Yaşam mı, sokağa çıkma özgürlüğü mü?

Güncelleme Tarihi:

Yaşam mı, sokağa çıkma özgürlüğü mü
Oluşturulma Tarihi: Şubat 01, 2021 10:05

Covid-19 olarak bilinen koronavirüs belası dünyayı kasıp kavurmayı sürdürüyor. Bu belanın ne kadar devam edeceği de bilinmiyor.

Haberin Devamı

Yaşam mı, sokağa çıkma özgürlüğü mü
YAKLAŞIK bir yıl önce ortaya çıkan COVID-19 yüzünden şimdiye kadar dünya genelinde 2 milyon 218 binden fazla insan yaşamını yitirdi.
Resmi verilere göre koronavirüs şu ana kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 443 bin, Brezilya’da 224 bin, Meksika’da 158 bin, Hindistan’da 154 bin, Rusya’da 73 bin can aldı.
Avrupa ülkelerinden İngiltere’de 105 bin, İtalya’da 88 bin, Fransa’da 76 bin, Almanya’da 57 bin, İspanya’da 58 bin 500’den fazla insan yaşamını yitirdi.
Türkiye’de de 25 bin 865 insanımız.
Ne zaman defolup gideceği bilinmeyen bu belaya karşı verilen mücadele çerçevesinde dünyanın çeşitli ülkelerinde bir dizi önlemler alındı.
Alınmaya da devam ediliyor.
* Birçok ülkede restoranlar, kafeler, barlar, büyük alışveriş merkezleri (AVM), butikler kapatıldı.
* Çocuk yuvaları ile ilk ve orta öğrenim görülen okullar da.
* Maske ve mesafeyi koruma uygulaması getirildi.
* Çok katılımlı toplantılar, eğlenceler, kutlamalar, düğünler yasaklandı.
* İkiden fazla ailenin bir araya gelmeleri bile.
* Hatta Almanya’da aynı aileden iki yetişkin kişinin, örneğin karı-kocanın birlikte yakınlarını, akrabalarını, komşularını ziyaret etmeleri bile.
* Kiliselerde, camilerde, sinagoglarda toplu ibadetler sınırlandırıldı.
* Toplu cenaze törenlerine de sınırlandırma getirildi.
* Pandemi sürecinde hayata geçirilen bu kısıtlamalar insanları çileden çıkardı.
Özellikle de sokağa çıkma yasakları.

*

Haberin Devamı

Hollanda’da saat 21.00-05.00 arası uygulanan sokağa çıkma yasağını protesto etmek için insanlar sokaklara döküldü.
Amsterdam, Rotterdam ve Lahey başta olmak üzere ülkenin çeşitli kesimlerinde düzenlenen gösteriler sırasında araçlar ateşe verildi, marketler yağmalandı, vitrinler kırıldı, polisler ve görüntü alan kameramanlar saldırıya uğradı.
Neredeyse tam bir iç savaş havası yaşandı.
İspanya, Portekiz, İngiltere, Fransa, Belçika, Danimarka, Almanya’da ve başka Avrupa ülkelerinde de alınan önlemle protesto edildi.
Almanya’da kendilerini ‘aykırı düşünenler’ ve ‘İmparatorluk Vatandaşları’ olarak niteleyenlerin öncülüğünde düzenlenen protesto gösterilerine aşırı sağcılar, neonaziler ile sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) yandaşları da destek verdi.
Bu gösterilerde maske yasağı ve mesafeyi koruma kurallarına uyulmadı.
Danimarka’da hükümetin aldığı önlemleri protesto sırasında yüzüne Başbakan Mette Frederiksen’in fotoğrafının yapıştırıldığı, üzerinde ‘Öldürülmeli’ yazılı bir oyuncak bebek yakıldı.
“Bıktık artık, Danimarka’ya özgürlük” sloganları atan bazı göstericiler polise saldırdı.
Çek Cumhuriyeti’nde yasak olmasına rağmen, işletmeciler restoranları ve kafeleri açıp müşteriye hizmet verdi.
Polonya’da da lokanta ve kafe işletenler sosyal medya üzerinden “Açacağız” diye toplu eylem başlattı.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi, Avrupa ülkelerinde de yasakların ihlal edildiği gözden kaçmadı.
Almanya’nın çeşitli kesimlerinde birçok kişi kafelerde, barlarda, lokantalarda bir araya gelip eğlenirken, yakalanıp para cezasına çarptırıldı.
Evlerinde parti verenler de.
Diğer ülkelerde de öyle.

*

Haberin Devamı

Evet...
COVID-19 belası yüzünden insanların yaşam biçimleri altüst oldu.
İnsanlar birbirlerini ziyaret etmekten, birlikte oturup sohbet etmekten bile korkmaya başladılar.
Tabii isyan etmeye de.
“Yeter artık, bitsin bu kısıtlamalar” diyenler çoğaldı.
İnsanların evrensel demokratik temel hak ve özgürlüklerinin büyük ölçüde kısıtlanmasına tepkiler arttı.
Evet...
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 3’üncü maddesinde “Yaşamak, özgürlük ve kişisel güvenlik her ferdin hakkıdır” denilmektedir.
COVID-19’la mücadele önlemleri yüzünden insanların en doğal demokratik hakkı olan ‘özgürlük’ büyük ölçüde sınırlandırılmıştır.
Ama şurası da bir gerçek ki, hayata geçirilen kuralların istismar edilmesi daha fazla insanın yaşamını yitirmesine yol açacaktır.
Çünkü bu mikrobun ne kadar korkunç ve bulaşıcı olduğu görüldü, ama ne kadar süreceği hâlâ bilinmemektedir.
Yaşamak, özellikle de sağlıklı yaşamak da özgürlük ve güvenlik gibi insanların en demokratik temel hakkıdır.
İşte o yüzden “Yaşam mı, sokağa çıkma özgürlüğü mü daha önemli?” diyoruz.

 

BAKMADAN GEÇME!