Güncelleme Tarihi:
AMERİKAN otomotiv devi General Motors'un (GM) Avrupa'daki Opel fabrikalarını kapatma planları, Almanya'nın Rüsselsheim, Bochum, Kaiserslautern ve Eisenach kentlerindeki fabrikalarda çalışan binlerce kişi ve yakınlarını aylardır huzursuz ederken, politik sorumluluk taşıyanların da uykusunu kaçırdı.
Ancak Başbakan Angela Merkel ile SPD'nin başbakan adayı ve Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in kararlı tutumları sayesinde, onbinlerce insanın işsiz kalması, yakınlarının perişan olması en azından “şimdilik” engellendi.
GM, Avrupa'daki Opel işletmelerini kapatma yerine Merkel ve Steinmeier'in tercih ettiği Avusturya-Kanada kökenli, Rus destekli Magna şirketiyle üretime devam kararı aldı.
Böylece, Almanya'daki Opel tesislerinde çalışan 27 bin kişinin yanı sıra yan üretimdeki onbinlerce çalışanın bugünden yarına işsiz kalması engellendi.
Ancak Opel'in Almanya'daki tesislerinde rantabl bir biçimde üretime devam edilebilmesi için tasarrufun kaçınılmaz olacağı ve 4 bin 500'e yakın kişinin işini kaybedeceği belirginleşmeye başlar başlamaz, muhalefet hemen saldırıya geçti.
Muhalefetin ağır topları, “bu apaçık bir seçim yatırımıdır” diyerek Merkel'le Steinmeier'i adeta topa tuttu.
Ülkede yaşayan insanların refahı, çalıştıkları veya çalışacakları bir işyeri olması, çocukların iyi bir eğitim görmesi, iktidarda sorumluluk taşıyan politikacıların görevlerinin başında gelir.
Merkel ve Steinmeier, “seçim yatırımı” bile olsa, ısrarlı tutumları sayesinde onbinlerce insanın geleceğinin kararmasına meydan vermemiştir.
Bu, onların politik başarısıdır.
Ama verilen kredi garantisi ile Almanya'daki Opel tesislerinin üretime devam edebilmesi, “Opelaner” (Opelcilerin) ve yakınları için bir şanstır.
Çünkü bu karar, onların geleceğini şekillendirecek ve kaderini belirleyecektir.
Buna benzer tartışmalar daha önceki dönemlerde de yaşandı.
Almanya'nın inşaat devlerinden Philipp-Holzmann 1999 yılında ödeme güçlüğü çektiği için iflasla karşı karşıya kaldığında dönemin SPD'li Başbakanı Gerhard Schröder devreye girdi.
Schröder, bankaları ikna ederek Philipp-Holzmann'a kredi vermelerini sağladı.
24 Kasım 1999 tarihinde Gerhard Schröder Frankfurt'ta Philipp-Holzmann çalışanlarına şu müjdeli haberi verdi: Başardık. Bankalar toplumsal, ekonomik ve sosyal sorumluluklarını üstlenmelerini takdir ve saygıyla karşılıyoruz.
Yalnız Philipp-Holzmann çalışanları değil, Schröder'in bu tutumunu Almanların çoğu alkışladı.
O zamanlar Almanya'da genel seçim yoktu...
Gerhard Schröder, başbakan seçileli daha bir yıl olmuştu.
Yani Schörder'in “seçim yatırımı” gibi niyeti yoktu.
Onun hedefi seçim kazanmak değil, onbinlerce insanın işyerini kaybetmelerini engellemekti.
Bunu başardı da...
Ancak, Philipp-Holzmann 2 yılı aşkın bir süre sonra “havlu atıp”, iflasını verdi.
Schröder'in ağırlığını koyması da iyi niyeti de yetmedi...
Hiç şüphesiz, bu “kötü örnekleri” örnek alıp, “Nasıl olsa kurtarılamayacak. Vergi mükelleflerinin parası çarçur edilmesin. Bırakın iflasını versin” demek kolaydır.
Ancak politik sorumluluk taşıyanların “kolayı seçme” gibi bir hakkı yoktur.
Olmamalıdır da...