Güncelleme Tarihi:
YEŞİLLER, 1980’li yıllarda ‘NATO Çift Yön Kararı’ çerçevesinde Almanya’ya ‘atom roketleri’ yerleştirilmesi planlarına baştan itibaren kararlı bir şekilde karşı çıktılar.
Almanya’nın çeşitli kesimlerinde 22 Ekim 1983’te düzenlenen ve 1.3 milyon kişinin katıldığı protesto gösterilerine de öncülük ettiler.
Hatta o dönemde Almanya’nın başkenti olan Bonn’da düzenlenen 400 binden fazla kişinin katıldığı protesto gösterisinde Yeşiller’li milletvekilleri en ön sıralarda yürüdüler.
Almanya’nın çeşitli kesimlerinde yeni nükleer santralların yapılmasına karşı çıkarken, faaliyettekilerin kapatılması için sokaklara döküldüler.
Aşağı Saksonya eyalet sınırları içindeki Brokdorf’ta atomlu atıkların depolanmasını engellemek için direndiler.
Ülkenin çeşitli kesimlerinde düzenlenen protesto gösterilerine hem katıldılar hem de öncülük ettiler.
FISCHER’E BOYALI SALDIRI
1998 yılındaki genel seçimlerden sonra Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile koalisyon hükümeti kurup, iktidara ortak olan Yeşiller’in politik sorumlulukları da arttı.
Silahlanmaya ve savaşa karşı oldukları halde, Avrupa’nın göbeğinde Sırpların Kosovalılara saldırmasını haklı olarak bir türlü kabullenemeyen Yeşiller, NATO birliklerinde Alman askerlerin de görev almasına tam destek verdiler.
Dönemin Yeşiller’li Federal Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, SPD’li Başbakan Gerhard Schröder’le birlikte böyle bir karar alınmasında etkin rol oynadığı için ‘boyalı saldırıya’ bile uğradı.
Yeşiller’in 1999 yılında Bielefeld’de düzenlenen kurultayında, İran kökenli bir üye, ön sıralarda oturan Joschka Fischer’e içi kırmızı boyayla dolu bir plastik torba fırlattı.
Kanlar (!) içinde kalan Fischer’in kulak zarı patlarken, partisi ona sahip çıktı.
HER ZAMAN KARŞI ÇIKTILAR
Yeşiller, federal düzeyde iktidara ortak oldukları 7 yıl boyunca (1998-2005) da muhalefette de eyalet parlamentolarında da baştan itibaren çevre korunmasının yanı sıra iklim korunmasına da çok önem verdi.
Başta ‘maden bölgesi’ olarak bilinen Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletlerinin bazı kesimlerinde maden çıkarılması için ağaçların kesilerek ormanların yok edilmesine hep karşı çıktı.
Protesto gösterileri düzenlenmesine öncülük ettiler.
Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da başlattığı ve yaklaşık bir yıldır acımasız bir biçimde sürdürdüğü kanlı savaş, 8 Aralık 2021’den beri SPD ve FDP ile ortaklık ederek Almanya’nın kaderini belirleyici konularda söz hakkı olan Yeşiller’in politikasını da altüst etti.
Baştan beri silahlanmaya ve özellikle de savaş bölgelerine silah ihracına karşı olan Yeşiller, Başbakan Olaf Scholz’a Ukrayna’ya ağır silah verilmesi için baskıyı artırdılar.
Daha fazla beklemeden, Ukrayna’ya Alman tankları, Alman topları, Alman roketleri ve roket savarları gönderilmesini istediler.
Rusya’nın Almanya’ya akan doğal gaz borularını kapatmasıyla enerji krizi yaşanması tehlikesinin artması üzerine Yeşiller bazı ‘temel ilkelerinden’ de vaz geçtiler.
Demokrasinin, insan haklarının, hukuk devleti ilkelerinin ayaklar altına alındığı ülkelere hiçbir zaman taviz verilmemesinde ısrar eden Yeşiller, Suudi Arabistan’dan, Katar’dan, Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) doğal gaz, sıvı gaz satın almak için yollara düştüler.
Yeşiller’li Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, bu ülkelere gidip sözleşmeler imzaladı.
AÇIK MEKTUP YAZDILAR
Evet...
Yeşiller, maden kömüründen feragatın 2038 yılından 2030 yılına öne çekilmesinde etkin rol oynamışlardır.
Ama KRV’de dev enerji şirketi RWE’nin Lützerath köyünün altından maden kömürü çıkarmasına 2030 yılına kadar izin veren sözleşmede de Yeşiller’li Bakan Habeck’in imzası vardır.
İşte bu yüzden bugünlerde parti içinden isyan sesleri yükselmeye başladı.
2 binden fazla Yeşiller’li üye açık bir mektup yazarak çevre aktivistlerinin işgal ettikleri Lützerath köyünün polis tarafından boşaltılmasına Bakan Habeck ile Yeşiller’li KRV Ekonomi Bakanı Mona Neubaur’un destek vermelerini kınadı.
Yani Yeşiller’de ‘ilk isyancılar’ harekete geçti.