Yazarlar kavgası

Güncelleme Tarihi:

Yazarlar kavgası
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2010 00:00

AVRUPA’da İslam üzerine öncekilerden farklı kıran kırana yeni bir tartışma başladı. Bu tartışma Avrupa’da İslam eleştirmeni olarak tanınan Necle Kelek, Somalili Ayaan Hirsi Ali ve Alman yazar Henryk M. Broder gibi yazarları hedef alıyor.

Haberin Devamı

AVRUPA’da İslam üzerine öncekilerden farklı kıran kırana yeni bir tartışma başladı. Bu tartışma Avrupa’da İslam eleştirmeni olarak tanınan Necle Kelek, Somalili Ayaan Hirsi Ali ve Alman yazar Henryk M. Broder gibi yazarları hedef alıyor. Bu yazarlar Avrupa’da İslam korkusunu yaymak ve medeniyetler çatışmasını kışkırtmakla eleştiriliyor. Önce Fransa’da başlayan tartışma şimdi Alman basınında bir haftadır aralıksız sürüyor. Almanya’nın ciddi gazetelerinden “Frankfurter Allgemeine Zeitung’un (FAZ) Pazar baskısında Claudius Seidel, Kelek, Hirsi Ali ve Broder gibi yazarları “Bizim cihatçılarımız” olarak niteledi. “Süddetusche Zeitung” (SZ) gazetesi kültür bölümü şefi Thomas Steinfeld bu hafta çıkan yazısında aynı yazarları “Bizim kin vaazcılarımız” diye adlandırdı ve bu yazarların da aslında birer köktendinci olduğu yorumunu yaptı. Ardından Necla Kelek bu yazılara FAZ gazetesinde cevap verdi.


***

Haberin Devamı

Bu tartışmalara özellikle “Der Spiegel” yazarı Broder’in tezleri önemli malzeme oluşturuyor. Broder diyor ki, Müslümanların yüzde 99.9’u barışçıl, yüzde 0.1’i cihad yanlısı. Ama bu yüzde 0.1, yüzde 99.9 Müslümanı rehin alıyor. Müslümanlar bu küçük azınlığı dışlamıyor. O nedenle İslamla İslamcılar arasında gerçekçi bir ayırım yapılamaz.


FAZ yazarı Seidel’ın bu yazarlar hakkındaki eleştirileri özetle şöyle: Necle Kelek, İslam’ı uzlaşmaz bir din olarak gösteriyor, bireysel özgürlük, laiklik gibi konuları İslam’ın asla kabul etmediğini savunuyor. Kadına baskı, töre cinayeti ve terörü İslam’ın özelliği olarak niteliyor. Bu tür saptamalar insanda, Avrupa’da yaşayan Müslümanların Müslüman kaldıkları sürece asla entegre olamayacağı duygusunu yaratıyor. Oysa Sicilya, Balkanlar, İtalya’nın Calabria bölgelerine bakıldığında kan davası, kadına baskı, bakirelik, töre gibi anlayışların sadece İslam’a özgü olmadığı ortada. Kelek, cihadın 1683’te Türklerin Viyana önlerinde yenilmesiyle durdurulduğunu savunuyor. O zaman Kelek’e, Batı’nın cihadı ne zaman sona erdi diye sormak gerekiyor? Kuzey Amerika’da yerlilerin kökünün tamamen kazılmasıyla mı? Yoksa kendine dinsizleri imana getirmeyi ve medenileştirmeyi hedef koyan sömergecilikle mi? Batı’da Aydınlanma dönemi ve laiklik Vatikan’da karara bağlanmadı. Bu süreç binlerce yıl aldı.


***

Haberin Devamı

SZ yazarı Steinfeld’in yorumu ise özetle şöyle: Kelek İslam üzerine konuşmayı temelden reddediyor ve sadece çatışmayı öneriyor. Bu çatışmaya karşı geleni ise korkaklıkla suçluyor. Batı değerlerini böylesine savaşçıl amaçla kullanan biri, düşman ilan ettiği radikal İslamcılarla aynı düşüncede davranır. İslam’ı Batı değerlerinin düşmanı olarak gösteren böyle biri o insanlara Batı değerlerini nasıl iletebilir?


Kelek’in bu yazarlara cevabı ise kısaca şöyle: Bu yazarlar İslam kültürüne yabancı. Almanya’da siyasi partiler de örgütlü İslam’la entegrasyon sağlanamayacağını gördü. O nedenle şimdi artık İslam ve uyum üzerine konuşmaktan kaçıyorlar. İslam Konferansında İslam cemaatleriyle diyalog boşa çıktı.


***

Haberin Devamı

Alman kamuoyunda böyle bir tartışmanın başlaması gerekiyordu. Çünkü İslam üzerine tartışmalar tek yönlü gidiyordu. Ancak bizim de yazar Broder’in “Müslümanların yüzde 99.9’u barışçıl, ama yüzde 0.1’ne rehin oluyor, onu dışlamıyor” eleştirisini çok ciddiye almamız gerekir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!