Güncelleme Tarihi:
AVRUPA Birliği (AB) ülkelerinin, Türk vatandaşlarına uyguladığı vize dün Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı’nda (ABAD) 15 AB ülkesinin yargıçları tarafından masaya yatırıldı.
Almanya’da yaşayan ailesini ziyaret amacıyla vize talep eden, ancak başvurusu reddedilen Leyla Ecem Demirkan’ın açtığı dava, Türklerin vize sorununu aşmada bir dönüm noktası olarak görülüyor.
TÜRK GÖREVLİ KARŞILA DI
AB hukukunu ilgilendiren konularda son sözü söyleyen en yüksek yargı organı konumundaki ABAD’daki duruşma için saat 08.00’de Lüksemburg’a geldim. Konuk kapısından girdiğimde beni Türkçe konuşan bir hanımefendi karşıladı. Türk heyetinden olduğunu sandığım görevli, ABAD’da çalışan iki Türk kökenliden biri olduğunu söyledi. Bugün görevli olması ve karşılaşmamız ise tamamen tesadüf.
BAVULUNU ALAN KOŞMAZ
Duruşma, devasa binanın en büyük salonunda saat 09.30’da başladı. Köln’den bir otobüs dolusu gelen Türk gençleri de salondaki yerini almıştı. Herkes vize konusunda Türk ve Alman taraflarının söyleyeceklerini merak ediyordu. Yargıçlar salona girdiğinde herkes ayağa kalktı. İlk sözü Demirkan’ın avukatı Rolf Gutmann aldı. Gutmann, yaklaşık 20 dakikalık konuşmasında üç konuya vurgu yaptı. Annesini ziyaret etmek isteyen bir genç kızın ziyaret hakkının engellenmesinin insan hakları açısından sakıncalı olduğunu söyledi. Yapılan anlaşmalar gereği Türklerin haklarının korunacağını, daha da kötüleştirilemeyeceğini belirtti. Asıl argümanını ise sona saklamıştı:
“Kimse Türklere vize kalkarsa bavulunu alan buraya koşar diye düşünmesin. Yine kurallar olacak, ama vize olmamalı. Çünkü anlaşmalara aykırı.”
ALMAN AVUKAT: VİZE SÜRMELİ
Alman hükümetinin avukatı Prof. Kai Heilbronner ise Türklere vize uygulanmasına son verilemeyeceğini, AB ile yapılan anlaşmaların ekonomik temelli olduğu ve vatandaşları kapsamadığını savundu. Serbest dolaşım hakkının pasif hizmet alımı kapsamında olmadığını ileri süren avukat, Avrupa vize politikasının değiştirilmesinin büyük sorunlara yol açacağını ifade etti.
KARAR GELECEK YIL
Saat 12.30’a kadar süren duruşmada üye ülkelerin temsilcilerinin tamamı Türklere vize uygulamasına devam edilmesi yönünde görüş bildirdi. Temsilciler, Türklere vize muafiyetinin “Her şeyi alt üst edeceğini, böyle bir kararın çıkması durumunda uygulanmasının da mümkün olmayacağını” ileri sürdü. Hatta Yunanlı ve İngiliz temsilciler, Türklerin vizeye tabi oldukları için memnun olmaları gerektiğini söyleyecek kadar ileri gitti. Yunanistan temsilcisi,
“İyi ki vizeyle geliyorlar. Yoksa sınırlarda daha büyük sorun yaşarlar. Uzun sorgulamalara maruz kalıp geri bile gönderilebilirler. Hiç olmazsa vize ile sorunsuz sınırdan geçiyorlar” dedi.
Başsavcı İspanyol Cruz Villalon, mütaalasını 28 Ocak 2013’te okuyacağını söyledi. Savcının mütaalasını alan mahkeme daha sonra kapalı oturumla vize davasını karara bağlayacak. Kararın mart ayında açıklanması bekleniyor.
DURUŞMAYA eşi Jörg Huber ile gelen Ecem’in annesi Eylem Huber ile duruşmadan sonra konuştum. Umutlu olduğunu söyledi. Eylem Huber,
ECEM'İN ANNESİ: GUTMANN'A GÜVENİYORUZ
“Avukatımıza güveniyorum. Sadece bizim değil tüm Türkiye insanı için güzel şeyler olacak. Çünkü bunları hak ediyoruz. Mahkemeden bu haklarımızı istiyoruz. Türkiye’de iki kızım, bir de torunum var. Hiç buraya gelemediler. Onların beni ziyaret etmesini istiyorum. İstediğimiz sadece bu” diyerek engellemelere tepki gösterdi.
HARUN GÜMRÜKÇÜ: MAHKEMEYİ TEHDİT ETTİLER
VİZESİZ Avrupa konusunda uzman olan Prof. Dr. Harun Gümrükçü de duruşmayı başından sonuna kadar dikkatle izleyenlerdendi. Duruşmayla ilgili görüşünü sorduğumda Avrupa Komisyonu Temsilcisi’nin tavrına öfkelendiğini anlatıyor ve ekliyor:
“Bunu ilk kez yaşıyorum. Avrupa Komisyonu, mahkemeyi tehdit etti. Avrupa Komisyonu hukukun bekçisi ama temsilcileri burada, ‘Biz bu kararlara uymayız’ dedi. ‘Karar verirseniz de uygulanamaz’ diyorlar. Bu bana göre büyük skandaldır.”
27 DİLE ÇEVRİLDİ
27 dile simultane çevirilen davaya, Avrupa Adalet Divanı Başkanı Yunanlı hakim Vassilios Skouris başkanlık yaptı.
Diğer yargıçlar ise şöyle: Koen Lenaerts (Belçika), Antonio Tizzano (İtalya), Allan Rosas (Finlandiya), Egils Levits (Letonya), Aindrias O’Caoimh (İrlanda), Lars Bay Larsen (Danimarka), Thomas von Danwitz (Almanya), Alexander Arabadjiev (Bulgaristan), Jean Claude Bonichot (Fransa), Camelia Toader (Romanya), Jean Jacques Kasel (Lüksemburg), Marek Safjan (Polonya), Daniel Svaby (Slovakya), Maria Berger (Avusturya).