Güncelleme Tarihi:
Buna dur demeliyiz
Nihat Saymaz: Değerli Hürriyet Gazetesi yetkilileri, bu sene İpsala’da 8 saat bekledik. Bu olaya dur demeliyiz. Lütfen destek olup yetkililere iletiniz.
Hayvan muamelesi gördük
Nilsu Arabacı: Gazetede yaşadığımız çileyi bu adrese yazın, yazdığınızı okuyunca çok sevindim. Yaşadığımız çile gerçekten hayvan muamelesi gibiydi! Tam 17 saat bekledik!!! Peki hiç düşündüler mi bu insanlar tuvalet ihtiyaçlarını nerde yapacak? Bir tane tuvalet vardı ama hayvanların bile zor girebileceği şekildeydi, ne ararsan ordaydı, hangi pisliği isterseniz… Bu insanlar beklerken yoruluyor, 3,600 km nasıl gidecek? 17 saat ne demektir, içler acısı…
Alman pasaportlarına bakmıyorlar
Madir Aksoy: Her sene gümrük kapılarında çile çekiyoruz, bu bilhassa Bulgaristan ve Yunanistan gümrüklerinde yaşanıyor. Bu sene 30 Ağustos Cuma günü Türkiye’den Yunanistan’a geçebilmek için Pazarkule sınır kapısında tam 14 saat bekledik ve anca Yunanistan’a geçebildik. Benim gözlemlediğim kadarıyla sorun Bulgaristan ve Yunanistan gümrüklerinde, çünkü adamlar resmen çalışmıyor ve yavaştan alıyor. Bir de Türk pasaportu taşımamızdan dolayı bize kötü davranıyorlar. Örneğin iki oğlumun Alman pasaportu var. Onlara hiç bakmadılar bile. Devamlı kötü karşılanıyoruz. Lütfen bu soruna bir çare bulunuz.
Takıcılar, cam silenler sinir etti
Turgay Bukay: Öncelikle Avrupa’da yasayan biz gurbetçilere çok değer verdiğiniz için teşekkür ederiz. Sağolun, var olun. Ben 12 Temmuz’da Türkiye’ye yola çıktım ve gidişim çok rahat geçti. Ama ne yazık ki, 7 hafta tatilin ardından dönüş yolumuz çileye dönüştü ve inanın böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. Kahramanmaraş’tan 28 Ağustos günü sabah yola çıktım. Akşam saat 20.30’da Edirne’ye vardık. Hem karnımızı doyuralım ve hem de dinlenip öyle yola sabahleyin devam edelim dedik. Bulgaristan’ı gece geçmeyelim istedik. Nitekim öyle de yaptık ve sabah yola çıktık. Ancak otelden ayrılırken Kapıkule’ye gitmememizi bize söylediler ve gitmedik. Bizi Pazarkule sınır kapısına yönlendirdiler. Oraya gittik ve saat 9.30’dan aksam saat 18ç30’a kadar o sıcakta, o kuyruğu, o çileyi çektik. Kuyruk ta Meriç köprüsüne kadar dayanmıştı. 6 yaşındaki çocuğumuzla neler çektiğimizi bir biz birde Allah bilir. Aksilik ya, grip oldu ama Allah’tan fazla ilerlememişti. Ne bir tuvalet var, ne de bizi bilgilendiren. Hatta artık dayanamadım ve sınır kapısına kadar yürüdüm. Arabalarımız bozulur diye bile çok korktuk. Çalıştıralım mı, çalıştırmayalım mı diye. Etraftaki cam silen çocuklara mı sinirlenirsiniz, yoksa takı satan kadınlara mı!? İnanın onlar da bizi sinir ediyorlar. Yok diyoruz almak istemiyoruz illa bize satmaya çalışıyorlar, bu çilenin üzerine.
Lütfen çözüm bulun
Fikret Yağmur: Lütfen Türkiye’deki Bulgaristan giriş çıkışlara çözüm bulun, her sene aynı çile. Lütfen, lütfen çözüm bulun...
Biz de düşünceli davranmalıyız
Serdar Solak: NRW’de tatilin son hafta sonu olduğu için herkes yollara hücum etti. Elbette bu sistem çökecek, biz çarşamba çıktığımız halde gene Edirne’de 11 km kuyruk vardı. Her şeyi devlete mal ediyoruz. Biraz da kendimiz düşünceli hareket etsek diye düşünmüyoruz. Evrakları tam ve konuşma yeteneği olan kimse bu çileyi çekmez. Çekmesi mümkün değil, bunu da yazmadan durmayacağım: Türk gümrüğünde yaptıkları taşkınlığı başka hiçbir gümrük kapısında yapmıyorlar. Çünkü ceza yerim diye korkuyorlar. Türk gümrüğümüzün insanlığı bu durumda da 1 numara. Kimse hakkından fazlasını istemesin. Bulgarlar ve Yunanlar arabaları tek tek adam kaçakçılığı var mı diye arıyor. Onun sıkıntısını da Türk gümrükleri çekiyor. Neden karşı tarafın kapasitesine göre araba bırakmıyorlar?
Her sene çile çekiyoruz
Ayna Ailesi: Yeter artık bıktık bu gümrük çilelerinden. Biz de artık rahat rahat izine gitmek istiyoruz... Her sene ayrı bir çile!!!
Bu kadar olmamalı
Yücel Kahraman: Kapıkule’yi tam 10 saatte geçtik. Bu kadar sürmemeli.
