Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraflar: Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2022 09:40
Tembellik etme, verilen işi tam zamanında, noksansız bitir. Yapacağın iyi iş de kötü iş de şahsına yüklenmez, Türklüğe ait olur. Bayrağının şerefini hatırından çıkarma. Evine muntazam mektup yaz, merak ettirme. Tutumlu ol. Bunların hepsi, bugün adı Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) olan İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun (İİBK), Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961’de imzalanan İşgücü Anlaşması’yla Almanya’ya ve daha sonraki yıllarda Avrupa ülkelerine ‘misafir işçi’ olarak gelen Türk işçilerine tavsiyeleri. Tavsiyeler, “Yolun ve bahtın açık olsun” dileğiyle bitiyor.
ONURLU OL
Para biriktireceğim diye gerektiğinden aşağı bir şekilde yaşama.
Kimseden öteberi isteme.
Muhtaç olsan da belli etme.
Kendine başkalarını acındırma.
Parayla olacak işleri parasız yapmağa kalkışma.
Cimrilik etme.
Kışkırtıcılara sırtını çevir.
ZEKANI İYİ KULLAN
İşini iyi öğren ve en iyi şekilde yap.
Bilmediğini sormaktan çekinme.
Dikkatsizlik edip işinde malzeme zayiatına sebep olma.
Tembellik etme. Verilen işi tam zamanında noksansız bitir.
Boşver diyene uyma.
İşyerinde idarecilere, ustalara saygı göster.
BAYRAĞINI DÜŞÜN
Yabancı ilde yapacağın iyi iş de kötü iş de şahsına yüklenmez, Türklüğe ait olur.
Bayrağının şerefini hatırından çıkarma. Rengini atalarının dökülen kanından aldığını unutma.
Dinden imandan ayrılma.
AİLENİ, EVİNİ UNUTMA
Evine muntazam mektup yaz, merak ettirme.
Sıkıntılarını ailene yazma.
Tutumlu ol. Paranı sokağa atma. Artırabildiğini evine gönder.
SAĞLIĞINI KORU
Kendine iyi bak.
Sarhoş olma.
Uyku saatinde uyu.
Uçkuruna sahip ol.
İşte bunların hepsi de 2000 yılından beri adı Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) olan İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun (İİBK) bundan yaklaşık 61 yıl önce 30 Ekim 1961 tarihinde imzalanan Türk-Alman İşgücü Anlaşması’yla Almanya’ya ve daha sonraki yıllarda Avrupa ülkeleri ile başka ülkelere de gelen ‘misafir işçi’ olarak nitelendirilen Türk işçilerine tavsiyeleri.“YOLUN VE BAHTIN AÇIK OLSUN” dileğiyle bitiyor bu tavsiyeler.
Tabii başka tavsiyelerde de bulunulmuş...
Yabancı memlekette çalışan her Türk işçisi şunu unutmamalıdır ki:
Viyana’lara, Tuna kıyılarına gelen kahraman ecdadımız elin namusuna dokunmadığı gibi, sahipsiz bir bağdan bir salkım üzüm alsa bedelini kütüğün altına koymuş, bir incir koparsa parasını bir keseceğin içinde ağacın dalına bağlamıştır.
Bugüne kadar Türk’e hırsız, adaletsiz hak yiyici, azgın denmemiştir.
Siz de dedirtmeyeceksiniz!
Doğup büyüdüğüm ve sürekli olmasa da, 19 yaşıma kadar yaşadığım, sonradan ilçe olan Konya’ya bağlı Derebucak köyünden 1962 yılı itibariyle Almanya’ya gelen ve emekli olduktan sonra memlekete dönen ‘birinci nesil’ Derebucaklarla konuştum.
Kendilerine de bu tavsiyeleri içeren metinler verildiğini söylediler.
Hepsini olmasa bile çoğunu yerine getirmek için çaba gösterdiklerini de.
Evet...
O zamanlar ‘Dereköy’ olarak bilinen Derebucak’ta birkaçı dışında hepsi de ahşaptan olan tüm binalar 1955 yılında rüzgârlı bir yaz günü çıkan yangında kül olduğundan Konya İş ve İşçi Bulma Kurumu, Almanya’ya gelmek için başvuruda bulunan Derebucaklılara öncelik tanımıştı.
Askerliğini yapmış yüzlerce Dereköy’lü 1960’lı yıllarda önce Almanya’nın sonra da başka Avrupa ülkelerinin yolunu tuttu.
Birkaç yıl sonra Ford ve Opel marka otomobillerle izine gelenler oldu.
Zamanla BMW ve Mercedes marka otomobillerle izine gelenlerin, takım elbise giyip kıravat takanların sayısı arttı.
1973 yılındaki petrol krizinden sonra Almanya’ya iş gücü göçü durdurulunca, Derebucaklılar da diğer Türkler gibi eşlerini ve çocuklarını yanlarına aldılar.
Zamanla hepsi ‘Almanyalı’, ‘Avrupalı’ oldu.
Ama kendileri de, çocukları da, torunları da Dereköy’ü, Derebucak’ı hiçbir zaman unutmadı.
Zaten doğru olanı da buydu.
Budur da…
Not: Tavsiyeleri içeren metinlerin orijinallerine sadık kalınmış ve hiçbir değişiklik yapılmamıştır.