Güncelleme Tarihi:
Almanya Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Özoğuz, yabancıların topluma uyumu konusunda "hala yapacak çok şeylerin olduğunu" söyledi.
Almanya'da yaklaşık 9 ay önce bakanlık görevine getirilen Özoğuz, başkent Berlin'deki Federal Basın Evi'nde yabancıların ülkedeki durumunu ele alan 10. Yabancılar Raporu'nu tanıttı.
Özoğuz, Almanya'nın, uzun bir zaman göç ülkesi olduğunu kabul etmek istemediğini, bundan dolayı on yıllar önce yapılmayanları şimdi telafi etmekle geçirdiklerini ifade etti. Bunun özellikle uyum kurslarında ve eğitim sisteminde görüldüğünü belirten Özoğuz, "Bu konuda yapacak daha çok şeyimiz var" dedi.
Son 15 yılda ülkede çok şeyin değiştiğini savunan Özoğuz, 2000'de Vatandaşlık Yasası kapsamında yapılan tartışmalarla ülkede göçle ilgili yeni bir anlayışın geldiğini kaydetti. Özoğuz, 2005'te yürürlüğe giren Göç Yasasıyla uyum kurslarının başladığını ve 1,4 milyon yabancının bu kurslara katıldığını kaydetti.
Yabancıların topluma entegrasyonu konusunda eğitimin önemine değinen Özoğuz, "Almanya'da sosyal durum ve kültürel kökenden bağımsız olarak gençlere hala yeteneklerine göre eğitimde yükselme olanağını vermeyi başaramıyoruz" dedi.
Yabancı çocukların hayal kırıklığına uğrayarak toplumun dışında kalabileceği konusunda uyaran Özoğuz, çocukların okulda başarılı olması için velilerin de ülkedeki eğitim sistemini anlamaları gerektiğini kaydetti.
Almanya'da 20 ila 29 yaşları arasında olan 1,3 milyon gencin meslek sahibi olmadığını ve bunların istihdam edilme perspektiflerinin düşük olduğuna işaret eden Özoğuz, mesleği olmayan yabancıların oranın yüzde 30 olduğunu kaydetti.
"Almanya'nın göç ülkesinden, göç toplumuna geçişini yavaş yavaş yaşamaya başlıyoruz" diyen Özoğuz, 1 Aralık'ta yapılacak Uyum Zirvesi'nde meslek eğitimi ağırlıklı konu olarak ele alınacağını belirterek, şirketlerin bilinçli veya bilinçsiz şekilde istihdam piyasasında yaptıkları ayrımcılığın da masaya yatırılacağını belirtti.
Almanya'da yaşanan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile ilgili de Özoğuz, ülkeye göçün artmasıyla yabancı düşmanlığının arttığını kaydetti.
Özoğuz, Almanya'da son olarak camilere, sinagoglara ve kiliselere saldırılar yapıldığını hatırlatarak, bunları kınadığını ifade etti.
Toplumun yabacı düşmanlığı konusunda duyarlı hale gelmesini isteyen Özoğuz, saldırıya uğrayanlara destek vermek gerektiğini, bu kapsamda bir ay önce söz konusu cami derneklerinin yetkililerini Başbakanlığa davet ettiğini ve onları dinlediğini anımsattı.
Söz konusu raporun sadece yabancılarla ilgili olmadığına dikkati çeken Özoğuz, raporda iki ve üç kuşaktan beri ülkede yaşayanların durumunu da içerdiği için bu raporun ismini değiştirmek istediğini kaydetti.
AİLE BİRLEŞİMİ
Avrupa Adalet Divanı'nın aile birleşiminde Türk vatandaşları için Almanya'nın ülkeye gelmeden önce dil şartı aramasının, AB hukukuna aykırı olduğu yönündeki kararıyla ilgili bir soru üzerine de Özoğuz, "Bu karar, birçok yolu açık bırakıyor. Alman hükümeti de bu kararı nasıl uygulayacağı konusuna bakıyor" dedi.
Özoğuz, kendisinin Almanca'nın Almanya'da daha iyi öğrenileceğini düşündüğünü belirterek, "Hiç şüphesiz Almanya gelen herkes Almanca öğrensin ancak bunun burada yapılması ve insanlar bu dili burada uygulaması daha iyidir" dedi.
10. YABANCILAR RAPORU
Devlet Bakanı Özoğuz tarafından kamuoyu ile paylaşılan rapor, 2012 Haziran ile 2014 Mayıs dönemini kapsıyor.
Almanya'da 16,3 milyon yabancının yaşadığı, en büyük grubu yüzde 18,3 ile yaklaşık 2,9 milyon Türk'ün yaşadığı kaydedildi.
