Vücudunuz plaja hazır mı?

Güncelleme Tarihi:

Vücudunuz plaja hazır mı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2015 00:54

Şimdi nerden çıktı bu demeyin..

Haberin Devamı

Bu hafta seçim hazırlığındaki İngiltere’de en çok tartışılan soru buydu!

Elbette bütün ülke bir anda bikiniyle nasıl göründüklerinin derdine düşmedi.

Bir kaç hafta önce Londra metrosunda bir “protein içeceği” (her ne demekse artık o) reklamı belirdi.

Protein World isimli bir şirkete ait olan reklam afişinde sarı, ufak bir bikini giymiş, güzel mi güzel, ince mi ince bir kadın “Vücudunuz plaja hazır mı?” diye soruyordu.

Ben reklamı ilk kez gördüğümde üzerimde bol bir eşofmanla okula gidiyordum.

Bir kadına bir de trenin camındaki renksiz, hımbıl yansımama baktım ve hafifçe iç geçirdim. Ama işin doğrusu reklamın içeriği ile ilgili çok da kafa yormadım.

Ama Londralı feministler benim kadar umursamaz davranmadı ve hemen “bazı vücutların plajda olmayı hakketmediğini” ima eden bu reklama karşı saldırıya geçti.

Günden güne sosyal medyada reklama olan ilgi ve tepki büyüdü hatta insanlar metrodaki afişlerin üzerine kendi ufak notlarını yazmaya başladı.

Tükenmez kalemle düşülen notlar “Bakma sen bunlara, olduğun gibi güzelsin”, “Her vücut plaja hazırdır”, “Vücudu plaja hazırlamanın yolu onu plaja götürmek” diyordu.

Twitter’da yüzlerce kişi tombul ama gururlu bikinili fotoğraflarını paylaştı, Change.org’da da afişlerin kaldırılması için bir imza kampanyası başlatıldı.

Ama Protein World bir hata yaptıklarını kabul etmek yerine saldırıya geçti. Şirket Twitter hesabından kadınları “Kendi kompleksleri nedeniyle reklamı eleştirmekle” suçladı hatta şirketin sahibi posterlere yazı yazanlara “terörist” dedi.

Ve sonra ortalık iyice karıştı.

Göçmenlerin ölmesini umursamadığını söyleyerek tüm ülkenin en nefret ettiği insana dönüşen köşe yazarı Katie Hopkins elbette kendinden beklendiği üzere afişi savundu.

“Tombullar Protein World’ün reklam afişlerine zarar vermeyi bırakın ve koşmaya başlayın, feminizm şişman olmak için mazeret değil” yazdı.

Bir grup genç kız da “Zayıf kadınların toplumdan dışlandığını (!)” iddia edip feminizm karşıtı alternatif bir sosyal medya kampanyası başlattı.

Ama sonuçta kazanan “kadınların görünümleri konusunda baskı görmemesi” gerektiğini iddia edenler oldu.

Ya da en azından bir süre için herkes öyle zannetti.

Reklam Standartları Kurumu (ASA), Protein World afişlerinin verdiği mesaj ve afişlerde tanıtılan ürünün etkinliği ile ilgili soruşturma başlattığını açıkladı ve bu reklamın şu anki formuyla bir daha Londra metrosunda yayınlanmayacağını söyledi.

Ancak...

Tam da her şey hayırlı bir sonuca ulaştı derken, Protein World’ün tüm bu tartışmalar süresince günde 1 milyon sterlin kazandığı ve müşterilerinin sayısını %30 oranında artırdığı ortaya çıktı.

Sosyal medyanın bu konu ile çalkalanması, gelen tepkiler, protestolar şirkete zarar vermemiş aksine tanınmasını ve ilgi görmesini sağlamıştı.

Yani tüm bu tantananın sonucunda aslında kazanan Protein World olmuştu.

Bir çok kadın tüm o tartışmaları izlemiş ve “Evet, bana vücudumun nasıl görünmesi gerektiğini söylemeyin” demek yerine ürünü satın alıp “Vücudunu plaja gitmeye uygun hale getirmeye” karar vermişti.

Bütün bunlar beni düşünmeye itti...

Sinir bozucu reklamları, nefret söylemlerini şunu bunu görmezden gelmek daha mı iyi?

Hala bu sorunun cevabını bilmiyorum.

Ama bundan böyle internetteki imza kampanyalarına destek verirken ya da Twitter’da birşeylerle ilgili söylenirken “Acaba durdurmak istediğim şeyin büyümesine alet mi oluyorum?” diye kendime sorup iki kez düşüneceğim.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!