Güncelleme Tarihi:
AKADEMİK yıl açılış törenine Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer, Selçuk Yaşar Spor ve Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı ve Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili İdil Yiğitbaşı, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmazer ile akademisyenler, çalışanlar ve öğrenciler katıldı. Törende bu yıl üniversiteye dereceyle giren öğrencilere plaket ve hediyeler de verildi.
‘ACIMIZIN TARİFİ YOK’
Törende konuşan Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Geçtiğimiz haziran ayında aramızdan ayrılan ve Yaşar Üniversitesi’nin bugünlere gelmesinde büyük emeği olan Mütevelli Heyet Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’nu özlemle ve rahmetle anmak isterim. Çok yakın bir tarihte bizleri derinden sarsan, ani ve tarifi olmayan bir kayıp daha yaşadık. Türk sanayisi başta olmak üzere, üniversitemize de birçok katkısı bulunan Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar’ın vefatının ardından bir şeyler söyleyebilmek oldukça güç. Çok zamansız, çok genç bir kayıp oldu. Acımızın tarifi yok. Yenilikçi ve geleceği öngörebilen kimliği ile üniversitemizin özellikle AR-GE projelerine ve öğrencilerimizle öğretim elemanlarımızın girişimcilik projelerine her zaman destek olmuştur. Ruhları şad olsun” dedi.
İNOVASYON VE ARG-GE’NİN ÖNEMİ
Yiğitbaşı, “Bugün burada, kurucumuz ve Onursal Başkanımız Sayın Selçuk Yaşar’ın vizyonu ile genlerimize işleyen ve Yaşar Üniversitesi’nin önemli sac ayaklarından birisi olan sürdürülebilirlik konusunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Sürdürülebilirlik kavramı, 3 temel unsurdan oluşmakta. Çevresel Yönetim, Ekonomik Büyüme ve Sosyal Gelişim. Çevresel Yönetim, yeşil enerji, enerji verimliliği ve geri dönüşüme odaklanmaktadır. Bu yıl yaşadığımız yangın ve sel felaketleri gibi birçok doğal afet bize doğayı koruma bilincinin önemini hatırlatmakta, önlem alınmazsa bu durumun ciddi sonuçlar doğuracağını göstermektedir. Üniversite olarak bu amaçla yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde 2016 yılında TS-EN-ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgesi almaya hak kazandık. Bu, bizler için bu yolda atılmış büyük bir adım olmuştur. Bir diğer unsur olan ekonomik büyüme, inovasyon ve AR-GE’nin önemine dikkat çekmektedir. Akademik çalışmaların ekonomik ve toplumsal değere dönüştürülmesi, yenilikçilik ve girişimciliğin geliştirilmesi amacıyla çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. KOSGEB Destekli Kuzey İzmir TEKMER’in kurucuları arasında yer alıyoruz. Sürdürülebilirlik kavramının üçüncü unsuru olan Sosyal Gelişim ise istihdam yaratma, beceri geliştirme, eğitim gibi konulara yönelmektedir. Bu kapsamda ana hedefimiz; sektör ihtiyaçlarına yönelik açılan bölümlerden, mezun olarak iş arayan değil iş için aranan yetkin mezunları sektöre yetiştirmektir” diye konuştu.
SELÇUK YAŞAR KAMPÜSÜ BÜYÜYOR
Yaşar Üniversitesi’nin yakın gelecekteki projelerine de değinen Yiğitbaşı, “Selçuk Yaşar Kampüsü Yeniden Yapılandırma Projesi’ni başlatmanın heyecanı ve mutluluğu içindeyiz. Kasım ayında inşaatına başlamayı planladığımız yeni eğitim binamızda, dersliklerden laboratuvarlara kadar toplam 30 bin metrekare alana daha sahip olacağız. Bu proje sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde; suyu, enerjiyi ve kaynakları verimli şekilde kullanan, yüksek iç mekân ve hava kalitesine sahip bir yapı olarak LEED kriterleri doğrultusunda gerçekleştirilecek” dedi.
“KAMPÜS RUTİN YAŞAMINA DÖNDÜ”
Rektör Prof. Dr. Cemali Dinçer de konuşmasında, Selim Yaşar ve Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’nu anarak kayıplarından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Rektör Prof. Dr. Dinçer, “Nihayet sizlerle yüz yüze birlikte olmak büyük bir mutluluk. Sonunda kampüsümüz öğrenci sesleriyle derse yetişmek için acele yürüyüşlerle öğle arası sohbetleriyle rutin yaşamına döndü. Tabii ki maske kullanımımız ve bu şekilde kendimizi ve birbirimizi koruma çabamız sürüyor. Bu çaba sayesinde bu dönemi sağlıkla atlatmayı diliyorum” dedi.
DİJİTAL OBEZİTE KAVRAMI
‘Dijital Obezite’ kavramına değinen Prof. Dr. Dinçer, “İçinden geçtiğimiz salgın sürecinde, tüm alışkanlıklarımızla birlikte en çok değişen de dijital platformlarda daha fazla yer almak, toplantılarımızı, derslerimizi gerek işle ilgili gerek de sosyal, iletişimimizi dijital ortama taşımak oldu. Son günlerde, yeni bir kavramla karşılaşıyorum; dijital obezite. Hayatımıza yeni giren dijital obezite kavramı, aşırı ve sağlıksız zihin şişmanlığı anlamı taşıyor. Nasıl ki vücuda yakabileceğinden fazla miktarda kalori yüklemesi obeziteye neden oluyorsa aynı şekilde zihne kullanabileceğinden fazla miktarda, özellikle gereksiz ve yararsız, bilgi ve bildirim yüklemesi de dijital obeziteye neden oluyor. Aşırılıktan uzaklaşıp dengeyi bulmalıyız. Fakat burada çok önemli bir nokta var. Nasıl ki obezitenin tedavisi yemek yemeyi tamamen bırakmak değil dengeli beslenme alışkanlığı kazanmak ise dijital obezitenin çözümü de dijital ile olan bağlantıyı kökten kesmek değil dijitali doğru miktarda ve yapıcı amaçlar için kullanmaktır. Tabii ki teknolojinin var olma sebeplerinden birinin insan hayatını daha ileriye taşımak olduğunu unutmadan. Sürdürülebilir olan budur” diye konuştu.