Güncelleme Tarihi:
SAYIN Başbakan’ım...
Sayın Recep Tayyip Erdoğan...
Bundan birkaç gün önce Hürriyet’te okudum...
Aynı şeyleri televizyon ekranlarına yansıyan konuşmanızda da duydum...
“1 ay içinde babasını bu ülkeden kovan CHP kafasına girmiş. Açıklama yapıyor Kılıçdaroğlu, ‘Bu toprakların evladı’ diye. Hangi bu toprakların evladı? Kahire’de doğmuş. 30 yaşında Türkiye’ye gelmiş. Kimi aldatıyorsunuz? Bu toprakların evladı biziz. Burada doğduk, burada büyüdük, burada çalışıyoruz...”
Bu sözleri rakip adayı yıpratmak için söylemiş olabilirsiniz... Bir politikacı olarak etik de bulabilirsiniz... Ancak yurtdışında yaşayan milyonlarca Türk insanı adına üzüldüm ben... 1961 yılında Almanya’ya başlayan işgücü göçünden bu yana geçen 53 yıl içinde dünyanın çeşitli ülkelerinde milyonlarca Türk insanı ikinci bir vatan buldu. Milyonlarca Türk yurtdışında dünyaya geldi...Bazıları yaşadıkları ülkelerin vatandaşlıklarını aldı...Bazıları çifte vatandaş statüsü kazandı... Bavyera’nın bir köyünde dünyaya gelip doğuştan Alman vatandaşı olduğu halde İlker de, Filiz de, Hasan da, Fatma da Türkiye’den kopmadı.
Onlar Türk kökenlerini, Türk kültürlerini, Türk geleneklerini ve Türk dilini hem yaşayıp hem de yaşattılar.
Atalarının, dedelerinin, ninelerinin yıllar önce gelecek nesillere daha güzel bir yaşam ortamı yaratabilmek için kalkıp geldikleri köyleri, kasabaları, kentleri hiçbir zaman unutmadılar.Fırsat buldukça her zaman anavatan gözüyle baktıkları atalarının memleketini, kendi memleketlerini ziyaret ettiler. Akrabalarıyla kucaklaştılar...
Atalarının ülkesiyle gurur duydular...
“İşte benim vatanım” dediler...
Bu insanlar, kendi yaşadıkları ülkelerde çoğu kez ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüler... Onlara önceleri misafir işçi (gastarbeiter), daha sonraları yabancı (auslaender) ve son dönemlerde de göçmenler (migranten) gözüyle bakıldı.
Doğuştan Alman, Fransız, Belçika, Hollanda, İsveç vatandaşı oldukları halde onlar hep “Nereden, hangi ülkeden geliyorsunuz?” sorusuna muhatap oldular.
* * *
Evet, Sayın Erdoğan, babası o dönemde Mısır’da yaşadığı veya yaşamak zorunda kaldığı için Kahire’de dünyaya gelen Ekmeleddin İhsanoğlu için “Hangi bu toprakların evladı? Kahire’de doğmuş” demenize milyonlarca Türk kökenli insan adına üzüldüm. Bu satırları okurken ve söylediklerinizi televizyonda dinlerken Almanya Başbakanı Angela Merkel ile başbakanlıkta kızlı erkekli Türk gençleriyle yaptığınız ve televizyonda canlı yayınlanan toplantıda söyledikleriniz aklıma geldi.
O gençlere “Bulunduğunuz ülkenin dilini çok iyi öğrenin. Yaşadığınız ülkenin vatandaşı olun. En iyi eğitim kurumlarında öğrenim görün” diyordunuz...
Düsseldorf’ta, Köln’de, Berlin’de onbinlerce Türk ve Türk kökenli insanla yaptığınız toplantılarda da benzer şeyler söylediğinize tanık oldum.
* * *
Evet, Sayın Başbakan’ım, bu çocuklar, bu gençler, hatta onların anne babaları Türkiye toprakları üzerinde doğmadılar...
Ama onlar hep Türkiyeli kaldılar...
Onlar, o topraklarda doğmasalar da o toprakların evlatlarıdır...
Onlar, o topraklarda büyümeseler de o toprakların evlatlarıdır...
Onlar, o topraklarda çalışmasalar da o toprakların evlatlarıdır...
Kaldı ki, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı Mustafa Kemal Atatürk de, o topraklar için canlarını veren yüzbinlerce şehit de o topraklarda dünyaya gelmemişti.
Bu satırları Berlin’de doğmuş ve liseyi yeni bitirmiş bir Türk genci açık mektup olarak yazmış. Ama inanın yurtdışında yaşayan milyonlarca Türk kökenli insan da böyle düşünmektedir... Ne olur yapmayın Sayın Erdoğan... Bu insanları küstürmeyin...
Bu insanlar bizim insanlarımızdır...
Onları küstürmeyelim...