Güncelleme Tarihi:
Sanatla, bilhassa resimle ilgilenenler İsmail Çoban adını mutlaka duymuşlardır. Ben imzasına ilk kez tiyatro afişlerinde rastladım. Köln'de Arkadaş Tiyatrosu'nun sergilediği bir çok oyunun afişini Çoban yapmış, afişlerle oyunları adeta özdeşleştirmişti. Kendini sanata adayan İsmail Çoban, toplumsal sorunlara bir sanatçı duyarlılığıyla yaklaşıyor. Wuppertal'deki atölyesinde tuvallere fırçasıyla can verirken, bir yandan da genç kuşaklara sanatın gizemli kapılarını aralıyor. Bununla da yetinmeyip, kendi adını taşıyan bir vakıf kuruyor ve sanatın yüksek ideallerini gerçeğe dönüştürmek adına devasa bir adım atıyor ressam İsmail Çoban. Ben kendisini tanıdım. Dileğim değerli okurlarımızın da Çoban'la tanışıp, hasbıhal etmesi. Özellikle gençler, sanata, resme meyilli genç arkadaşlara önerim, yolları Çoban'ın atölyesinden geçsin. İşte size bir fırsat. 18 Ocak, yani bugün saat 19.00'da İsmail Çoban Vakfı'nın Wuppertal'deki merkezinde büyük bir buluşma gerçekleşiyor. Sanata olan düşkünlüğüyle tanıdığımız değerli Düsseldorf Başkonsolosu Hakan Olcay'ın da katılımıyla Wuppertal'de Taunusweg 9 adresinde “Du kannst was” adlı sergi açılıyor. Serginin özelliği meslek eğitimi gören 16-24 yaş arasındaki gençlerin eserlerine yer verilmesi. E bizden söylemesi. Yolunuz Wuppertal'e mutlaka düşsün.
Güle güle Erkan, hoş geldin Serpil
Eskiden onu bilmeyen, tanımayan yoktu. Türkçe televizyonlar, uydu yayınları yokken ya çok cızırtılı kısa dalga radyodan “Türkiye'nin Sesi Radyosu” dinlenir, ya da hafta içi 19.40- 20.20 saatleri arasında yayın yapan “Köln Radyosu”ndan alınırdı memleket ve dünya havadisleri. Birinci ve ikinci kuşak “Kölün Radyosu” ile beslendi. Üçüncü kuşak onunla büyüdü. Dördüncü kuşak ise gençlere yönelik Türkçe ve Almanca “Çılgın” ile “Cafe ala Turca” yayınlarında kendilerini buluyorlar. Şu sıralar ise hüzün ve sevinç karışımı duygular dolaşıyor WDR'in Türkçe servisi koridorlarında. Servisin çok sevilen yöneticisi Erkan Arıkan, televizyonculuk hevesi ağır bastığından NDR'in haber birimine atandı. Burada hatırlatalım, Arıkan aslında Nazan Eckes'le birlikte aynı dönemlerde haber spikerliğine başlamışlardı. Nazan, RTL'de hava durumu sunarken Erkan da o sıralarda NTV kanalında haber okuyordu. Ama ne var ki Erkan'ın yolu televizyondan ayrıldı. Radyoya yöneldi. Şimdi ise eski rüya gerçek oldu. Ve Erkan Arıkan NDR televizyonunda, -şimdilik- kamera arkasında çalışacak.
Muhabirlikten yöneticiliğe
Yeni yönetici Serpil Eryılmaz ise tam anlamıyla bir radyocu. Serbest muhabirlikten redaktörlüğe, redaktörlükten yöneticiliğe sürekli yükselen bir grafik çiziyor. Kendisini yürekten kutluyoruz ve başarılarının sürekliliğini diliyoruz. Tabi bu arada Eryılmaz'ın ekibini de saymadan geçmek olmaz. Deniz İncediken, Murad Bayraktar, Fulya Canşen, Ayça Tolun, Tuncay Özdamar, Ceyhun Kara ve serbest çalışan arkadaşlar, her biri taktire şayan.
BU HAFTA FIKRA BİZDEN
Geçen hafta bu köşede derlediği fıkralarıyla ünlü Duisburg'lu emekli öğretmen Cevat Öztürk'den bahsetmiştim. Cevat öğretmen koleksiyonundan iki fıkrayı da bizimle paylaşmıştı. Çok sayıda okurumuz aradı ve Cevat Bey'in bizim aracılığımızla anlattığı fıkralara katıla katıla güldüklerini söylediler. Meğer ne çok özlemişiz gülmeyi. Bu hafta da bir fıkrayı ben sizinle paylaşayım istedim. Gelenek bozulmasın diye yine Karadeniz'den bir fıkra:
Yargıç, Temel'e:
Bu adamdan borç para almışsın, diyerek Dursun'u gösterdi. Neden ödemiyorsun borcunu?
Ben bu adamı tanımayrum. Ondan borç almuş da değilim.
Dursun sinirlerdi:
Ula Temel, doğru söyle, beni tanimay musun?
Tanimayrum.
Ula sen beni tanimaduğuna göre ben de seni hiç tanımayrum