Güncelleme Tarihi:
Elbette İngiltere’de de son yılların en korkunç terör eylemlerinden biri olan kuşatma tüm dünyada olduğu gibi haber bültenlerinin başına ve manşetlere taşındı. Ancak burada Westgate haberlerinin bir farklı yönü daha vardı, eylemde rol aldığı iddia edilen genç bir İngiliz kadın: Beyaz Dul.
Aslında El Şebab da, terör uzmanları da Westgate saldırısında kadın militanların kullanılmadığını inat ve ısrarla söyledi. Ancak Beyaz Dul efsanesi ve konu o kadar çekiciydi ki kimse bunu umursamadı.
***
Beyaz Dul, ya da gerçek adıyla Samantha Lewthwaite 2005 yılında Londra’daki Kings Cross istasyonunda bir intihar saldırısı düzenleyip 26 kişinin korkunç bir şekilde ölmesine neden olan Germaine Lindsay’in dul eşi.
İngiltere Lewthwaite ile Londra’yı derinden sarsan terör saldırısının ertesinde Sun gazetesine terörü kınayan bir röportaj verdiğinde tanıştı.
Gözü yaşlı ve 7 aylık hamile Lewthwaite 19 yaşında basit bir adam olan kocasının “Gittiği radikal camilerde beyninin yıkandığını” söyleyip, saldırıları kınayınca ülkenin toplu hafızasına terörün mağdurlarından biri olarak eklendi.
Hatta saldırıların ardından ülkede Müslümanlara bir tepki doğmasından korkan basın sık sık bu temiz yüzlü kızı örnek göstererek suçlunun İslam değil, gençlerin beynini yıkayan radikaller olduğunu söyledi.
Tam da herkes başındaki türban dışında oldukça sıradan görünen tombul İngiliz kızını unutmuştu ki, 2011 yılında Lewthwaite’in Somali’ye gittiği ve burada El Kaide bağlantılı El Şebab örgütü için çalıştığı ortaya çıktı.
Bundan sonra Lewthwaite ile ilgili şok edici haberler birbirini izledi ve Beyaz Dul efsanesi doğdu.
***
Beyaz Dul batılı turistlerin kaldığı bir oteli bombalamaya çalışmıştı, İngiltere’den gelen yeni militanların eğitiminde görev alıyordu, çocukları için Cihad Rehberi adlı bir kitap kaleme almıştı, yakalanamıyordu çünkü tam bir kılık değiştirme uzmanıydı...
Hatta Kenya’da bulunan bir örgüt evinde ona ait rengarenk iç çamaşırları ele geçirilmişti (Evet aynı bir çizgi roman kahramanı gibi... Kötü olduğu kadar da seksiydi).
İngiltere’deki şöhreti doruğa ulaşmışken Lewthwaite kendine bir de Twitter hesabı açtı. Paylaşımları kendi yaş grubundaki İngiliz kadınlardan çok da farklı değildi, popüler argo kelimeleri kullanıyor, kıskançlık yapıyor, halini tavrını beğenmediği diğer militanlara herhangi bir cuma akşamı Londra’da bir pubda duyabileceğiniz klişe hakaretler yağdırıyordu.
Sonra Lewthwaite bir kez daha evlendi, yeni kocası El Şabab liderlerini yolsuzlukla suçlayınca infaz edildi, Beyaz Dul, “Göz yaşı dökmediğini” söyledi.
***
Hollywood filmlerinden fırlamış gibi görünen bütün bu hikayelere bir anlam veremeyen İngiliz basını Aylesbury kasabasında büyümüş bu sıradan asker kızının nasıl olup da kendini Afrika’da cihatta bulduğunu anlayabilmek için kadının, ailesinin hayatını didik didik etti.
Kimisi genç kadının radikalleşmesini annesiyle babasının boşanmasına, kimisi Müslüman komşularına yordu.
Şimdilik Westgate saldırısında yer aldığına dair şüpheler nedeniyle Interpol’ün kırmızı bültenle aradığı Beyaz Dul’un gizemi henüz çözülemedi.
Ben tüm Beyaz Dul efsanesine rağmen Lewthwaite’nin eski sosyal medya hesaplarından alınmış, belli ki seksi olmaya çalıştığı profil fotoğraflarına baktığımda ya da neredeyse şımarık denebilecek Tweetlerini okuduğumda küçük bir kasabada kabul görememiş, yalnız ve pek de zeki olmayan bir kadından fazlasını görmüyorum.
Ancak belki de bir terör efsanesi olmak için bundan fazlasına da ihtiyaç yoktur.
Beyaz Dul’u çok da parlak bir geleceğin beklemediği ortada, ancak en azından bu garip terörist Avrupa’nın göbeğinde radikalleşen gençlerin İslam kültürünün ve ailelerinin bir ürünü değil, ayak uydurup bir parçası olamadıkları, onları kabul edip yardımcı olamayan toplumun suçu olduğunu bir kez daha ve net bir şekilde göstermiş oldu.