‘Yasa dışı işgal, barışın önündeki en büyük engel’

“HAMAS’ın 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirdiği saldırı, acımasız bir terör eylemi ve uluslararası hukukun iğrenç bir ihlalidir. Cinayet, işkence, cinsel şiddet ve rehin alma eylemlerinden oluşan bu medeniyet ihlalini mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Tüm rehineler Hamas tarafından derhal serbest bırakılmalıdır. Gazze’de devam eden çatışmalar büyük bir insani acil durum yaratmaktadır. Aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu 2 milyondan fazla insan hayati kaynaklardan mahrum bırakılmıştır. IDF (İsrail ordusu) bombardımanı ciddi hasara ve 7 binden fazlası çocuk olmak üzere yaklaşık 25 bin kişinin ölümüne neden olmuştur. Sivillerin çektiği acıların hafifletilmesi ve rehinelerin serbest bırakılması için acil bir insani ateşkes şarttır ve bu da barış için gerekli bir koşuldur. Bu aynı zamanda bölgeye çok ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılmasına, temel ve hayati hizmetlere erişimin yeniden sağlanmasına da yardımcı olacaktır.

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM
Çatışmanın tırmanması tüm bölge için ciddi riskler barındırmaktadır. Batı Şeria’daki şiddet ve artan gerilim, ateşkesin aciliyetini ortaya koymaktadır. Ateşkes sağlandıktan sonra, kalıcı barışı teşvik etmek üzere yoğun diplomatik çabaların derhal başlatılması hayati önem taşımaktadır. Bu, her iki halkın haklarının ve onurunun tanınmasını ve hem İsrail hem de Filistin liderliğinin sorumlu tutulması ihtiyacını içerir. İsrail ve Filistin’in güvenliği ve geleceği ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. Sadece siyasi bir çözüm barış ve güvenlik arzusunu yerine getirebilir.
İki devletli çözüm, sürdürülebilir barışın anahtarı olmaya devam etmektedir. İki devletli çözüme verilen destek, uluslararası yeniden inşa yardımının sağlanması ve Gazze ve İsrail’de devlet altyapısının desteklenmesi de dâhil olmak üzere eyleme dönüştürülmelidir. Kapsamlı bir çözüme uluslararası hukuka uygun olarak ve ilgili tüm taraflar dikkate alınarak ulaşılmalıdır. Olası iki devletli bir çözümün gerçekleştirilmesini tehlikeye atan eylemler karşısında hem İsrail hem de Filistin liderliğinin eşit derecede sorumlu tutulması büyük önem taşımaktadır.

BU NEFRETİ KINIYORUZ
İsrailliler ve Filistinliler bağımsız yaşayabilir ve uluslararası alanda tanınan devletler de barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayabilmelidir. Filistin topraklarının yasa dışı işgali ve İsrail yerleşimlerinin genişletilmesi barışın önündeki en büyük engellerdir ve ele alınmalıdır. Bölgedeki sorumlular, çatışmanın çözümsüz kaldığı mevcut, sürdürülemez ve riskli statükoya geri dönüşün bir seçenek olmadığının farkına varmalıdır. Ne Hamas’ın ne de diğer grupların Gazze’yi İsrail’in güvenliğini tehdit eden faaliyetler için bir üs olarak kullanmaya devam etmemesi şarttır. Bu çatışma, artan anti-Semitizm, Filistin karşıtlığı ve İslamofobi şeklinde Orta Doğu’nun çok ötesine yayılmaktadır. Bu nefreti her türlü şekliyle kınıyor ve bu çatışmaya ilişkin görüşlerin açık ve saygılı bir şekilde tartışılması için demokratik bir hakka duyulan ihtiyacı vurguluyoruz. Şiddet döngüsünü sona erdirmek ve barışçıl bir geleceği mümkün kılmak için ortak bir diplomatik girişime ihtiyaç vardır. Alman hükümeti uluslararası hukuka uyulmasını sağlamak ve İsrailliler ile Filistinlilerin barış ve güvenlik içinde yaşayabilecekleri bir ortam yaratmak için çalışmalıdır.”

KİMLER İMZA ATTI
Bildiriye imza atan Alman milletvekilleri şu isimlerden oluştu: Federal Meclis Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz, Sanae Abdi, Macit Karaahmetoğlu, Adis Ahmetoviç, Isabel Cademartori, Manuel Gava, Jasmina Hostert, Anna Kassautzki, Dirk-Ülrich Mende, Rasha Nasr, Christian Petry, Nina Scheer, Johannes Schraps, Ralf Steğner, Derya Türk-Nachbaur, Lena Werner, Nezahat Baradarı, Gülistan Yüksel, Armand Zorn, Frank Junge.