Yasak tanımayan ‘Aykırı Düşünenler’

NİTEKİM 1 Ağustos itibariyle Almanya’ya giriş yapacak 12 yaşından büyük olan herkesin negatif koronavirüs test sonucunu ibraz etmesi, ancak aşılarını yaptırmış olanlar ile Kovid-19 geçirerek iyileşenlerin bundan muaf tutulması kararlaştırıldı.
Türkiye’den gelecekler için de öyle.
Ancak delta varyantlı bölgelerden gelenler aşılarını tamamlamış veya Kovid-19 geçirerek iyileşmiş olsalar bile Almanya’ya girişte negatif test sonucunu göstermeleri karara bağlandı.
Bu, hiç şüphesiz böyle bir karar almak zorunda kalan politik sorumlular için de kolay olmadı.
Ancak ülkede yaşayan herkesin sağlığının tehlikeye girmesine meydan vermemek için böyle bir kararın alınması kaçınılmazdı.
*
Ama belirli kesimler, hükümetin bu uygulamasına yine isyan ettiler.
Hemen harekete geçerek başkent Berlin’de protesto gösterileri düzenlemek için ilgili birimlere izin verilmesi için başvuruda bulundular.
Başvuranlar arasında Stuttgart merkezli ‘Querdenken 711’ (Aykırı Düşünenler 711) de vardı.
1 Ağustos Pazar günü öğleden sonra başkent Berlin’de tarihi Brandenburg Kapısı’na açılan 17 Haziran Caddesi üzerinde 22 bin 500 kişinin katılacağı protesto gösterisine izin verilmesini istedi.
Tabii polis gösteriye katılacak ‘Aykırı Düşünenler’in mesafe ve maske kurallarına daha önceki dönemlerde de olduğu gibi yine uymayacaklarını bildiği için izin verilmesine karşı çıktı.
Nitekim Berlin İdari Mahkemesi de bu görüşü paylaştı ve ‘Aykırı Düşünenler’in gösteri yapmasına izin vermedi.
Aynı hafta sonu ve pazartesi günü Berlin’de farklı 12 yerde gösteri yapılması başvurularını da geri çevirdi.
Ama gösterilerde ısrar eden organizatörler bir üst mahkemeye başvurdu.
Berlin-Brandenburg Yüksek İdari Mahkemesi de mesafe ve maske kurallarına uyulmayacağından hareket ederek, Kovid-19 virüsü yoluyla insanların sağlık ve yaşamının tehlikeye gireceği gerekçesiyle gösteri yasağına onay verdi.
Hem de geçtiğimiz cumartesi akşamı.
*
Ama ‘Aykırı Düşünenler’ yasağı da yasayı da takmadılar.
Yüksek İdari Mahkemesi’nin ‘yasak’ kararına rağmen Berlin’in farklı kesimlerinde sokaklara döküldüler.
17 Haziran Caddesi’nde, ünlü Alexander Meydanı’nda, Berlin Olimpiyat Stadyumu yakınlarında protesto gösterileri düzenlediler.
Hem de “Barış, özgürlük ve temel haklar için” sloganıyla.
“Herkesin barış içinde refahı için bizim yolumuz” sloganıyla da.
“Özgürlük ve barış yılı-Pandemi sonrası yaşam” sloganıyla da.
Televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler gerçekten tedirgin ediciydi.
‘Ayıkırı Düşünenler’ de, onlara destek veren diğer göstericiler de maskesizdi.
Herkes el ele, kol kola, yan yana, iç içeydi.
Polisin uyarılarına kulak asan da, aldırış eden de yoktu.
Polisin “Dağılın” uyarısını ipleyen de yoktu.
Yasaların ve yasakların ayaklar altına alınmasına daha fazla göz yumamayan polisler müdahale etmek zorunda kaldı.
Bazı göstericilere 1000 euroya kadar para cezası kesildi.
600’e yakın gösterici gözaltına alındı.
Kalp krizi geçiren bir gösterici ise tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayıp yaşamını yitirdi.
*
‘Aykırı Düşünenler’ polisin müdahalesiyle dağılırken, aralarındaki komplo teorisyenleri devreye girdi.
Her zaman olduğu gibi yine Microsoft’un kurucusu Amerikalı Bill Gates’i Kovid-19 aşısıyla insanlığı yok etmek istemekle suçladılar.
5G teknolojisiyle virüsün yayıldığı iddiasını yinelediler.
mRNA aşısının insanın genini değiştirdiğini de.
BioNTech ve Moderna gibi aşıların kadınları kısırlaştırdığı gibi öldürdüğünü de.
Hatta hükümeti, bu yaz yapay yeni bir sivrisinek türü üreterek aşı yaptırmak istemeyenleri ısırtıp onların yardımıyla ‘gizlice’ aşılamayı hedeflemekle bile suçladılar.
Daha da ileri giderek, üretilen bu sineklerin göstericilerin aralarına salıverildiği şeklinde komplo teorileri üretmekten bile geri kalmadılar.
Yani yasak tanımayan “Aykırı Düşünenler’ komplo teorileriyle insanların kafalarını karıştırmaya ve huzurlarını bozmaya başladılar.