundesbank yapısına göre kurulduğu ve Panzerlerin birlikteki payı düşünüldüğünde, Almanya’nın Euro’dan çıkması şuan ihtimal dışı gibi gözüküyor. Ancak, Yunanistan’daki Syriza partisi gibi Euro karşıtlığıyla bilinen Fransız Front National partisinin yapılacak ilk seçimlerde iktidara gelme ihtimali oldukça yüksek olduğu söyleniyor. Ayrıca, Yunanistan’ın olası bir Euro kararı, ispanya ve İtalya gibi diğer sorunlu ülkelere de sıçrayabilir. Bu da zaten borç krizi ile boğuşan AB ülkelerinin Euro’yu terk etmesi ve birliğin dağılmasıyla sonuçlanır.”