Güncelleme Tarihi:
SOVYET Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) öncülüğündeki Doğu Blok ülkeleri ile NATO ülkelerinin de orta menzilli balistik nükleer füzelerde kısıtlamaya gidilmesini, aksi halde Batı Avrupa ülkelerine nükleer füzeler yerleştirilmesini içeren ve 1979 yılında ilan edilen ‘NATO Çift Yön Kararı’, kısa bir süre sonra kurulan Yeşiller’i görünür hale getirdi.
Helmut Schmidt başbakanlığında SPD ile FDP’nin oluşturduğu koalisyon hükümetinin tam destek verdiği Almanya’ya ‘Pershing 2’ füzelerinin konuşlandırılmasını protesto etmek için halk sokaklara döküldü.
10 Ekim 1981 tarihinde Almanya’nın o dönemdeki başkenti Bonn’da düzenlenen barış gösterisine, 300 binden fazla barış sevdalısı katıldı.
Yeşiller’in kurucuları arasında yer alan Petra Kelly de Bonn kent merkezinde düzenlenen bu dev gösteride bir konuşma yaparak silahlanmaya da savaşa da karşı olduklarını ilan etti.
Daha sonraki aylarda da Almanya’nın çeşitli kesimlerinde gösteriler düzenlendi.
10 Haziran 1982 tarihinde ise yine Bonn’da 500 binden fazla kişinin katılımıyla nükleer silahlara karşı tarihe geçen bir protesto gösterisi düzenlendi.
Ve bu gösterilere tam destek veren Yeşiller, 6 Mart 1983’te yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 5.6’sını alarak Federal Meclis’e girmeyi başardı.
KIRMIZI BOYALI SALDIRI
Yeşiller, savaş karşıtı politikasını kararlı bir şekilde sürdürdü.
Ancak zamanla aralarında tutum değiştirenler oldu.
Yeşiller’in o dönemdeki öncülerinden olan Daniel Cohn-Bendit, Sırpların Bosna’da giriştiği katliamın durdurulması için 1992 yılında Alman askerlerinin görev almasını gündeme getirdi.
1998 yılındaki genel seçimlerden sonra Gerhard Schröder başbakanlığında SPD ile Yeşiller’in oluşturduğu koalisyon hükümetinde Federal Dışişleri Bakanı olarak görev alan Joschka Fischer (Yeşiller), Yugoslavya’nın Kosova’da giriştiği savaşın durdurulması için NATO birliklerinde Alman askerlerinin de görev almasına tam destek verdi.
Bu yüzden de 13 Mayıs 1999’da Yeşiller’in Bielefeld’de düzenlenen kurultayında, bir delegenin içi kırmızı boya dolu torbalı saldırısına uğradı.
Fischer’in kulağına isabet eden boya dolu torba geçici hasara yol açsa da Alman askerleri Kosova’da NATO birliklerinde görev aldı.
ATOM BOMBASI TEKLİFİ!
Yeşiller hep Alman Anayasası’nda da öngörüldüğü şekilde savaş bölgelerine Alman silahı gönderilmesi ve satışına karşı çıktı.
Ancak son dönemlerde tutum değiştirerek Ukrayna’ya Almanya’nın silah göndermesine Yeşiller de tam destek verdi.
Yeşiller’in de ortak olduğu koalisyon hükümeti geçen yıl 12.2 milyar Euro hacimli silah ihracına izin vererek bir rekora imza attı.
Hatta eski Federal Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Avrupa’nın kendisini savunabilmesi ve caydırıcı güce sahip olabilmesi için atom bombaları dahil atomlu silahlar üretmesini gündeme getirdi.
Bir zamanlar Yeşiller’in ‘afacan çocuğu’ (enfant terrible) olarak tanınan Joschka, Rusya lideri Vladimir Putin’i atom bombası yağdırma tehdidinden vazgeçirmek için Avrupa’nın da Almanya’nın da atomlu silahlara sahip olmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE DE TUTUM DEĞİŞİKLİĞİ
Evet...
Yeşiller, silahlanma konusunda tutum değiştirirken, yıllarca gösterilere katılarak nükleer santralların kapatılması politikasında ısrar ettiler.
Nitekim bu kararlı tutumları sayesinde Almanya’da faaliyetteki son 3 nükleer santral, 3.5 ay gecikmeli de olsa 15 Nisan 2023 tarihinde kapatıldı.
Tabii enerji krizi yaşanan bir dönemde bu enerji kaynaklarının kurutulması Yeşiller’in gözden düşmesine yol açtı.
Sonuna kadar basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünden yana olan Yeşiller, son dönemlerde bu konuda da tutum değiştirmeye başladılar.
Alman Devlet Televizyonu ZDF’te geçen hafta yayınlanan ‘Berlin direkt’ programında, kadın moderatör “Almanya, Avrupa’da atom bombalarını tartışırken, aynı Almanya’nın enerji krizinin ortasında nükleer enerjiden feragat etmesi ilginçtir. Alman ekonomisinin durumunun kötüleşmesi, refahın düşmesi ve Yeşiller Partili Federal Ekonomi Bakanı’na öfke bununla da ilişkilidir” demesi Yeşiller’i küplere bindirdi.
Kadın moderatörü “Yeşiller’e çamur atmakla” suçlayan Yeşiller Partisi’nden politikacılar oldu.
Hatta ZDF yönetiminden bu söylemlerin ispat edilmesini talep edenler de.
Bütün sanayi ülkelerinde gelişme kaydedilirken, Alman ekonomisinde düşüş yaşandığını Bakan Robert Habeck de itiraf etmektedir.
“Ekonomi Bakanı Habeck, Alman ekonomisi için bir felakettir” diyen Alman ekonomi kurumları yöneticileri vardır.
Yapılan bilimsel araştırmalar, Almanya’daki nükleer santralların kapatılmasının enerji fiyatlarında artışa yol açtığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kaldı ki, çevre ve iklim koruması için Almanya’daki nükleer santrallar kapatılırken, Almanya’nın komşu ülke Fransa’dan nükleer santrallarda üretilen nükleer enerji satın almasının mantığını anlamak da mümkün değildir.
Özgürlükten yana olan Yeşiller’in basın özgürlüğüne, düşünceyi ifade özgürlüğüne müdahale girişimlerini anlamak ise hiç mümkün değildir.