Yeşillerin seçim günü

Uzun yıllardan beri Avrupa Parlamentosu’nda Yeşillerin “siyasi danışmanı” olarak görev yapan Ali Yurttagül’ün “milletvekili” adaylığında karar alma günü...

Alman Sosyal Demokrat Parti SPD seçimini yaptı. 6 haziranda yapılacak olan seçimlerde, 20’inci sırada bulunan İsmail Ertuğ’un seçilmesi garanti. Hatta SPD oy oranını artırırsa, Hıdır Karademir de Brüksel’e milletvekili olarak gelebilir. Listenin 31’inci sırasında yer alıyor.

Almanya’daki Türklerin oylarının büyük çoğunluğunu SPD alıyor. Yeşiller de Türklerin ikinci partisi olarak biliniyor. Sonra Liberaller, en sonda da Hıristiyan demokrat Partiler geliyor. Eğer Yeşiller, Türklerin oylarının tamamını SPD’ye kaptırmak istemiyorsa, bugün mutlaka listenin seçilebilecek bir yerine Türk kökenli bir milletvekili adayını koymalıdır.

XXX

Bugün Dortmund’da, Almanya’nın Türkiye kökenli “Yeşil Parlamenterleri”, Ali Yurttagül’ün listenin, 8,10 veya en kötü ihtimalle 12’inci sırasına alınması için çaba gösterecekler. Onların Ali Yurttagül’ü gönülden desteklemeleri gayet doğal.

Bremen’den Mustafa Kemal Öztürk, Hamburg’dan Nebahat Güçlü, Aşağı Saksonya’dan Filiz Polat, Hessen’den Mürvet Öztürk, Berlin’den Özcan Mutlu ve Bilkay Öney, bugün Yurttagül’e destek amacıyla Dortmund’da olacaklar.

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Başkanı Daniel Cohn-Bendit’in, zaten yıllardan beri beraber çalıştığı Ali Yurttagül’e desteği tam. Alman Yeşiller’in iki eş başkanı Claudia Roth ve Cem Özdemir’e bizzat telefon açarak bu desteğini duyurdu.

Ve karar günü geldi.

1985’ten beri Avrupa Parlamentosu’nda görev yapan, bu kurumu en iyi tanıyan kişi konumunda olan Ali Yurttagül’ün seçilmesi, hem Yeşiller’in Türkler nezdindeki itibarını artıracak, hem de Avrupalı Türkler Avrupa Parlamentosu’nda “çok deneyimli” bir milletvekiline sahip olacaklar.

BRÜKSEL’DEKİ ERDOĞAN

Başbakan Erdoğan, tam dört yıl aradan sonra Brüksel’e geldi. Sosyalist parti üyesi olan, Türk kökenli Brüksel Devlet Bakanı Emir Kır ile, Erdoğan’ın analizini yaptık. Benim düşüncem şu: Görüşlerini “inanarak” savunan ve karşı tarafın “hoşgörüsünü” kazanma kaygısı taşımayan bir üslup içindeydi. İçinden geldiği gibi konuşması, yıllardan beri “siyasi” ve “diplomatik” söyleme alışkın olan Avrupalı diplomat ve bürokratlara çok “çekici” geldi.

Karizmatik tarafını ise görmemek mümkün değil. Avrupalılar, Erdoğan’ın Brüksel’e daha sık gelmesi halinde, Türkiye’ye bakışın daha olumlu olacağı konusunda hem fikirler. Demek ki, bir sonraki ziyaret için bir dört sene daha beklenmemesi hayırlı olacak.