Biz de dönüp kendimize bakmalıyız
Sinan Zengin: Bugünkü gazetede çıkan röportajlarda kapılardaki çileyi anlatmışlar Avrupalı Türkler. Gümrükte çalışanları, Türk, Bulgar ve Yunan gümrük personeli suçluyorlar. Haklılar ama sizin de göz ardı etmemeniz gereken bir şey var: Millet olarak her şeyi son saniyeye bırakır ve işimiz olmayınca bağırmaya ve suçlu aramaya başlarız. Bakın bütün Türk konsolosluklarında da durum böyledir. Kendimizden başka kimseyi düşünmeyiz. Yapılan iş bir ülkeden diğerine geçiştir. Yığılmanın olması normal ama benim anlamak istediğim pazartesi günü işe ya da okula başlayacak olanların neden son gün yola çıktıkları… Kimse kendine. Biraz kendimize bakalım.
Her kapıda ayrı bir sorun
Hasan Aksoy: Ben de ve ailemle dört hafta memleketimizde tatil yaptık, her şey güzel geçti. Ama dönüşte gümrük çilesi yaşadık. Hem de bir tane değil. İpsala’da 15 saat sonra sıra bize geldiğinde çok sevindik ama kısa süre içinde sevincimiz kursağımızda kaldı. Çünkü 1989 yılında KKTC’ye tatile gitmiştim ve Yunan pasaport memuru pasaportumda KKTC mührünü görünce olanlar oldu. Bana Yunanistan’a giriş yasağı koydu ve kâğıt imzalattı. Çaresizlikten geri çıkış yaptık. Oradan döndük Kapıkule’ye. 80-100 kilometre yol yaptıktan sonra bir de ne görelim: 50 kilometre kuyruk var. Oradan vazgeçtik Ve Hamzabeyli Gümrük Kapısı’na yöneldik. Üç kilometrelik gümrüğü geçebilmemiz yedi saat sürdü. Ve en son da Sırbistan gümrüğünde, gümrük memurları grev yaptığı için 13 saat bekletildik.
Toplama kampında gibiydik
Aynur Selova: Yıllardır Türkiye’ye karayolu ile ailece gideriz fakat ilk defa bu kadar büyük bir işkence ile karşı karşıya kaldık. 29 Ağustos Perşembe aksam 19.00’da İpsala gümrük kapısına geldik. Manzara korkuncu ve en az 20 kilometre kuyruk vardı. Başlangıçta buna inanmakta zorlandım. Daha sonra arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde bunun 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın Yunanistan ve Bulgaristan tarafından sabote edilmek istendiği anlatıldı. Doğrusu bunun gerçek olduğunu düşünüyorum. Binlerce insan en az 18 saat insanlık dışı şartlarda aç susuz tuvalet olmaksızın utanç verici bir şekilde, tıpkı toplama kamplarındaki insanların psikolojisinde bekletildik. Neden beklediğimiz konusunda tek yetkiliden bilgi alamadık. İnsanın çıldırmaması elde değildi. Düşünebiliyor musunuz, Avrupa’nın göbeğinde Avrupalı ama medeniyetten insanlıktan nasibini alamamış zavallı yaratıkların akıl ve mantık dışı davranışlarına maruz kalıyorsunuz. Yunan gümrük görevlilerinin küstahlığı anlatılacak gibi değil.
Ben 17, akrabalarım 24 saat bekledi
Hayri Yılmaz: Ben de Sila Yolu magdurlarindan bir Vatandas olarak sesimi duyurmak istiyorum. Perşembe günü 26.08.2013 tarihinde İstanbul’dan aksam 9 gibi yola çıktım. İpsala’dan çıkış yapmak için saat gece 01.00 gibi Keşan yol ayrımına geldigimde gözlerime inanamadım yoğunluk orada başlamıştı ve 1 km sonra Jandarma bizlere “Geri dönüp Bulgaristan’dan çıkış yapmak için burada 10 saatten fazla beklersiniz” diye. Peki Keşan’a gelene kadar bizleri neden Tekirdağ veya Silivri’den çevirmediler? İpsala’yı tercih ettik. Bu da bizim sonumuz oldu. Yaklaşık 19 km 17 saate geçtik. İlerideki akrabalarım yaklaşık 24 saat beklediler. Bu rezaletin birileri hesap vermesi için sesimi duyurmak istiyorum. Türkiye çıkışında yaşananlar insanlık dışı.
Bu sorun çözülmez
Ahmet Durgut: Hürriyet gazetesine duyarlılığından dolayı çok teşekkür ederim. Türkiye bu sorunu çözemez, bu sorun bu günün sorunu değil, bu sorun her zaman vardı. Yine de olacak.
Kimse Bulgaristan’dan geçmesin
Mürsel Akbalta: Bulgar sınır kapısında 8 saatten fazla beklettiler... Hürriyet bir kampanya başlatsın. Bulgaristan’a ambargo uygulayıp, bu ülkeden vatandaşlarımız geçmesin... Onlar da açlıktan ölsün...
Bu saygısızlık sona ermeli
Ali Rıza Aktaş: Allah rızası için şu gümrüklere bir çare bulunsun. Adamlar alıyor ellerine pasaportları, ondan sonra istediğini yapıyor. Bizler bir şey yapamıyoruz. Bunları da sadece Türk pasaportlulara yapıyorlar. Türk vatandaşı ve Türk bayrağımıza yapılan saygısızlığa bir son verilmeli.