Yaşam reçeteleri

Güncelleme Tarihi:

Yaşam reçeteleri
Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2011 18:17

Bitkinlik hali, huzursuzluk, sinirlilik,ani öfkelenmeler, baş ağrıları,unutkanlıklar, odaklanma bozuklukları,çarpıntı, terleme ya da uyku hali...Yemekten sonra hayatınız kabusadönüyorsa mutlaka kanda insülin-şekerseviyelerini birlikte araştıran bir şekeryüklemesi yaptırmalısınız.

Haberin Devamı

Kan şekerinin birdenbire düşmesine (hipoglisemi) son yıllarda eskisinden daha sık rastlıyoruz. Bunun temel nedeni beslenme yanlışlarımız. Yiyeceklerdeki karbonhidrat miktarı arttıkça özellikle de şeker, un ve nişasta miktarı çoğaldıkça kan şekerinin yükselme miktarı da artıyor. Ve biz, ne yazık ki bu gıdaları eskiye oranla çok fazla tüketiyoruz. Eğer insülin fazlalığı (hiperinsülinemi) sorununuz varsa bu tür hataların sonuçları daha da vahim olabiliyor. Hiperinsülinemik kişilerde kan şekeri yemeklerden kısa bir süre sonra aniden düşebiliyor. Yemeğe tepki şeklinde oluşan bu düşmelere, reaktif hipoglisemi deniyor.

NE YAPIYOR
Bu insanlar aslında çoğu hipoglisemik işaretleri sık sık yaşıyor ama ya önemsemiyor ya da başka sorunlara bağlıyor. Mesela, yemeklerden sonra oluşan bitkinlik, huzursuzluk, sinirlilik, ani öfkelenme, baş ağrısı, unutkanlık, odaklanma bozuklukları gibi belirtiler, hipoglisemi sorununun varlığına işaret ediyor. Sorun, bazen akla bile gelmeyen reaksiyonlara da yol açabiliyor. Mesela bazı hastalarda tek belirti yemeklerden sonraki ani terleme nöbetleri ve/veya çarpıntı atakları olabiliyor. Reaktif hipoglisemililerin yemek yemelerinin üzerinden daha neredeyse bir saat geçmeden çabucak ve adeta hiçbir şey yememiş gibi acıkmaları da çok tipik bir işaret. Çoğu hasta bu nedenle bir açlık krizi veya şeker krizi yaşayarak soluğu mutfakta alıyor. Ne yazık ki birçoğu metabolik problemin farkında olmadığından “Vücudumun galiba şekere ihtiyacı var” veya “Vücudum şeker istiyor” diye düşünüp zaman kaybediyor.

NASIL ANLAŞILIYOR
Bu insanların çoğu zamanla gazlı ya da gazsız meşrubat ve kolalı içecek ya da meyve suyu tutkunu haline geliyor. Ve yine birçoğu farkına varmadan gofret, çikolata, şekerleme, dondurma, tatlı bağımlısı oluveriyor. Çok daha önemlisi bunların önemli bir kısmı kolay kilo almaktan ve/veya kilo vermede zorlanmaktan yakınıyorlar. Çoğu ödemli ve şiş. Vücutları çok fazla su tutuyor. Yine çoğunun uyku sorunları var. Hatta bir kısmı geceleri birkaç kez terlemelerle uyanabiliyor. Eğer yukarıdaki sorunlar özellikle de yemek sonrası bitkinlik ve uyuklamalardan yakınıyorsanız kanda insülin-şeker seviyelerini birlikte araştıran bir şeker yüklemesi yaptırmalısınız.

BİR BİLGİ


KAN BASINCIM NEDEN DEĞİŞİYOR

Kan basıncı, içinde bulunduğunuz iç ve dış şartlarla da ilişkili olarak ciddi değişmeler gösterebilir. Bu değişmeler, sistolik (büyük tansiyon) basınç için de diyastolik tansiyon (küçük tansiyon) için de söz konusu olabiliyor. Özellikle uykusuzluk, stres, egzersiz, korku, telaş, heyecan, endişe, soğuk ortamlar kan basıncında ciddi (bazen 50-60 mmHg’ye ulaşabilen) değişimlere yol açabiliyor. Burada bilinmesi gereken önemli nokta şu: Eğer sağlıklı biriyseniz, damarlarınız bu tür değişimlere rahatlıkla ayak uydurabiliyor. Yani telaşa gerek yok!

BİR HATIRLATMA

İYOTLU TUZDAN KAÇINALIM MI
İyot noksanlığı ülkemizin en önemli sorunlarından biri. Topraklarımız, suyumuz iyottan fakir, bu nedenle de yiyecek ve içeceklerimizde yeteri kadar iyot yok. Guatrın en yaygın görüldüğü ülkelerden biri olmamızın nedeni de bu. 90’lı yılların sonunda tuzlar iyotlanmaya başladı ve bu son derece doğru bir iş oldu. İyotlu tuzun kullanılmaması gereken özel durumlar olabiliyor (mesela Haşimato hastalığı bunlardan biri) ama prensip olarak iyotlu tuz kullanmakta fayda var.

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU ve Yaşasın Hayat Ekibi

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!