Yine kadın kontenjanı

Güncelleme Tarihi:

Yine kadın kontenjanı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2018 09:45

Alman Anayasası’nın 3’üncü maddesinde, “Bütün insanlar yasa önünde eşittir. Erkek ve kadınlar eşit haklara sahiptir. Devlet, kadın ve erkeklerin eşitliğinin gerçekten sağlanmasını özendirir ve var olan dezavantajların giderilmesi için çaba gösterir” denilmektedir.

Haberin Devamı

Yine kadın kontenjanı
HEM de çok açık bir biçimde.
Ama gerçekte Almanya gibi gelişmiş bir sanayi ülkesinde, demokratik hukuk devletinde bunun böyle olmadığı çok açık bir biçimde görülmektedir.
Aynı işi yaptıkları halde, birçok iş yerinde kadınlara hâlâ yüzde 20 civarında daha az ödeme yapılmaktadır.
Borsada işlem gören büyük şirketlerin kenetleme kurulu üyelerinin en az yüzde 30’unun kadın olması öngörüldüğü halde, bu hedefe hâlâ ulaşılamamıştır.
Oysa ki Norveç’te denetleme kurullarındaki yüzde 40 kadın kontenjanı çoktan hayata geçirilmiştir.
İzlanda, Fransa ve İspanya’da da öyle.
Almanya’da kadın sayısı erkeklerden daha fazla, kadınların eğitim durumu erkeklerden daha yüksek olduğu halde, borsada işlem gören büyük şirketlerin yönetim kurullarındaki kadın oranı ise yüzde 6 civarındadır.
*
Ya politikada?
Bu alanda da ciddi eksiklikler vardır.
Hatta uçurumlar.
İşte o yüzden Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı CDU’nun Genel Sekreteri Annegret Kramp-Karrenbauer, Fransa’da ve Belçika’da olduğu gibi partilerde ‘kadın kontenjanı’ uygulanmasını gündeme getirdi.
Aslında bu çok da yeni bir şey değildir.
Almanya’da Yeşiller’in tüzüğüne hem parti yönetiminde hem de Eyalet Parlamentosu ve Federal Meclis’teki milletvekillerinin en az yüzde 50’sinin kadın olması 1979 yılında girmiştir.
SPD 1988 yılında yüzde 30, 1998 yılında da yüzde 40 ‘kadın kotasını’ hayata geçirmiştir.
Sol Parti’de de en az yüzde 50 ‘kadın kontenjanı’ uygulanmaktadır.
CDU, 1994 yılında ‘gönüllülük prensibi’ çerçevesinde yüzde 33 ‘kadın kontenjanı’ öngörmüştür.
CSU, ileriye dönük olarak yüzde 40 ‘kadın kotası’ hedeflemektedir.
Ama 709 sandalyeli Federal Meclis’teki tablo hiç de öyle değildir.
Kadın milletvekili sayısı sadece 218’dir.
Yani yüzde 30.7’yi geçmemektedir.
Sol Partili 69 milletvekilinin 37’si, yani yüzde 54’ü kadındır.
Yeşiller’in 67 milletvekilinden 39’u, yani yüzde 58’i kadındır.
SPD’nin 153 milletvekilinden 64’ü, yani yüzde 42’si kadındır.
CDU’lu 192 milletvekilinden 41’i, yani sadece yüzde 27’si kadındır.
Liberal olarak bilinen FDP’nin 80 milletvekilinden sadece 19’u, yani yüzde 22.5’i kadındır.
CSU’lu 54 milletvekilinden sadece 8’i, yani yüzde 17’si kadındır.
Sağ popülist AfD’nin 92 milletvekilinden sadece 10’u kadındır.
Yani ancak 10.6’sı.
*
Evet, Yeşiller ve Sol Parti’de kadın milletvekili erkeklerden daha fazladır.
SPD yüzde 40 hedefine ulaşmıştır.
Ama diğer partilerin hepsinde kadın milletvekili sayısı hâlâ daha azdır.
Hem de çok azdır.
İşte bu yüzden CDU Genel Sekreteri Kramp-Karrenbauer, Eyalet Parlamentoları ve Federal Meclis için ‘kadın kotası’ veya ‘kadın kontenjanı’ içeren yasal bir düzenlemenin hayata geçirilmesini gündeme getirdi.
Hem de Fransa’yı örnek göstererek.
Fransa’da aday listelerinde bir kadın, bir erkek uygulamasına riayet etmeyen partilerin seçimlere katılmasına izin verilmemekte.
Ya da bu partiler ‘devlet desteği’ alamamakta.
Bu uygulama sayesinde 2017 yılında yapılan seçimlerde 577 sandalyeli Fransa Ulusal Meclisi’ne 223 kadın parlamenter girmiştir.
Yani kadın milletvekili oranı yüzde 40’a yaklaşmıştır.
Kadın milletvekili oranı İsveç’te yüzde 47.3, Finlandiya’da yüzde 41.5, Hollanda’da yüzde 41.3, Portekiz’de yüzde 40.2’dir.
Almanya ise bu rakamlardan hala çok uzaktadır.
Bu da anayasasında eşitliğin büyük harflerle yazıldığı Almanya’ya hiç yakışmamaktadır.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!