Güncelleme Tarihi:
ALMAN Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa Adalet Divanı'nın 'Tüm ve Darı davası' ile ilgili olarak aldığı kararın Almanya için 'bağlayıcı olmadığı' şeklindeki açıklamasına çeşitli çevrelerden tepki geldi. Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçiliği eski Çalışma Müşaviri Can Ünver, Almanya'nın bu tutum ve açıklamasının tam bir saptırmaca olduğunu söyledi.
1980'de kaldırıldı
Türkiye'de göçle ilgili bir enstitü kurma çalışmaları yapan Can Ünver, "1973'ten önce işçi olarak gelen insanların çalışma amacıyla geldiği için vize almaları normal. Biz de bunu bugün böyle yapıyoruz. Türkiye'ye çalışmak için geleceklerden vize istiyoruz. Türkiye'ye turist olarak gelen Alman, Fransızlara kapıları açıyoruz. İngilizler'e kapıda vize veriyoruz. Almanya'nın 'Biz 1973 yılında da çalışmaya gelenlerden vize istiyorduk' şeklindeki açıklaması tam bir saptırmadır. Çünkü Almanya Türklere vize muafiyetini 1980 yılında kaldırdı. Bu nedenle, şartların sonradan kötüleştirilmesine ilişkin Avrupa Adalet Divanı kararı Almanya için de bağlayıcıdır. Oysa Almanya'nın tutumu Türkler aleyhine bir gelişmedir ve Ankara Anlaşması Ek Protokolü'ne uygun değildir" dedi.
Dava açılabilir
Almanya'nın vize muafiyetiyle ilgili kararını tanımamasından dolayı ortaya çıkabilecek mağduriyete karşı hukuki sürecin başlatılabileceğini vurgulayan Ünver, "Eğer Türk Havayolları veya başka bir uçak şirketi, uçağa binmesine izin verdiği Türk vatandaşı, ki vizesizler genellikle uçağa alınmıyor- Almanya'ya turist olarak vizesiz girmek isterse, havaalanından geri döndürülecektir. İşte o zaman Alman mahkemeleri nezdinde dava açma hakkı doğacaktır. Almanya'daki tüm mahkeme kapıları kapandıktan sonra bu dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşınabilecektir. Bu mutlaka yapılmalı. Türk hükümeti de, sivil toplum örgütleri de bunu desteklemeli" diye konuştu.
Avrupa'nın adaleti herkes için geçerli
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) "Avrupa'nın adaleti Almanya'da da geçerli olmalı" derken, Federal Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasının hukuki bir temeli olmadığına dikkat çekti.
TÜGİAD'ın açıklaması şöyle: "Federal Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan 'Avrupa Toplulukları Adalet Divanının "Tüm" ve "Darı" davası ile ilgili işyeri açma hakkı konulu kararının Almanyada uygulanmayacağı'na ilişkin açıklamasının hiçbir hukuki temeli yoktur. Çünkü bu karar tüm üye ülkeler için geriye dönüşsüz, itiraz hakkı olmayan ve bağlayıcı karardır. ATAD kararları diğer 26 devletin hukukunun üstünde olduğu gibi Alman Devletinin ulusal hukukunun da üstündedir. Bu nedenle Alman Dışişleri Bakanlığı, 'Ankara Anlaşması Ek Protokolünün hayata geçirildiği 1973 yılında Almanyanın çalışmak amacıyla Almanyaya gelecek Türkler'e vize uyguladığı' açıklaması hatalıdır. Almanya, Türk vatandaşlarının "hizmet sunumu ve edinimi' amaçlı seyahatlerine 1980 yılında vize koymuştur. Bizler, Almanyanın hukuku uygulayarak, 1973teki uygulamaya geri dönmesini bekliyoruz. Türk Dışişleri Bakanlığımızın da Alman Dışişleri Bakanlığının bu hatalı ve hukuku saptıran açıklamasına gerekli cevabı vereceğini ümit ediyoruz."
Örnek kararlar hep saptırıldı
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Adalet Divanı'nın kararının diğer ülkeler için de bağlayıcı olduğuna da dikkat çekerken, Almanya'nın Avrupa Adalet Divanı kararıyla ilgili yanıltıcı açıklamaları yaptığına işaret ederek, şu örnekleri hatırlattı:
- Federal Almanya Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Adalet Divanı'nın ilk kararı olan 1990 tarihli, Hollandada açılmış Salih Zeki Sevince kararı karşısında da, "Bu karar Hollandayı bağlar, bizi bağlamaz" demişti.
- 1992de Kuş kararı verilince, "Bu karar sadece Alman eşli Türkleri bağlar' dedi.
- 1994 tarihli Eroğlu kararında ise, "Bu karar Türkiyeden gelen ve yaşları 21'i gecen gençleri bağlamaz" dedi.
- 1995 tarihli Bozkurt ve Tetik kararlarında, "Haftada 10 saat çalışan insanlar işçi sayılmazlar" diye bir açıklamada yaptı.
- 1996 tarihinde zamanın Çalışma Bakanı Nobert Blüm, Alman işverenlerinden Türk pasaportlu TIR şoförlerinin işlerine son verilmesini istedi. Ve 1980 den beri her yıl 10 binden fazla Türkü sınır dışı etti. Oysa, Ömer Nazlı kararı ile bunun da hukuki geçerliliği olmadığı ortaya çıktı. Buna rağmen, Almanya ulusal hukuka dayanarak Türkler'i sınır dışı etmek kriterinde AB normlarını kullanmamaya devam etmektedir. Bu uygulamalar büyük tepki görünce zamanın İçişleri Bakanı Otto Schily, 33 maddelik bir iç yönetmelik yayınlayarak memurlarından bu hukuksuzluğa son vermelerini istedi. Ancak buna "Eğer Türkler itiraz ederler ise" ibaresini eklemeyi de ihmal etmedi.
- Son olarak, 2000 tarihli Abdülnasır Savaş kararı ve 2003 tarihli Abatay/Şahin kararı çıkınca yine Federal İçişleri Bakanlığı bir iç yazı yayınlayarak mevcut haklarda kötüleştirme prensibine uyduğunu vurgulamakla beraber, şu yanlış yorumu da kamuoyu ile paylaşmıştır: "Bu hak 1973'ten önce Almanyaya gelen Türkler için geçerlidir ve vize uygulaması mevcut hakları kötüleştirilmesi anlamına gelmez."
Bağlayıcı karar
TÜGİAD, Adalet Divanı'nın kararının diğer ülkeler için de bağlayıcı olduğuna da dikkat çekti. Bu konuyla ilgili olarak "ATAD kararlarına hiç bir üye ülkenin itiraz hakkı yoktur, bu çerçevede Federal Alman Dışişleri Bakanlığının açıklamasının hukuki temeli yoktur. ATAD karar vermeden önce üye devletlerin konu ile ilgili görüşlerini alır ve kararını sonra verir. Bu karar tüm üye ülkeler için geriye dönüşsüz, itiraz hakkı olmayan ve bağlayıcı karardır. Tüm ve Darı kararı da bu süreçlerden geçerek karara bağlanmıştır. Bu çerçevede, ATAD kararları diğer 26 devletin hukukunun üstünde olduğu gibi Alman Devletinin ulusal hukukunun da üstündedir' denildi.