Yaşamak istiyordu

Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Genel Sekreteri seçilmişti.

Henüz 33 yaşındaydı.
Genç bir genel sekreter.
Bonnluydu.
İlk yaptığımız söyleşide, aynı mahallede Türklerle yaşadığını ve çok yakın
ilişkileri olduğunu söylemişti.
Türk fırınından ekmek, Türk manavdan taze sebze ve meyve aldığını söylemişti.
2001 yılında FDP Genel Başkanı olarak göreve başladığında da gençti. Tam 40 yaşındaydı.

* * *

Birkaç kez söyleşi yaptım o dönemde kendisiyle.
Türkiye’yi destekleyen bir politikacıydı.
Almanya’daki Türklerin ve Türk kökenli insanların eşit haklara sahip olmaları
İçin de yoğun çaba gösterdi.
Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile FDP’nin 2009 yılında oluşturduğu koalisyon hükümetinde Başbakan Angela Merkel tarafından Federal Dışişleri Bakanlığı’na getirildi.
Alışılmışın dışında bir politikacıydı.
Kendisiyle dalga geçebilen bir politikacı.
Dışişleri Bakanı olarak Türkiye’ye yaptığı bir resmi ziyarette özel uçağında beraberdik.
Ankara Kalesi’ni birlikte dolaştık.
Kaledeki esnafla sohbet etti.
Akşam, dönemin Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü.
Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde (AB) görmek istediklerini söyledi.
Türkçe olarak da “Türkiye’nin yönü Avrupa’dır” dedi.
Ertesi gün İstanbul’da bir etkinliğe katıldı.
Almanya’nın kültür politikasını anlattı.
Tabii bir de Boğaz turu attık birlikte.
Aynı akşam geri dönüş yolunda uçakta bir söyleşi daha yaptık.
Hem Türkiye’yi, hem de Almanya Türklerini konuştuk.

* * *

2013 seçimlerinde FDP yüzde 5 barajını aşamayınca Westerwelle aktif politikayı bıraktı.
Ancak kısa bir süre sonra lösemiye (kan kanseri) yakalandığı ortaya çıktı.
Uzun süre tedavi gördü.
Kanseri yenmiş gibiydi.
Westerwelle’yi en son geçen yıl Kasım ayında Berlin’de gördüm.
İki Yaşam Arasında başlığı altında piyasaya sürdüğü kitabının tanıtımına katılmıştı.
“Yaşamak istiyorum. Yaşayacağım” demişti.
Umut doluydu.
Ama ne yazık ki, o amansız hastalık Westerwelle’yi götürdü.
Umutlarını söndürdü.