Güncelleme Tarihi:
*
DIE PARTEI (Parti) adı altında 2004 yılından beri seçimlere katılan ‘hiciv partisi’ de Almanya’nın bazı kesimlerine “Nazis töten” (Naziler öldürür) yazılı afişler astı.
Bu aynı zamanda “Nazileri öldürün” anlamına da geliyordu.
Mahkemeler, bu hiciv partisinin afişlerini hiç ciddiye almadı.
Bunun da düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesine karar verildi.
Aslında Almanya’da daha önceki yıllarda da özellikle aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti (NPD) benzer içerikli afişlerle seçim kampanyası sürdürdü.
2011 yılında Berlin’de yapılan Eyalet Parlamentosu seçimleri öncesi NPD’nin o dönemdeki lideri Udo Voigt, motosiklete binmiş üzerinde “Gaz ver!” (Gas geben!) yazılı afişlerle seçim kampanyası yaptı.
Bir yerde Yahudilerin topluca katledildiği gaz odaları çağrışımı yapan bu afişler de ‘düşünceyi ifade özgürlüğü’ olarak değerlendirildi.
Bu ne biçim bir düşünceyi ifade özgürlüğü anlayışıdır?
NPD daha önceki yıllarda da Türk ve İslam düşmanlığı içeren afişlerle de seçim kampanyası yaptı.
Omuzlarında içleri dolu plastik torba taşıyan başörtülü kadın fotoğraflı ve üzerlerinde “Gute Heimreise!” (Evinize-ülkenize iyi seyahatler) yazılı afişlerlerle caddelerde ırkçılığı körükledi.
Uçan halılar üzerinde oturan bıyıklı, sakallı ve kara kafalı iki erkek ve başörtülü bir kadın fotoğraflı, üzerinde “Guten Heimflug!” (Evinize-ülkenize iyi uçuşlar) yazılı afişlerle seçim kampanyası sürdürdü.
Hem de düşünceyi ifade özgürlüğü kalkanının ardına sığınarak.
Demokratik hukuk devleti Almanya’da doğru dürüst kimse sesini çıkarmadı.
*
Neyse ki, aşırı sağcıların asılmalarını istedikleri Yeşiller’e çocuklar ve gençler sahip çıktı.
İklim korunması için harekete geçen ‘Fridays for future’ (Gelecek için her cuma) hareketine destek veren bir grup, Alman çocuk ve gençleri büyükanne ve büyükbabalarına mektup yazarak dolaylı yollardan Yeşiller’e oy vermeye ikna etmeleri için harekete geçti.
Çocuklar ve gençlere, iklim korunmasının kendi geleceklerini şekillendireceğini içeren bir sosyal medya sitesindeki metinden alıntılar yapmaları önerilirken, “Büyükanne ve büyük babalarınıza iklim korunmasına en çok önem ve değer veren partiye oyunuzu verin diye yazın” çağrısında bulunuldu.
Sosyal medya sitesindeki metinde, “Ben severek Almanya’da sizin yakınlarınızda yaşamak istiyorum. Ama böyle giderse bu kesinlikle mümkün olmayacak” gibi duygusal satırlar da yer aldı.
Böylece dolaylı olarak çocuk ve gençlerin Almanya’da gelecek hafta pazar günü yapılacak genel seçimleri dolaylı bir biçimde etkilemeleri de gündeme taşındı.
Tabii çocuk ve gençlerin ‘seçimlere alet edilmesi’ yolu da açıldı.