Yanlış günah keçisi

Güncelleme Tarihi:

Yanlış günah keçisi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2023 10:11

Bu yılın ortalarında yayımlanan ‘Dünya Mutluluk Endeksi’ne bakıyorum. Dünyanın en mutlu insanları Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsrail, Hollanda, İsveç, Norveç, İsviçre, Lüksemburg ve Yeni Zelanda’da yaşıyor.

Haberin Devamı

Yanlış günah keçisi

Evet...
İlk 10’da 4 İskandinav ülkesi.
Dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ülkelerin başında gelen Amerika Birleşik Devleri (ABD) ise ancak 15’inci, Almanya 16’ıncı, İngiltere 19’uncu, Japonya 47’inci ve Çin 64’üncü sırada yer alıyor.
Bu da Türkçedeki “Parayla mutluluk olmaz” özdeyişinin ne kadar da yerinde olduğunu gösteriyor.
Zambiya, Tanzanya, Comoros, Malavi, Botswana, Kongo, Zimbabwe, Sierra Leona, Lübnan ve Afganistan da son 10 sırada yer alıyor.
Bu da parasız da mutluluğun olmayacağını gösteriyor.
137 ülke arasında Türkiye 106’ncı sırada yer alıyor.
Tabii bu her ne kadar başka nedenler olsa da az parayla mutlu olunmayacağını gösteriyor.

Haberin Devamı

İLK SIRALARDA MAALESEF YOK
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üç yılda bir yapılan ve hafta başında açıklanan PISA kısa adıyla tanınan ‘Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’ araştırmasına bakıyorum.
15 yaşındaki öğrencilerin modern toplumda yerlerini alabilmeleri için gereken temel bilgi ve becerilere hangi düzeyde sahip olduklarını içeren ve matematik, okuma, fen bilgisi alanlarında yapılan bu araştırmanın ilk sıralarında, ABD’yi de Almanya’yı da İngiltere’yi de Fransa’yı da göremiyorum.
37 OECD ülkesiyle birlikte toplam 81 ülkede yapılan bu araştırmanın ilk sıralarında Singapur, Hong Kong, Japonya, Güney Kore, Estonya, İsviçre, Kanada ve Hollanda yer alırken, gözler gelişmiş bir sanayi ülkesi olan Almanya’yı da arıyor.
Ama nafile...
Almanya ancak 24’üncü sırada yer alabilmiş.

BU İLK PISA ŞOKU DEĞİLDİ
Yapılan testlerde, 15 yaşındaki her 5 Alman öğrenciden birinin okuma seviyesinin ilkokul öğrencisi düzeyinde olduğu belirlendi.
Matematik ve fen bilgisinde de öyle.
Alman öğrenciler her üç alanda da OECD ortalamasının altında kaldı.
Bu, Almanya ve Almanlar, tabii ülkede yaşayan göçmenler ve göçmen kökenliler için de tam bir “PISA şoku” oldu.
Ama bu ilk “PISA şoku” değildi.
2001 yılında yayınlanan ilk PISA araştırmasıyla da Almanya bir şok yaşamıştı.
Almanya o zaman da ‘sınıfta kalmıştı’...
Daha önceki araştırmalarda olduğu gibi son araştırmada da Almanya ailelerin sosyal konumlarının, eğitim düzeylerinin çocuklarının başarı düzeyini, daha doğrusu ‘başarısızlık düzeyini’ etkilediği ortaya çıktı.
Göçmen kökenli öğrencilerin, göçmen kökenli olmayan öğrencilere göre daha az puan aldıkları da.
Örneğin matematikte, göçmen kökenli olmayan öğrenciler 501 puana ulaşırken bu rakam göçmen kökenlilerde 448’de kaldı.
Özellikle de birinci nesil göçmen kökenli ailelerin çocuklarının matematikte aldıkları puan 399’u geçmedi.

Haberin Devamı

RÜTLI SCHULE’YE GİTSİNLER
Tabii bu veriler üzerine Almanya’da bazı politikacılar ve gazeteler hemen ‘günah keçisi’ni buldu.
Gözler birden yeniden göçmen kökenlilere ve göçmen kökenli çocuklara çevrildi.
Tabii işlerine gelmediği için Finlandiya, İsveç, Danimarka ve Norveç gibi İskandinav ülkelerinde, öğrencilerin ailelerin sosyal konumuna, zengin fakir, eğitimli, daha az eğitimli, eğitimsiz olduğuna, göçmen kökenli olup olmadığına bakılmaksızın Almanya’daki yaşıtlarına göre daha başarılı olduklarını görmezden duymazdan geldiler.
Finlandiya’daki eğitim sistemine göçmen kökenli öğrencilerin çok iyi entegre olup başarılı olduklarını da.
Aslında Almanya’daki politik sorumluların ve eğitim sistemine dönük çalışma yapanların çok uzaklara gidip kafa yormalarına gerek yok.
2006 yılında ‘sorunlu okul’ ilan edilen başkent Berlin’in Neukölln kesiminde öğrencilerinin yüzde 35’i Arap, yüzde 25’i Türkiye kökenli, sadece yüzde 17’si Alman olan ve şu anda adı ‘Campus Rütli Gemeinschaftsschule’ (Rütli Kampüsü Karma Okulu) olan ‘Rütli Schule’ye (Rütli Okulu) gitsinler yeter.
İşte bir zamanların ‘sorunlu okulu’ Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Johannes Rau’nun eşi Christina Rau başta olmak üzere sağduyulu çevrelerin ve yöneticilerin, eğitimcilerin sahip çıkması sayesinde ‘örnek okul’ haline geldi.
Göçmen kökenli öğrenciler bireysel yetilerine göre desteklendi.
Şans ve fırsat eşitliği sağlanarak başarı oranları artırıldı.
Ve atılan akıllı adımlar, iyi niyetle ‘eğitimde ve başarıda şans eşitliğinin’ Almanya’da da mümkün olacağı gözler önüne serildi.
İşte o nedenle Almanya’da eğitim alanında sorumluluk taşıyanların çok uzaklara gitmelerine, dünyayı yeniden keşfetmelerine gerek yok.
Yanlış ‘günah keçisi’ arayanların da...
Başkent Berlin’deki ‘Campus Rütli Karma Okul’a gitsinler ve nereden nereye, nasıl gelindiğini öğrensinler yeter...

BAKMADAN GEÇME!