Almanya'daki yabancıların büyük bir bölümünün, ülkenin batısındaki eyaletlerde yaşadığı ve ortalama 35,5 yaşında olan bu grubun ortalama 46,4 yaşında olan Almanlara göre daha genç olduğu ifade edildi.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
Yabancı çocuklarının kreşlerde ve okullarda Almanca'yı öğrenmesinin önemli olduğu ve bu konuda koşulların oluşturulması gerektiği belirtilen raporda, ancak ülke genelinde aynı şekilde çok dilli yetişen çocukların eşit eğitim sürecinden geçemediği belirtildi.
“Toplumsal ve bireysel olarak çok dilliliğin getirdiği potansiyeller okullarda ve kreşlerde çok fazla desteklenmiyor” denilen raporda, öğretmenlerin ve eğitmenlerin bu konuda daha fazla desteklenmesi gerektiği kaydedildi.
Almanya genelinde 3 ila 5 yaş çocukların yüzde 35'nin yabancı kökenli olduğu belirtilen raporda, eğitimde fırsat eşitliğin artması için göçmen çocukların erken yaşta kreşe gitmelerinin önemine dikkati çekildi.
EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ
Göçmen kökenli öğrencilerin performanslarının iyileşmesine rağmen yine de Alman akranlarına göre önemli farklılıklar görüldüğü ifade edilen raporda, "Eğitim sisteminde son yıllarda yapılan iyileştirmelere rağmen fırsat eşitliği
hala sağlanamıyor" denildi.
Raporda üniversiteye gitme yeterliliği sağlayan lise diploması sahibi göçmen gençlerin oranı 2012'de yüzde 16,2'de kalırken, bu oran Almanlarda yüzde 41,2 olarak gerçekleştiği kaydedildi.
Okuldan diploma alarak ayrılan gençlerin oranında artış olduğu, buna rağmen gençlerin meslek eğitime katılmaları konusunda olumlu gelişme görülmediğine işaret edildi.
Toplumsal birlikteliğin güçlendirilmesi ve kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması açısından yabancı gençlerin meslek eğitim yapmaları ve diploma elde etmelerinin önemli olduğu belirtildi
YABANCI İSİM TAŞIYANLARA AYRIMCILIK
Raporda, meslek eğitim için şirketlere başvuran Türk ve Arap gençlerin Alman gençlerle aynı yeterliliğe sahip olmalarına rağmen ayrımcılığa uğradıkları belirtildi. Gençlerin isimlerinden dolayı şirketler tarafından mülakata çağrılmayarak başvuruların gözönünde bulundurulmadığına işaret edilen raporda, burada ayrımcılık yapıldığının altı çizildi. İş piyasasında olumlu gelişmelere rağmen yabancılar arasındaki işsizlik sayısının genel ortalamanın çok üstünde olduğu, yabancılar arasındaki işsizlik oranının yüzde 14,4, genel işsizlik oranın ise 6,2 olduğuna dikkati çekildi.
DİNİ YAŞAM
Almanya'da göçten dolayı dini yaşamın ülkede çeşitlilik kazandığı belirtilen raporda, ülkede 140'ın üzerinde değişik inanç grubundan insanların yaşadığı ifade edildi.
Almanya'da nüfusun yüzde 61,5'inin Hristiyan inancına sahip olduğu belirtilirken, Müslümanların sayısının ise 3,8 ile 4,3 milyon arasında olduğu belirtildi. Raporda, Sünnilerin oranının yüzde 74, Alevilerin oranı yüzde 12,7, Şii inanç grubuna bağlı olanların oranı da yüzde 7,1 olarak gösterildi.
Almanya'da Yahudi cemaatine bağlı kişilerin sayısının da yaklaşık 102 bin olduğu kaydedildi.
IRKÇILIK
Alman hükümetinin ırkçılık, yabancı ve Yahudi düşmanlığı ile mücadele etmesinin öncelikli görevleri arasında yer aldığı belirtilen raporda, raporun kapsadığı dönemde aşırı sağcı NSU terör örgütünün işlediği cinayetlerin ortaya çıkmasının ardından ırkçılıkla mücadelenin sürekli devam etmesi gereken bir görev olduğunun gözler önüne serildiği ifade edildi.
Geçmişte aşırı sağ tehlikesinin küçümsendiği ifade edilen raporda, yabancı düşmanlığını kapsayan suçların 2010'da en düşük seviyede olmasına rağmen 2013'te aşırı sağcılar tarafından işlenen suçların yüzde 11,2 arttığına işaret edildi.
Irkçı ve siyasi arka planı olan suçlardan mağdur olanlara davranışların daha olumlu hale gelmesi gerektiği vurgulanan raporda, bu konuda bağımsız bir “şikayet merkezinin” kurulması istendi.