BUNU Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas da doğruladı.
Bakan Maas, “Türkiye’de Alman okulları var ve Türkiye,
Almanya’daki Türk okullarına aynı mütekabiliyet ilkesi ile davranılmasını istiyor” dedi.
Heiko Maas, “Biz bu konu üzerinde görüşüyoruz. Eğer Alman yasaları bu okullara izin verirse, Alman okul denetimi altında olursa, o zaman Türkiye’yle yapıcı görüşmeler gerçekleştirebiliriz” dedi.
Aslında bu görüşmeler hiç de yeni değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Almanya’daki ilgili birimler arasında bu konudaki görüşmeler yaklaşık 1.5 yıldır sürdürülmektedir.
Uzlaşmaya varılması halinde, Türkiye kökenlilerin yoğun olarak yaşadıkları Berlin, Köln ve Frankfurt kentlerinde 3 Türk okulu açılması planlanmaktadır.
Süddeutsche Zeitung’daki bu haberden sonra ‘Erdoğan, Almanya’da
Türk okulları açmak istiyor’ diye tam bir yaygara koparıldı.
‘Biz Almanya’da Erdoğan okulları istemiyoruz’ diye açıklamalarda bulunan politikacılar oldu.
‘Erdoğan, Almanya’daki Türk öğrencilerin beyinlerini yıkamak, onları yönlendirmek istiyor’ diye çamur atanlar da oldu.
Tabii Alman medyası da bunu körükledi.
Bu yaklaşımı ve tepkileri anlamak mümkün değildir.
Bu okullar Almanya’da geçerli yasalara göre açılacaktır.
Bu okullar Almanya’da faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları (STK) veya vakıflar tarafından kurulacaktır.
Müfredat Alman eğitim sistemine uygun olacaktır.
İsteyen öğrencilere Türkçe, Türk tarihi ve Türk kültürü dersleri de verilecektir.
Denetim de Alman makamlarda olacaktır.
O halde bu yaygara niye?
Kaldı ki, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2008 yılında Berlin’e yaptığı resmî ziyaret sırasında da Almanya’da Türk liseleri açılmasını gündeme getirdiğinde de benzer yaygaralara tanık olmuştuk.
2010 yılında Die Zeit gazetesine verdiği demecinde “Türkiye’de Alman liseleri var, Almanya’da neden Türk liseleri olmasın?” diyerek, aynı talebini yinelediğinde de öyle.
Almanya’da İngiliz, Fransız, Amerikan ve Rus okulları vardır.
Hem de onyıllardır.
Bunlara kimse ses çıkarmadığı halde Almanya’da 3 Türk okul açılması planlarına acaba neden karşı çıkılmaktadır?
Türkiye’de Almanya Ankara Büyükelçiliği Ernst Reuter-Schule (okulu) ile İstanbul ve İzmir’de Alman hukuk sistemine göre kurulmuş özel statüde 3 Alman okulu vardır.
Bu okullar 8 Mayıs 1958 tarihinde Türkiye ile Almanya arasında imzalanan Kültür Anlaşması’nı esas alarak faaliyet göstermektedir.
Türkiye’de fen ve matematik ağırlıklı Özel Alman Lisesi vardır.
1868 yılında açılan bu okul, yıllardır Türk özel okulu statüsündedir.
1884 yılında açılan Özel İstanbul Erkek Lisesi de yıllardır hem Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devlet okulu hem de Alman yurtdışı okuludur.
Bu okulda 36 Alman öğretmen görev yapmaktadır.
Tabii Türk öğretmenler de.
Bu iki okulda da iki kültürlülük ağırlıklı eğitim verilmektedir.
Her iki okulu bitiren Türk öğrenciler hem Türkiye’de geçerli lise diploması hem de yurtdışında geçerli ‘Abitur’ almaktalar.
Almanya’nın Şili’de 23, Danimarka’da 18, Fransa’da 15, İspanya’da 13, Romanya’da 11, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 10, Arjantin’de 9, Mısır’da 9, Brezilya’da 8 olmak üzere dünyanın 72 ülkesinde 140’ın üzerinde yurtdışı okulu vardır.
Bu okullarda 84 bin civarında öğrenci öğrenim görmektedir.
Bunların 20 bine yakını Alman’dır.
Bu okullarda görev yapan öğretmenlerin önemli bir bölümü Alman’dır ve Alman makamlar tarafından görevlendirilmektedir.
Bunların hepsi de memur veya sözleşmeli memur statüsündedir.
Bu yüzden de ödemlerin önemli bir bölümü Alman devleti tarafından karşılanmaktadır.
Federal Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesinden her yıl 250 milyon Euro’ya yakın katkıda bulunulmaktadır Alman yurtdışı okulları için.
Bu milyonların içinde Almanya’da yaşayan Türklerin ve Türkiye kökenli insanların alın terleri de vardır.
Yani ödedikleri vergiler de…
Her fırsatta ‘eşitlik, özgürlük ve demokrasiden’ yana olduklarını vurgulayan Almanlara ‘birazcık sağduyu!’, ‘birazcık insaf’ diyoruz.