Güncelleme Tarihi:
TASV’nin Giessen’deki binasında yapılan toplantıda, kanserli hasta çocuk ve gençlerin aileleri ile yakınlarına destek veren ‘yardım gruplarının’ çoğaltılması önerildi. Bu proje çerçevesinde kökenlerine, dinlerine, milliyetlerine ve dillerine bakılmaksızın hem hasta çocuk ve gençlere hem de ailelerine hizmet verilmekte olduğu ve bunun sürdürüleceği de vurgulandı. Giessen’de düzenlenen toplantıda konuşan TASV Genel Müdürü Ayla Gediz, söz konusu ‘yardım gruplarında’ kanserli çocuğu olan ebeveynlerin karşılıklı olarak fikir alışverişinde bulunduklarını, birbirlerini daha iyi anladıklarını belirtirken, kendilerinin de bir nevi terapi ve tedavi gördüğüne ve bu sayede hem moral hem de motivasyonlarının yükseldiğine işaret etti. Bu gruplardaki etkinliklere çocukları kansere yeni yakalanan ebeveynlerin de katıldıklarına ve hastalığı büyük ölçüde yenmiş çocukları ve onların ailelerini görünce de umutlarının arttığına da dikkat çekti. Gediz, bu tür hizmetlerin göçmen kökenli insanlar için başka hastanelerde de verilmesi ve ‘yardım grupları’ oluşturulması gerektiğini özellikle vurgularken, “Çünkü bu sadece hasta yakınlarının değil, aynı zamanda hastanelerin de yararınadır” dedi.
‘DİL YETERSİZLİĞİ SORUN OLUYOR’
Proje çalışanı Amira Berazek de oluşturulan ‘yardım grubunda’ farklı millet ve dinlerden ebeveynlerin bulunduğunu belirtirken, “İnsanlar deneyimlerini paylaşıyor, birbirlerine destek oluyorlar. Tam bir dayanışma sergiliyorlar. Umutları artıyor” diye konuştu. Justus Liebig Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Dieter Körholz da ‘yardım gruplarının’ uyumun nasıl birlikte yaşanabileceğini, birbirini anlama sürecinin nasıl oluşabileceğini gösteren iyi bir örnek olduğunu söyledi. Prof. Körholz, “Giessen’de başlattığımız bu girişimin temelde her çocuk ve gençlik merkezinde uygulanması gerektiğine inanıyorum. Çünkü karşılıklı değişim çok önemli. Birbirimizin endişelerini ve ihtiyaçlarını anlamamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi. Ayrıca dil yetersizliği nedeniyle zaman zaman hasta ve hasta yakınlarıyla iletişim sorunları yaşadıklarını, tercümanların bile terimler nedeniyle zorlandığını belirtirken, bu aşamada oluşturulan ‘yardım gruplarının’ kendilerine ve anne babaların terapilerine önemli katkıda bulunduklarının altını çizdi.