Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraflar: dpa
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2021 09:48
Covid-19 olarak bilinen koronavirüs belası yüzünden aylardır ‘ev hapsine’ mahkûm olan insanlar iyice bunaldı. Büyükanne-büyükbabalarıyla, anne-babalarıyla, eşleriyle-dostlarıyla bir araya gelmekten korkan insanlar, ‘uzaktan kumandalı eğitim’ yüzünden arkadaşlarına hasret kalan çocuklar, ‘yeter artık’ diyerek isyan etmeye başladılar.
HEMEN hemen bütün Avrupa ülkelerinde COVID-19 belasına karşı mücadele çerçevesinde sıkı önlemler alındı.
Avusturya, İtalya başta olmak üzere Almanya’nın birçok eyaletinde ve başka bazı Avrupa ülkelerinde ‘sınırlı sokağa çıkma yasağı’ bile uygulandı.
Daha şimdiden Almanya’da 10 Ocak’a kadar uygulanması kararlaştırılan sıkı önlemlerin ilkbahara kadar devam ettirilmesi yönünde sinyaller bile gelmeye başladı.
Böyle olduğu halde, Noel ve yeni yıl günlerinde bazı Avrupa ülkelerinde insanların ‘normal dönemlerdeki’ gibi hareket ettikleri de gözden kaçmadı.
Bunda hiç şüphesiz o ülkelerdeki yöneticilerin de ‘suçları’ vardı.
Örneğin, Avusturya’da hükümet 26 Aralık itibariyle lokantaların, kafelerin, sinemaların, müzelerin, spor salonlarının, mağazaların kapalı kalma süresini 3 hafta uzatırken, Noel öncesi kayak merkezlerinin açılmasına izin verdi.
Ülkenin çeşitli kesimlerinde 400’ün üzerinde kayak merkezi, otellerini ve kafelerini kapalı tutsalar da, pistlerini ‘bölgede yaşayanlara’ açtı.
Kayak merkezleri ve pistler dolup taştı.
Ama kimin bölgede yaşadığına bakan bile olmadı.
Avusturya’da 10 gün karantina mecburiyeti olduğu halde, pistleri dolduranlar arasında birçok Alman ve başka ülkelerden gelenler de vardı.
Geçen yıl mart ayında en çok COVID-19 vakası görülen Ischgl kayak bölgesi de yine insan doluydu.
‘Apres ski-Partys’ (kayak sonrası partileri) yasak olduğu için müzikli eğlenceler yoktu.
Ama yiyeceklerini, içeceklerini sepetlerine doldurup getiren kış tatilcileri arasında karların üzerinde yan yana, iç içe oturup, yiyip içen, maskeyi de mesafeyi de iplemeyenler vardı.
*
İsviçre’de de öyle.
İsviçre de kayak merkezlerini açtı.
Otelleri de.
İngiltere’ye uçak seferleri durdurulsa da orada yaşayan birçok İsviçreli kış tatilini ülkesinde geçirmeyi tercih etti.
Wallis kantonundaki kayak bölgesi Verbier kayak merkezi dolup taştı.
Daha önceki yıllarda da olduğu gibi, gelenler arasında İngilizler de vardı.
Sayıları eskisi kadar yüksek değildi.
Ama 10 gün karantina mecburiyetini onların da çoğu takmadı.
İngiliz turistlerin de karantina mecburiyetine rağmen yerliler gibi günlerini pistlerde geçirdiği gözden kaçmadı.
Kayak merkezleri çok dolunca müdahale eden polis, uyarı yaparak pistlerin boşaltılmasını istedi. Almanya’da kayak merkezleri kapalı olduğu halde, insanlar Noel ve yılbaşı öncesi kayak bölgelerine akın ettiler.
Başbakan Angela Merkel de, Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder de, Avrupa Birliği (AB) genelinde kayak merkezlerinin kapalı tutulmasından yana ağırlıklarını koydular, ama uzlaşma sağlanamayınca birçok Alman ‘kışın tadını çıkarmak’ için yollara düştü.
Bavyera’daki Schliersee, Spitzingsee kayak bölgelerine tam bir insan akını yaşandı.
Hiç değilse günübirlik de olsa kayak yapmak, kızakla kaymak, hava almak, karlar üzerinde dolaşmak için otomobillerine binip yollara düşenler uzun kuyruklar oluşturdu.
Yolların, park yerlerinin dolup taştığını, kurallara uyulmadığını gören Bölge Valisi Olaf von Lövitz küplere bindi.
Spitzingsee ve Schliersee kesimlerinin ‘yanıp tutuştuğuna’ dikkati çekerek Eyalet Başbakanı Söder’den yardım istedi.
İnsanların bu pandemi döneminde evlerinde kalması için ağırlığını koymasını da.
Saarland ve Harz bölgesinde de kayak bölgeleri dolup taştı.
İnsanların çoğu mesafeyi de maskeyi de takmadı.
*
Evet...
Her alanda özgürlük önemlidir.
Hem de sonuna kadar.
İnsanların kendi yaşamlarını tehlikeye atma özgürlüğü vardır.
Ama başkalarının hayatlarını tehlikeye sokma özgürlüğü yoktur.
Hem de hiç yoktur ve olmamalıdır da.
İşte bu yüzden en büyük ve en önemli özgürlüğün ‘yaşam özgürlüğü’ olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Kendisinin olmasa bile başkalarının yaşam özgürlüğüne saygı kaçınılmazdır.