Güncelleme Tarihi:
ÇEVRE korunması savunucuları, nükleer santral karşıtları, barış hareketi yanlıları ve yeni sosyal hareketçileriydi.
Yeşiller, 1983 yılındaki genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşarak Federal Meclis’e girdikleri halde, yıllarca köklü partiler iş birliği yapmak istemedi.
Çünkü Yeşiller, Almanya’nın NATO üyeliğine karşıydı.
Silahlanmaya ve silah ihraç edilmesine de.
Alman topraklarında ABD’ye ait nükleer silahların depolanmasına da.
Nükleer santrallarda enerji üretimine de.
1998’DEN SONRA DEĞİŞTİ
Yeşiller, savaşa karşı, hep barıştan yanaydı.
Ancak 1992 yılında Yugoslavya’nın Saraybosna’da katliama girişmesi üzerine durum değişti.
Yeşiller’in o dönemdeki önde gelen isimlerinden Daniel Cohn Bendit, ilk kez Alman askerlerin de Saraybosna’da görev alıp müdahale etmesini gündeme getirdi.
Tabii parti içinde kıyamet koparanlar oldu.
Ama zamanla Yeşiller de değişti.
1998 yılında Gerhard Schröder, ortaklık ederek Yeşiller’i iktidara taşıdı.
Schröder başbakanlığında kurulan ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller’den oluşan ‘kırmızı-yeşil koalisyon’, Yeşiller’i daha da değiştirdi.
Dönemin Yeşiller’li Federal Dışişleri Bakanı Joscha Fischer, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez Alman askerlerin NATO birlikleri bünyesinde Kosova’da ve Afganistan’da görev almasının yolunu açtı.
Fischer’e ateş püskürenler oldu.
Ama iktidara ortak olmak, sorumluluk üstlenilmesini gerektiriyordu.
Joschka Fischer, kendisine dönük eleştirilere kulak asmadı.
Yeşiller, hep Almanya’da nükleer santralların kapatılmasını savundu.
Ama bunu Yeşiller değil, Almanya’da 16 yıl başbakanlık yapan Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’li (CDU) Angela Merkel gerçekleştirdi.
2011 yılında Japonya’nın Fukuşima kentindeki nükleer santral felaketinin hemen ardından Merkel hükümeti, Almanya’da 1980 yılından önce faaliyete geçen tüm nükleer santralların kapatılmasını kararlaştırdı.
Kademeli olarak 31 Aralık 2021’de 3 başka nükleer santral ile 31 Aralık 2022 tarihinde de geri kalan son 3 nükleer santralın kapatılması karara bağlandı.
*
Evet...
8 Aralık 2021’de Yeşiller, SPD ve FDP ile koalisyon hükümeti kurarak yeniden iktidara ortak oldu.
Koalisyon Sözleşmesi’nde “Nükleer enerjiden feragatta kararlıyız. Bu hükümet döneminde nükleer santrallarda üretim süresinin uzatılması kesinlikle söz konusu olmayacaktır” satırları yer aldı.
NÜKLEER SANTRALLARA KİLİT VURMAK
Evet...
Partilerin de politikacıların da inandırıcılıklarını ve kendilerine duyulan güveni korumaları için verdikleri sözde durmaları önemlidir.
Şarttır da.
Ama bu söz, kimsenin beklemediği ve öngörmediği bir gelişme öncesi verilmiştir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’de başlattığı savaşla durum değişmiştir.
Hele hele Putin’in ‘Kuzey Akım 1’ ve ‘Kuzey Akım 2’ doğal gaz boru hattını kapatacağı, Almanya’ya doğal gaz da petrol de maden kömürü de vermeyecekleri tehdidinde bulunması durumu tamamen değiştirmiştir.
Almanya’da tüketilen doğal gazın yüzde 55’i, maden kömürünün yüzde 52’si ve petrolün yüzde 30.7’si Rusya’dan gelmektedir.
Buna rağmen Yeşiller, Almanya’da hâlâ faaliyette olan son 3 nükleer santralın da yıl sonunda kapatılmasında ısrar etmektedir.
Hem de insanların önümüzdeki kış günlerinde donmasını, Alman işletmelerin üretimlerini durdurup milyonlarca insanın işsiz kalmasını göze alarak.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinde art arda yeni nükleer santrallar açarken, Almanya’nın elindeki enerji kaynağına kilit vurmasını anlamak mümkün değildir.
Tabii Yeşiller’in bu tehlikeli ısrarını anlamak da...