Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'nın başkenti Berlin'de bir araya gelen Türk sivil toplum örgütü temsilcileri, Türk ve Alman hukukçulardan oluşan uzmanlar grubu Adalet Divanı'nın aldığı serbest dolaşım hakkında masaya yatırdılar. TDU'da yapılan ve 2,5 saat süren tartışma sonunda ortak bir bildiri yayınlandı. Almanya Türk Toplumu (ATT) Başkanı Kenan Kolat, Başkan Yardımcısı Bahattin Kaya, Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD) Başkanı Prof. Recep Keskin, Berlin Türk Alman İşdamları Birliği (TDU) Başkanı Remzi Kaplan, Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) Sözcüsü Safter Çınar, Alman Sendikalar Birliği (DGS) Göç Dairesi Müdürü Volker Rossocha, avukat Dr. Ralf Gutmann, Ünal Erzen, İlknur Boysan, Hediye Erdem, Burcu Akdoğan'dan oluşan uzmanlar ve hukuk mücadelesini başlatan Osmat Çat dün başkent Berlin'de TDU'da yaptıkları toplantıda Avrupa Adalet Divan'ının aldığı, hizmet sunmak amacıyla Avrupa'ya gidecek Türkler'in vizesiz seyahatini masaya yatırdılar. Adalet Divanı'nın aldığı tavsiye kararından sonra izlenecek yol ile ilgili olarak ortak bir bildiri yayınladılar.
Berlin Brandenburg Türk-Alman İşverenler Birliği TDU'da yapılan toplantı sonrası izlenecek yol konusunda mutabakata varilan 6 maddelik bildiride şu konulara dikkaç çekiliyor:
1-Soysal Kararı'nın sonucu nedir? Bunun açık ve seçik şekilde bir kez daha ortaya konması gerekiyor. Kamu oyunda 'vize tamamen kalktı' gibi bazı yanlış tartışmalar oluşuyor. Bunlar şu anda hukuksal boyutta doğru değildir. Şu anda doğru olan Soysal Kararıyla iş adamları, sanatçılar, bilim insanları, basın mensupları ve sporcular için Avrupa Birliği ülkelerine iki aya kadar olmak üzere vize almadan girme hakkını, 'Almanya'ya ve diğer AB ülkelere hizmet sunma amacıyla gelme hakkını' beraberinde getirmektedir. Bu kararı İçişleri Bakanlığı ve Federal Almanya Cumhuriyeti bu kararı yorumlamamıştır. Şu anda hala bU kararı yorumlama zorluğunda olduğunu görüyoruz.
2- Federal İçişleri ve Ekonomi Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığına yazı yazarak bu kadardan çıkan sonuçları nasıl yaşama geçireceklerini ve ne yapılması gerektiğini bize açıklamalarını isteyeceğiz. Federal Meclis'de parti gruplarıyla görüşerek bir soru önergesi verilmesini sağlayacağız.
3- Avrupa Komisyonuna kuruluşlar adına bir yazı gönderip, bu kararın üye ülkelerde nasıl uygulanacağını ve uygulama için neler yapılması gerektiğini sorulacak. Aynı şekilde de Türk kökenli Avrupa milletvekilleri üzerinden Avrupa Parlamentosuna soru önergesi verilmesini sağlayacağız. Türk kökenli Cem Özdemir ve Vural Öger'den destek olmalarını isteyeceğiz.
4- İş adamları, sanatçılar, bilim insanları, basın mensupları ve sporculardan şimdiye kadar vize başvuruları yakın zamanda veya geçmişte reddedilmişse bunların dava açmalarını tavsiye edeceğiz ve kendilerine vize konusunda sıkıntı olmadığını söyleyeceğiz.
5- Gerek Dışişleri gerekse ilgili bakanlıklarla konuşarak Türkiye'nin bu konuda AB sürecine hiçbir taviz vermemesini isteyeceğiz. Bunun Uluslar arası antlaşmalardan kaynaklanan hak olduğunu ve bu konuda da Türkiye yurt dışında yaşayan vatandaşlarının haklarını hiçbir şekilde gasp edilmemesi için gereken işleri yapacağından eminiz.
6-Özellikle bu konuyu ilgili Alman kurumlarıyla da özellikle ekonomik alandan gelen kurumlarla konuşarak onlarında Alman tarafına baskı yapmalarını ve bu kararın yaşama geçirilmesine katkı yapmalarını sağlamaya çalışacağız.
Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divan'ı, Bavyera'da transport şirketi Osman Çat GmbH'nın sahibi Osman Çat'ın Türkiye'de ortağı olduğu Termotrans acentesine bağlı çalışan TIR şoförlerine 1995 yılında getirilen vize kısıtlamasına karşı Mehmet Soysal ve İbrahim Savatlı isimli şoförler için yaptığı başvuru üzerine aldığı C-228/06 kararı ile hizmet sunumu amacıyla Avrupa'ya gidecek Türklerin vizesiz seyahati için tavsiye kararı almıştı. Avrupa Adalet Divan'ı tavsiye kararını Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu AET arasında 23 Kasım 1970 tarihinde Brüksel'de imzalanan ve 2760/72 sayılı yönetmelikle de 19 Aralık 1972 tarihinde yürürlüğe giren katma protokolünün 41. maddesine dayandırdı. Adalet Divanı aldığı karada “Protokolün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türkiye'deki bir şirkette çalışıp hizmet sunumu için AB ülkesine gelecek olan Türk vatandaşlarına vize yoksa bu tarihten sonra da vize şartı getiremez” yorumunda bulundu.